Her hafta Cuma Namazına gitmeden önce, ‘Hutbe de ne okunacak?’ diye Diyanet İşleri Başkanlığının sayfasına girerim.

Bu hafta da girdim.

Hz. Ömer’in hilafet yıllarında, İyâz b. Ganem komutasındaki sahabe-i kiram efendilerimizin cesaret ve fedakârlığıyla Diyarbakır’ın fethedildiğini, Anadolu’muzun kapılarının İslam’a açılmış olduğunu öğrendim, yeni bir bilgi edindiğim için sevindim.

Arkasından, Malazgirt’i, Mohaç’ı da görünce bir ayrı sevindim.

‘İnşallah, Sakarya’yı, Büyük Taarruzu atlamazlar’ dedim.

O zaferleri de görünce iyiden iyiye sevindim.

***

Amaaaa!

Sonrasında üzüldüm.

Çünkü

Malazgirt’in Sultan Alparslan’ından bahsedilmemişti, askerine hitaben yapmış olduğu o tüyleri ürperten konuşmasından da, Mohaç’ın Kanuni Sultan Süleyman’ın dan da…

Sakarya ve Büyük Taarruz’un Başkomutanı Mustafa Kemal Paşadan da…

Dedim ki;

‘Sultan Alparslan’sız Malazgirt, Kanuni Sultan Süleyman’sız Mohaç, Mustafa Kemal Paşa’ sız Sakarya ve Büyük Taarruz olur mu?

Bu isimleri anmadan hutbe okunur mu?’

***

Diyanet İşleri Başkanlığı, ne yazıktır ki hutbelerinde bu ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin geçmesini istemiyor.

Ve

Bu konuda tepkilerde alıyor.

Ve de

Bana kalırsa bu tepkileri azaltmak içinde, Sultan Alparslan’ı da, Sultan Süleyman’ı da feda ediyor.

Ama

Aynı Diyanet, Hz. Ömer zamanında Diyarbakır’ı fetheden komutan, İyâz b. Ganem’i atlamıyor.

***

Bu hutbeleri kimler yazdırıyorsa hatırlatmak isterim.

Malazgirt’in, Sultan Alparslan’ın ön plana çıkartılmasını, Büyük Taarruz’ un ve Başkomutanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün ise gölgede kalmasını isteyen çapsızlar olabilir.

Veya

Büyük Taarruz’ u, Atatürk’ü sahiplenip, Malazgirt’e Sultan Alparslan’a karşı çıkan çapsızlarda…

Ama

Bu ülkede, böyle ahmakça düşüncenin peşinden gitmeyen

Ve

‘Malazgirt’ de, Büyük Taarruz’ da bizim, Sultan Alparslan’da, Mustafa Kemal Atatürk’ de bizim.

Kendi nefsinizin peşinden koşarken, bizi şanlı tarihimizin üzerinden bölmeye çalışmayın’ diyen milyonlar var.

***

Alparslan’ın, Kanuni Sultan Süleyman’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin geçmediği hutbenin bir bölümünde; ‘…Cennetmekân ecdadımız “ya muzaffer olur gayeme ulaşırım; ya da şehit olur cennete girerim” düşüncesiyle sefere çıkmıştır…’ifadeleri geçiyor.

Sonraki bölümünde ise ‘…İçinde bulunduğumuz Ağustos ayındaki nice zaferlere bizi ulaştıran, işte bu ruhtur…’ ifadeleri…

***

Kıymetli Din Görevlilerimiz!

Demem o ki;

Bu ruhu bitirmeyiniz.

Aynı hutbedeki’ Bugün bize düşen, bu ruhu diri tutmak, yaşatmak ve yüceltmektir. Birliğimizden, beraberliğimizden ve kardeşliğimizden ödün vermemektir. Bizi biz yapan, bizi millet yapan değerlerin etrafında sımsıkı kenetlenmektir’ ifadelerinize ters düşmeyiniz.

Bölmeyiniz toplayınız, ayırmayınız bütünleştiriniz.

Lütfen…

27.08.2021

Muharrem Demirel