Gün geçtikçe, umutsuzluklarımız artıyor. Yarınlara heyecanla uyanmıyoruz. Gelecek günlerimiz aydınlık değil... Her gün diğer günler için, katillere gün hazırlıyor. Her gün bir kadın cinayeti yaşanırken, daha da bu oranın artması için çabalanıyor. İstanbul sözleşmesi nedir?

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında kabul edilen uluslararası metinler arasında öne çıkıyor. İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011'de Avrupa Konseyi tarafından İstanbul'da imzaya açıldı. Mart 2019 itibarıyla 46 devlet ve Avrupa Birliği tarafından imzalandı. Resmi Gazete'de yayımlanan karar ile Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nden çıktığını duyurdu. Bundan 2 yıl sonra dün gece yarısı bu sözleşmeden ayrılmamız kararı alındı. Peki bu sözleşmenin maksadı neydi?

1-) Bu sözleşmenin maksatları şunlardır:

a) Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak;

b) Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak;

c) Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak;

d) Kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak;

e) Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak.

2-) Tarafların söz konusu Sözleşmenin hükümlerini etkili bir biçimde uygulamalarını sağlama amacıyla bu Sözleşmede spesifik bir izleme mekanizması oluşturulmuştur.

Bu sözleşmenin bize zararı neydi? Bu kadar kadın cinayeti olurken, aile içi şiddet günümüzde normalleşme başlamışken biz neden bu sözleşmeden çekildik?

Kadın erkek eşitliğini savunan biri olarak hiç bir zaman eşitlenemeyecek bir kısmı bulunuyor. Erkek gücü, fiziksel olarak her zaman kadınlardan üstünler ve bunu cinayet oranlarında görebiliyoruz. Kadın kendini savunabilecek fiziksel güce sahip değil. Bu bilimsel olarak kabul gören bir durumdur. Bu sözleşmede erkeğin fiziksel gücünü kadına karşı koruyor. Sapkın düşüncelerini bir kadın üzerinde fiziksel olarak uygulayamamasını sağlıyor. Uyguladığın da bile kadını koruyup hukuki üstünlük sağlıyor.

“”kadın” terimi, 18 yaşından küçük kızları da kapsayacaktır.” Kız ve kadının ayrımını yapamayan, sadece kaç yaşında evlenirse o zaman kadın olabileceğini savunan kişiler bu sözleşmeyi istememekte direniyor. Kavramların sadece cinsellikle bağlantılı olmadığını anlayabilecek yaşa gelsek bile o olgunluğa erişememiş kişilerle aynı ülkede nefes alıyoruz.

Çocuk istismarlarının gün geçtikçe çoğaldığı günümüzde, makam demeden bunu yapan sapkın düşünceli insanlarla yaşıyoruz. Yarınımızın hangi çukurun içinde can vereceğini, hangi varilin içinde üstümüze beton döküleceğini bilmiyoruz. Fiziksel güçsüzlüklerimiz, yarın alacağımız nefesi hak etmediğimiz anlamına gelmiyor. Sevgiyle kucakladığımız yarınlarımız, eli kirli erkeklerin ellerinde kararmamalı. Biz insanız, biz çocuğuz, biz ablayız, biz kardeşiz, biz sevgili, biz eş, biz anneyiz... Her yerde çalışabilecek güçteyiz, her taşın altından ekmek çıkarabilir evimize bakabiliriz.

Hamile olamamız sokağa çıkmamızı engellemez, sizler gibi kahkaha atmamız size davet kapısı açmaz, namus sadece bizlerin alınlarına yazılmış bir şey değildir! Tecavüze uğrayınca benim suçun değil sizin doymak bilmeyen cinsel açlığınızın, sapkın düşüncelerinizin suçu! Kadın erkek eşitsizliği abartılmıyor. Sizlerin her gün arkanızı döndüğü bir gerçek!

Geçtiğimiz yıl 269 kadın öldürüldü 152 kadının ölümü şüphe içeriyor. İstanbul Sözleşmesi bizler için umut, yarınlarımız için ışık... Gücümüz, sizin öfkelerinizi engelleyemiyor. Kanlı ellere gün doğmasın, biz yaşamak istiyoruz sizler toprak atmayın...