Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk'ün 26 Ağustos 1922 sabahı Kocatepe'den verdiği taarruz emri, genç Türkiye'nin özgürlük öncesi attığı son adımdı… Saat 04.30'da Türk topçusunun ateşiyle başlayan Büyük Taarruz, Mehmetçiğin süngü savaşıyla devam etti. Ve 30 Ağustos 1922'de savaş, Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlandı. Atatürk, Kurtuluş Savaşı ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun öyküsünü anlattığı Nutuk'ta Büyük Taarruz'dan ‘muazzam bir eser' diye söz eder... Vatanından kovulmak istenen bir halkın millet olmasının, ülkesini kurtarmasının ve bağımsız yaşama isteğinin göstergesidir. Bu yıl bu zaferin 99. yılını kutlayacağız.

Şu yaşadığımız günlere nasıl geldiğimizi, ne savaşlar verdiğimizi, kaç şehidimizin kanının bu topraklara döküldüğünü unutmamalıyız. Bastığımız her toprak büyük emeklerle, büyük kanlar dökülerek alındı. O günden bu güne unuttuğumuz milyonlarca şey var. Hafızalarımızın üstünü örttüğü, okuduğumuz yerlerin azaldığı, hayat koşturmasının önüne geçtiği bir çok savaşımız, emeğimiz, askerlerimiz… Her karış toprağımız işgal altındayken, biz millet olup bu zaferi kazandık. Pes etmeden vazgeçmeden… Kanlarımız da bu savaşçı ruhu var, biz Atatürk’ün aydınlattığı yolda yürüyen bir milletiz. Türk’üz!

Bugünümüze baktığımızda, savaştan kaçan bir millete kucak açıyoruz ve onlar yerine yine biz savaşıyoruz. Biz savaşçıyız. Kabullenip kaçmak hangi kitabımız da, geçmişin hangi sayfalarında yazıyor? Her zaman “ileri” kelimesi ile başlayan cümleler kurduk biz… Ah benim cennet vatanım… Zaferin, bugünümüzü yaşamımıza vesile… Bir damla gözyaşımız yerine bütün kanımızı sana feda ederiz biz.

"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa Vatandır."

Mustafa Kemal ATATÜRK

Atatürk bunu, 30 Ağustos Zaferinden 2 ay kadar sonra, 22 Ekim 1922 de, Bursa’ya gelen İstanbul öğretmenleriyle yaptığı bir konuşmada şöyle belirtiyordu:

“İtiraf edelim ki biz üç buçuk sene evveline kadar cemaat halinde yaşıyorduk. Cihan bizi, temsil edenlere göre tanıyordu. Üç buçuk senedir tamamen millet olarak yaşıyoruz. Bunun maddî ve bariz şahidi, şekli hükümetimiz ve mahiyeti hükümetimizdir ki, onu kanun Büyük Millet Meclisi diye tevsim etti.”

Bizler millet olarak, bu savaşta bir çok şeyi ispatlamış hem askeri hem siyasi bir zafer kazandık. Türk Milleti kendi iradesine sahip olduğu zaman önüne çıkabilecek her engeli yenebilecek bir güce sahiptir.

Ne Mutlu Türküm Diyene!