YEDİ DÜVEL BİR OLSA, KUDURSA, ÇILDIRSA DEVLETİMİZİ VE REİSİMİZİ YEDİRMEYECEĞİZ

Abone Ol

Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.

Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;

Düşer mi tek taşı sandın harim-i namusun,

Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.

Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,

Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,

Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar

Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsa,

Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;

Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;

Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,

Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!

Diye söylemiş Merhum İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy… (rahmetle anıyorum)

Aradan yüz yıl geçti bu mısralar yazıldığı günden bugüne, o günden bugüne Çanakkale savaşını, Kurtuluş savaşını, İstiklal mahkemelerini… CHP felaketini vs. vs. vs sayısız savaş gördü bu topraklar, Küffara yedirmedik bu toprakları, yem etmedik hane halkını, kıydıysakta bu topraklar içinde kıydık kendi değerlerimize… Çanakkale savaşından bahseder de herkes İstiklal mahkemelerinden bahsetmez mesela, 2 Çanakkale Savaşı büyüklüğündedir desek hata olmaz herhalde… 250 bin şehit vermişiz Çanakkale'de, 500 bin de İstiklal Mahkemelerinde…

Bittik mi? Tükendik mi? Yıldık mı? Küstük mü?

Bitmeyiz, Tükenmeyiz, Yılmayız, Küsmeyiz, sadece kandırılırız, kandırırlar inanınırız, gerçekler meydana tek tek çıkınca da hesabını sorarız. Kendimden bahsetmiyorum ha, yanlış anlaşılmasın, kişiselleştirilmesin, Anadolu insanından bahsediyorum.

Her neyse Sazı Fehmi abiden alıp Tarih faslına dönmek isterim lakin Fehmi Abi Tarihte bizden iyidir, Tarihi ona, yazmayı kendimize bırakalım ve devam edelim..

‘Öz vatanında garip, Öz Vatanında parya, Yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya' diyor ya Üstad Necip Fazıl, aynen öyle, Sakarya ayağa kalkalı tamı tamına 15 yıl olmuş, nice savaşlar ve badirelerin ardından birçok mücadele ile dava taşını gediğine oturtturmuş. Ne diyor demeyin, Ak Parti'nin kuruluşundan bahsediyorum… Değil mi Yaren der şimdi Mustafa abi olsa… Hikayeyi Mustafa Abi'ye, yazmayı yine bize bırakalım ve devam edelim…

Sene 2002, Tamam Ak Parti kuruldu, kuruldu da Genel Başkan kim olacak, Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı, daha 90'lı yıllarda konuşulurdu, bu adam var ya bu adam, bir gün bu ülkenin başına geçecek, adam gibi adam diye… Kim konuşurdu, kiminle konuşurdu, çok uzaklarda aramayın, bizim köyde, sizin evde, her yerde… Gönüllere işlemişti önce, tıpkı Anadolu alperenleri gibi, önce gönüller fethedildi sonra fethe gerek kalmadan her yer güzelleşti.

Sene 2002 Yaren daha Mustafa abi emekli olmadı öğretmen mesleğinden, daha açmadı çiçekler, daha gün yüzü görmedi mazlum halk, Ve bir Ses geldi Reis'ten, Partinin başında Abdullah Kardeşimiz olacak, İlk Başbakan Abdullah Gül… Neler konuşulmuştu gençlik yıllarımın ilk baharında, daha bu gölge, aslı gelecek aslı, Tayyip gelince her şey güzel olacak diye söyleniyordu, çok uzun sürmedi, Emanet ehline teslim edildi, Ve Reis siyasi yasağından kurtulup Başbakan olarak hizmete başladı, bilmeyenler bilmez, işte Deniz Baykal'ı da sırf bu yüzden severiz mesela, Milli Duruşu taa o zamanlar gösterebilmişti.

Seneler yazımızda hızlı geçecek lakin yaşantımızda daha hızlı geçtiği aşikar…

Sene 2006… Dedikodu çağı, Ak Parti kapatılacak, Ak Parti kapatılacak, hepiniz hapse atılacaksınız söylentileri, sene 2007 Anayasa Mahkemesinde kapatma davası sonuçlanır, çocuktuk, çocuklar gibi şendik.

Sene 2007 Reis-i Cumhur Seçilecek, Öz Bolu Yazıhanesinde televizyon başında, Tayyip kimi çıkaracak, kendi mi çıkacak, yoksa başkası mı, Ya Bülent Arınç, Ya Abdullah Gül, Ya Tayyip Erdoğan üçünden biri olur diye söylüyorlar, aslında tahmin edebiliyorum o zamanlar, Abdullah Gül olur diye, ya da duygusallığım yine üzerimde, Sakarya ekibindendir o olsun isteyişimdendir. Tayyip Erdoğan İstanbul ekolü, Gül Sakarya, Sakarya Bolu'ya yakındır diye herhalde…

Ve Reis Sahnede.. Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül Kardeşimizdir.

Ah Ulan Erkan Mumcu, Ah ulan Mehmet Ağar, bak yeni nesil bilmez oldu isminizi, iki dakika adam taklidi yapsaydınız da millet de sizi bir ömür hatırlasaydı ya… Her neyse, 367 krizi ve akabinde Yeni seçim, Ve Gül Cumhurbaşkanlığı konutunda, daha o zamanlar saçlarında bu kadar beyazlar yok genç sayılır hala… Bakıyorum yüzü gülüyor mazlumların, evimizin abisi Reis-i Cumhur olmuş sanki, sanki 2002'de olduğu gibi Asıl”ın önünü açmak, onu rahatlatmak ve yasakları tek tek aşmak için gitmişti oraya, dedim ya bizden birileri ilk defa baş köşedeydi bu sefer.

