Uzaktan eğitim sona erdi ve öğrenciler üniversitelerine belki de hayatlarının en güzel dönemlerinin geçtiği okuduğu şehirlere dönüyor. Ama giderken boşaltmak zorunda kaldıkları evleri şu an kiralamakta güçlük çekiyorlar çünkü kira fiyatları üst düzeylere ulaşmış durumda. Bilmiyorum dikkatinizi çekti mi ama üniversite gençliği olmadan Bolu adeta sessizliğe büründü ve şehir canlılığını kaybetti. Üniversite bir şehrin en önemli damarlarından biridir. Ekonomik, sosyal, kültürel anlamda şehri geliştiren öğrencilerimize şimdi ekonomik anlamda setler çekiyoruz. Üniversite gençliğine sahip çıkmamız gerekirken onları bir ticari obje olarak görmeyelim. Zaten hayat pahalılığı en yüksek seviyeye ulaşmışken bırakalım onlar ay sonunu değil gelecek planlarını düşünsün. Biz en azından Bolu olarak bunu başaralım. Ev tutmak, yurtta kalmak, cep harçlıkları derken çocuğu öğrenci okul hayatlarını dondurmaya kadar gitti. Ailelerinin geçim derdi zaten artmışken, evlerine aş getirmekte güçlük çekerken çocuklarını da başka şehire okula yollamaya güçleri yetmiyor. Sonrasında gelecek olan yine bir çok iş sıkıntısı.

Her şehre üniversite açarak iyi mi ettik kötü mü? Bu da ayrı bir tartışma konusu günümüzde. Belli sayıda olan üniversitelerin yurtları konusunda gelişim sağlasaydık, o şehirlere öğrencilere yönelik ekonomik alternatifler üretseydik daha sağlıklı olmaz mıydı? Kişiye göre değişecek bir çok soru var sorulması gereken.

Öğrenciler şehirlere gelip nasıl tahsillerini tamamlayacaklar? Bu şehirler arası seyahatlerin artması bulunduğumuz bu dönemde hastalığı tetikleyecek mi? Biz hazır mıyız bu eğitim sistemine? İlerleyen günlerde yaşayıp göreceğiz. Şehrin can damarı olan öğrencilerimiz şehrimize gelince göreceğiz hepsini.

Bir diğer konu da hibrit eğitim… Bazı öğrenciler hibrit eğitim istiyormuş. Ve şimdi bir ders çevrimiçi bir ders yüz yüze derken karmaşık bir eğitim bekliyor bizi… Üniversite öğrencileri ilkokul veya ortaokul değil. Bir gün gidip ikinci gün derse gitmeyince yurt odanda dizini kırıp oturacak mı? Hiç sanmıyorum...

Eğitim, hibrit şeklinde olunca dersim yok diyen gezmeye çıkacak ve bu da Covid'i sevindirecek. Zaten istediği de o. Zafer benim diyecek. Bu durum da biz hiç savaşmadan zafer bayrağını zaten Covid'e teslim etmiş olmuyor muyuz? Düşmanın eline neden kozlar verelim ki ? Benim düşüncem hibrit eğitimden de verim alamayacağız. Hatta böyle bir durumda hem bu hastalık daha çoğalacak hem de öğrenciler yüz yüze derslere gitmeyi de istemeyecekler.

Yine yaşayarak göreceğiz, birlikte izleyeceğiz yarınlarımız da neler olacağını….