Nereye gidersek gidelim bir dert, bin ah işit misali hep şikayet. Memnuniyetsizlik... Bizim Bolu'muza ne oldu, anlayamıyorum… Huzurumuzu bozmak isteyenden tutunda Atatürk Orman Parkı, Karaçayır'da; çekirdek kabuklarına kadar, hoşgörüden uzak, halden anlamayana kadar, kiracısı ayrı dert, ev sahibi ayrı... Akıl fukara olunca, haliyle fikirde ukala olmakta… Kimi merciler kendilerini bir şey zannetmekte, zannedende Bolu tarihi konularda çok zenginde, memleket kaçakçıdan geçilmiyor sanır... Tarihi camilerimiz ve hamamlarımızı çıkartın. Bolu'da bir şeyin olmadığını görürsünüz. Köşk yok, saray yok… Sosyal yaşamda zaten evcimen Bolu halkının… Kaçakçının tanımı nedir? Ve kaçakçı kime denir? Bolu'muzda herkes ekmeğinin peşinde… Herkes bir bedel ödemekte ve inanın esnaf bitti. Adı kaldı yadigar. Köylü bağında bahçesinde patatesinde… Siyasi dansözler haricinde de, sorun yok aslında. Esnafımızın gene de maşallahı var iyi bile dayandı. Bolu'muza kazandıklarıyla çok güzel işyerleri kazandırdılar, kazanmasalar da iyi bir mücadele örneği sergilediler. Birde hizmet makamlarını temsil edenler, şu makamlarını boş yere işgal etmese… Herkes bir türkü tutturmuş söylüyor ama Bolu'muzun artık zaman kaybedecek hamlelere ihtiyacı yok. Her şey Bolu'muz için… Allah'ım bahşetmiş, bize de bunu en güzel şekliyle, halkımıza, vatandaşlarımıza sunmamız lazım… Ne dersiniz? Haksız mıyız?