2009 Devletin ‘ADAM' tarafı hakka yürüdü… Tek kişilik koca iktidar keş dağlarında hakka yürüdü, ne alaka deme yaren, Muhsin Reis Devletin en milli yanıdır, Recep Tayyip Erdoğan'ın belki de bugünlere gelebilmesinde ki baş aktördür, taa cezaevi dönemlerinden, onu da İsmail Durak Ünlü abi anlatsın biz dinleyelim.. 2009'dan sonra ne mi oldu? Ergenekon diye bir dava tarihe gömüldü, Bu devletin en büyük problemlerinden birinin delilleri kayboldu… Muhsin Başkan hakka yürüdü…

2013 Gezi olayları, Yakıp Yıkmalar, Devlete posta koymalar, Reis'in dik duruşu neticesinde saman alevi gibi sönüyor Gezi Eylemleri… Üç beş ağaç değilmiş asıl sebep, öyle söylüyor çakma devrimci Alabora… Gizli ve sinsi bir dış mihrak planı da alabora oldu en sonunda…

Allah belanı versin 2013…

Sinsi sinsi çok öncelerden planlar kuruluyor, kaleler tek tek ele geçiriliyor, kendi içinde bir imparatorluk kuruyordu paralel çeteler. Asıl başlangıcı 2009'dur gerilimlerin, lakin kimse ses etmez.

Erbakan Hocama beceremedin bırak diyenler bu sefer Reis'e tuzaklar kuruyor, halk nezdinde bitirmeye çalışıyorlardı, REİS DÖNEMİNİ KAPATMAYA ÇALIŞIYORLARDI…

Gizliden gizliye devlet ve hükümet karşıtı eylemlere destek verenler şimdi aşikar olarak darbeye teşebbüs ediyorlardı…

2014…Şer odakları birleşmiş lakin onu yenemiyorlardı, yenmek bir kenara büyüye büyüye gelen bir zafer vardı… Ve Reis Halkın desteği ile seçilen ilk Reis-i Cumhur olarak %51 ile seçiliyordu…

Bu da mı gol değil diyen küçük adamlar, planlarını büyüttüklerini sanarak dış güçlerin (Mihrakların) kuklası olmaya devam ediyorlardı…

7 Haziran 2015 Ak Parti Hocanın liderliğinde yolda biraz tökezliyor, küçük adamların gözlerinde ışıklar doğuyordu, işte oldu, işte Ak Parti tek başına iktidar olamıyor, ben başbakan olacağım da ben başbakan olacağım diye türküler söylemeye başlıyorlar…

1 Kasım 2015 Halk masaya tekrar yumruğunu vurur ve Erbakan hoca sesisye HADİ ORDAN HADİ ORDAN, partisini yönetemeyen adam devlet mi yönetebilir diyor ve Ak Parti'yi tek başına tekrar ve daha güçlü iktidara taşıyorlardı…

Şimdi gelelim Dünya'ya.. Mısır gitti, Tunus gitti, Libya gitti, Suriye karman karışık, Sırada Türkiye var diye sübliminal bilinçlere işliyorlar.

Muhsin Başkan Duruşuyla seslenelim biz de; Ne Mısırız, Ne Tunus'uz Ne Libya… Suriye olmasına da biz müsaade etmeyeceğiz.

Bakın yıktığınız devletlere hangisinde; İnsanı Yaşat ki devlet yaşasın düsturu hakimdi.

Bakın yıktığınız devletlere hangisinde dıştan 250 bin şehit, içten 500 bin şehit (hatta milyonlar) verdirip hala yıkılmayan kimler oldu…

Bakın yıktığınız devletlere; Türlü Türlü iftiralar atıp, halkın tamah etmeyip, daha çok güçlendirdiği hangi iktidar var.

Fransa da Belçika'da ya da dünyanın herhangi bir gayri müslim topluluğunda terör olayları olan da, göz yaşlarına boğulup terörü lanetleyen, kendi ülkesinde bombalar patlayınca Hükümetini suçlayan teröre tek söz etmeyen, bu kadar hainin olduğu ve hala ayakta dim dik duran kaç tane ülke gördünüz siz.

R. Tayyip Erdoğan Sadece R. Tayyip Erdoğan değildir.

Rize'de ki halime nine, Diyarbakır'da ki Halit amcadır.

100 yıllık esaretin kurtuluş sancağıdır.

Filistin'de, Moro'da, Suriye, Arakan'da, daha nice İslam'ın mazlum beldelerinde. Tek başına umut tek başına kurtuluş bestesidir.

Gelmesi çok öncelerden beklenen halkın ta kendisi, bu halkın öz evladıdır.

Bu topraklar da çiçek böcek ve tek bir Müslüman kalana dek, bu halk istemedikçe, hiç kimseyi size yedirmeyeceğiz.

Sonda söylemem gerekeni başta söyledim, tıpkı Mehmet Akif'in şiirinde dediğim gibi… Tekrar okuyunuz şiiri…

Son olarak bir kardeşimin dediği gibi: ÇOK ŞÜKÜR TARAFIMIZ BELLİ…