Bolu Belediye Meclisine girdiği günden, Bolu Belediye Başkanı olduğu ilk günlere kadar Tanju Özcan’ın siyasi çizgisini hep takip ettim. Aynı fikirde, aynı düşüncede olmasam da mücadele azmini takdir ettim. Seçimlerde ki çalışkanlığının hakkını vermekte gerekir. Zaten bu yüzden milletimiz her zaman sandıkta Tanju Özcan’a, çalışkanlığının karşılığını fazlası ile verdi.

Ancak ne zaman Bolu Belediye Başkanı oldu, Tanju Özcan’a bir şeyler oldu. Milleti bıraktı, tribünlere, magazine oynadı. Milletin ona olan güvenini hizmete dönüştürmeyi bıraktı, yaygın medya organlarında sözüm ona “ gerçekleri dile getirdi.” Sözüm ona diyorum çünkü gerçek diye söylediklerinin ne altını doldurdu, ne de gereğini yaptı. Sadece gündemde kaldı o kadar. Bunların ne olduğunu geçmişteki yazılarımda dile getirdim.

Yalnız bugün durum çok vahim bir hale geldi.

Hafta içinde bir açıklama yaptı. Herkes bu açıklamayı “ TANJU ÖZCAN CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI” şeklinde yorumladı.

Ancak ben açıklamayı dikkatlice dinledim. Sonra tekrar dinledim. Sonra bir daha dinledim. Çünkü Tanju Özcan Açıklamasının hiçbir yerinde “14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanı adayıyım. Ve halkımızım desteğini istiyorum” demedi.

Ya ne dedi? “ 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçimlerde 6 ‘lı masanın Cumhurbaşkanı Adayı olmak istiyorum. Tahsilse tahsil, tecrübe ise tecrübe, başarı ise başarı. 6’lı masanın adayı olmak istiyorum” dedi özetle..

Peki bu iki söylemin arasında ne fark var? “Çok fark var”. Hem de öyle büyük bir fark ki şahsen bana “yok artık” dedirtti.

Çünkü bana göre OTOKRASİ yi eleştirenlerin, gelinen noktada bu ülkeye çare olarak OLİGARŞİ’ yi sunması bir ihanettir.

Çünkü ; “6 lı masadaki liderler imza atmadan, Cumhurbaşkanı hiçbir karar alamayacak, karar alırsa kriz çıkar ve erken genel seçime gidilir” diye tarif ettikleri sistemin tam adı OLİGARŞİ dir.

Henüz biz bunun şokunu hafızalarımızdan silememişken, Tanju Özcan’ın 6 +HDPKK ‘ lı OLİGARK’lardan Cumhurbaşkanı Adayı olmak için icazet istemesi, izin istemesi, iktidar olmaları durumunda geleceğin habercisidir.

Evet Tanju Özcan’ da, tahsilde var, tecrübe de var, Belediye Başkanı olduğu güne kadar bir başarı hikayesi de var. Bu yüzden kimseye sormadan, kimseden izin istemeden Cumhurbaşkanı adayı olmaya her Türk Vatandaşı gibi hakkı da var.

Ama 6+HDPKK’ lı OLİGARKLARA mektup yazarak, mealen

“Ben çok iyi kukla Cumhurbaşkanı olurum”

“ Aradığınız o Kukla tam olarak benim”

“ Siz bakmayın benim HDPKK’ ya atıp tutmama, ben onlarında gönlünü yaparım”

“Ne olur beni Cumhurbaşkanı Adayı yapın” anlamına gelen açıklamaları yaparak talepte bulunmak hiç yakışmadı.

Benim bildiğim, kanunlarımızda kimsenin Cumhurbaşkanı adayı olmasını engelleyecek bir madde yok. Bunun için bir yerlerden icazet almaya izin alamaya da gerek yok. Gerekli şartları taşıyorsanız, ceza alıp hüküm giymemiş iseniz, Cumhurbaşkanı adaylığını açıklayabilirsiniz.

Tanju Özcan’nın açıklamalarıyla gördük ki, 6+HDPKK lı masa daha iktidar olmadan Türkiye’ yi OLİGARK olarak yönetmenin altyapısını hazırlamaya başlamış. Onlara her fırsatta rest çeken Tanju Özcan geçmişte “ Doğru Düzgün bir aday çıkartmazsanız, ben Cumhurbaşkanı adaylığımı açıklayacağım” derken, bugün “ Ne olur beni Cumhurbaşkanı adayı yapın” diye ağlama noktasına gelmiş. Onlardan izin istemeden adaylığını bile açıklayamaz hale gelmiş. CHP de seçimlerde milletvekili adaylarını tespit ederken yapılan ön seçimlerle övünen TANJU ÖZCAN, bugün ön seçimin adını bile ağzına alamaz duruma gelmiş. OLİGARKLARın MAŞASI, KUKLASI olmak için yalvarmaktan ağlamaktan ve mektup yazmaktan başka bir çare bulamamış.

Sayın Tanju Özcan;

Medeni cesaretini tebrik etmekle birlikte, OLİGARK lara boyun eğmeni şiddetle kınıyorum.

Bu oligarkların sana verecekleri MAŞA olma, KUKLA olma payesi mi yol haritanı belirleyecek? Yoksa cesaretini gösterip “ Bahsettiğim tahsil, tecrübe ve başarı hikâyemle kendimi milletime takdim ediyorum. Kimsenin ne maşası, ne kuklası olurum. Sadece milletimin hizmetkârı olurum. Bu yüzden Cumhurbaşkanı adaylığımı açıklıyorum” mu diyeceksin.

Yoksa OLİGARKLAR ın ipini tutan Kuklacının, kuklalarının, KUKLASI olmaya mı talip olacaksın? Tercih senin.

Ya iddia ettiğin Otokrasiden kurtulmak için Oligarşi diyeceksin ve o Oligarşi seni partiden kesin olarak bu sefer ihraç edecek. Ama sen milletin gözünden düşmüş olacaksın.

Ya da sine-i millet diyeceksin. Partiden ihraç edilsen bile, hafızalara onurlu duruşun kazınarak milletin gönlünde siyaset üstü bir yer edineceksin!

Unutma! Vesayet, Oligarşi, Monarşi tarihin tozlu raflarında yerini aldı.

Unutma! Egemenlik Oligarşinin değil, Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “ Kayıtsız Şartsız Milletindir”.

Unutma! İcazet Oligarklardan değil, “MİLLETTEN” alınır.

UNUTMA! “ SÖZDE, KARARDA, GELECEKTE MİLLETİN” ve burada “SÖZ DE SENİN , KARAR DA SENİN , GELECEKTE SENİN”..

OLİGARŞİ’ ye, KUKLACIYA değil , SİNE-İ MİLLETE kendini teslim etmen dileğimle.