''Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulasa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir''

Mustafa Kemal ATATÜRK

Normal şartlar altında, toplumun kendisini ilgilendiren konularda tarafsız bir şekilde bilgiye erişmesi ve siyasetçilerin denetlenebilir bir konumda tutulmasında önemli bir rolü olan gazetecilik mesleği, icra edilmesi giderek zorlaşan bir yapıda. Gazeteciler bir yandan mesleklerini icra edebilecekleri, güvenceli bir iş bulmakta dahi zorlanırken, diğer taraftan mesleklerinin vicdani yükü altında ezilmeden bireysel özgürlüklerine sahip çıkmaya çalışıyorlar.

Basın geçmişten günümüze önemli gelişme ve değişimler göstererek, yazılı ve görsel boyutun yanı sıra sanal ortamda da etkinliğini her geçen gün artırmaktadır. Bu gelişmeler ile toplumun gelişmesine, demokrasinin güçlenmesine değerli katkılar sağlamaktadır. Gelişen iletişim teknolojileri ve beraberinde gelen yenilikler ile birlikte günümüzde insanlar, tüm dünyadaki gelişmelere daha hızlı ulaşabilir duruma gelmiş, basın her zamankinden daha etkin bir konuma ulaşmıştır. Dolayısıyla basın çalışanlarının sorumluluğu ve meslek etik ilkelerinin önemi her geçen gün artmaktadır.

Kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına gece gündüz demeden zor şartlar altında fedakârca görev yapan gazetecilerin, objektif bir bakış açısıyla ortaya koyduğu haberlerin, demokrasimizin güçlenmesinde, birlik ve beraberliğimizin korunmasında, toplumsal barış, huzur ve güven ortamının güçlenmesinde önemli bir payı bulunmaktadır.

1961’den bu yana 10 Ocak günleri “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak anılıyor. 4 Ocak 1961’de kabul edilen “212 Sayılı Kanun” ile çalışan gazetecilere bir takım yasal güvenceler sağlanması vesilesiyle ortaya çıkan bu önemli gün, sadece Türkiye’de kutlanıyor.

“Cumhuriyet devrinin kendi anlayış ve ahlâkını taşıyan basınını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir. Bir taraftan geçmiş devir gazetelerinin ve adamlarının düzeltilmesi mümkün olmayanları ulusun gözünde belirlenirken, öte taraftan Cumhuriyet basınının temiz ve feyizli sahası genişleyip yükselmektedir. Büyük ve soylu ulusumuzun yeni çalışma ve uygarlık yaşamını kolaylaştırıp özendirecek işte ancak bu anlayıştaki basın olacaktır.” (1 Kasım 1925, TBMM)

4 Ocak 1961 tarihinde kabul edilen 212 sayılı yasa ile.

Gazete patronları buna itiraz ediyor. 9 Ocak 1961’de dokuz gazete patronu, Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul ve Yeni Sabah gazetelerinin patronları gazetelerini üç gün kapatıyor. Bunun üzerine:

10 Ocak 1961’de gazeteciler üç gün süreyle “Basın” adıyla gazete yayınlıyor.

Böylece 10 Ocak “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak tarihe geçiyor ve o tarihten bu yana, her 10 Ocak’ta gazeteciler bu bayramı kutluyor.

Yazdığımız kelimeler azalmadan, konuştuğumuz cümleleri yutmadan özgürce görevimizi yapabildiğimiz bir basın olmak… Yani tam anlamıyla basın olabilmek… Koşarak gidilen haberler, atlanmadan işlenen açıklamalar… Bu görevi severek benimseyerek yapan arkadaşlarımız… İçinde ki o coşkuyu öldürmeden mesleklerini icra edebilsinler yeter ki…