Dün Göztepe ile oynanan hazırlık maçının her iki yarısını da değişik kadrolarla oynadık.
Ve ilk yarı oynayan takım kötü bir futbol ile iki gol yerken öne çıkan hiçbir futbolcu da olmadı.
Olmazdı da…
O kadronun içersine Messi'yi ya da Ronaldo'yu katsan o uyumsuzluğun ve birbirini tanımamazlığın içersinde Onlar da kaybolup giderlerdi.
Yani ilk çıkan 11'i sinek ikili yapmanın manası yok.
İkinci yarı çıkan takım ise, bu hafta sonu oynayacak olduğumuz Adanadermirspor maç kadrosu idi denilebilir
Şöyle bir değerlendirme yapacak olursak,
Boluspor iyi oynadı ve PTT 1.Lig kadrosuna sahip Göztepe karşısında ikinci 45 dakikanın tek hâkimi idi.
Defansa çok fazla yük düşmedi hemen hemen oyunun tamamı rakip yarı alanda oynandı.
Abartı olmaz ise Göztepe 2. Yarı resmen ezildi sahada. Oyunun bütün bölgelerinin tek hakimi vardı, o da Boluspor du denilebilir.
Bunu ister her yönden lige hazırız anlamında değerlendirin,
İsterseniz,
Temel tatile gitmiş, kahvaltı da bakar ki herkes zeytini çatalla yemekte imiş. O da çatal ile bir zeytin almak istemiş. Bir sallamış denk getirememiş, iki sallamış denk getirememiş.
Tam sinirlendiği anda garson yetişmiş imdada…
—İsterseniz yardımcı olayım.
Temel'in bir şey demesine fırsat vermeden almış çatalı eline batırmış zeytine ve Temel'e uzatmış.
Temel şöyle bir bakmış:
—Ben yormasaydım sen zor tutardın o zeytini. Fıkrasında olduğu gibi, yani bakış açınıza göre…
Formu yakalayamamış bazı futbolcularımızın yanında. Hakan, Emre ve Ali Güzeldal üçlüsü müthiş bir uyum yakalamış, ama aynı uyum diğer mevkilerde yakalanamamış. Emre topu ayağına aldığında oyunu hareketlendiriyor,” iyi ki gitmemiş.” dedirtiyor, Hakan defansta ve ofansta ayrı bir güven veriyor.
Amma Ali Güzeldal bir başka…
Top O na gelince herkes geliyor aşka.
Bu maçta oynadığı ve oynattığı bu futbola çıkarılır şapka…
Muziplik yapalım ve yanımda bulunan ve ilkokullarda ki Cin Ali serisini bana hatırlatan Fatih Gündüz den esinlenerek,
“Ali gel, al sana top.”
Oynat Ali oynat.”fişlerini de hatırlatırken,”Koş Ali koş, takım seninle çok hoş.” diyorum
Ve derken de hakkını ayrıca vermek istiyorum.
Ali çalıyor millet oynuyor,
Bir bakıyorsun ‘Ankara'nın Bağları' nı çalıyor; büklüm büklüm yolları açıyor, tempo düşürüyor ağır ama ne oynadığını bilen bir havaya sokuyor,
Bir bakıyorsun ‘Boluluyum Bolulu' yu çalıyor, yani çabuk düşünen çabuk karar veren bir havaya sokuyor.
“Hoca diğerleri oynamadılar mı?” Demeyin, oynadılar…
Ama futbol takım oyunudur. İlk yarıdaki gibi uyumsuz ve birbirini tanımayan bir onbirle sahaya çıkarsın herkes kendine çalar kendine oynar.
İkinci yarıdaki gibi çıkarsın Ata barı oynarsın.
Diğer oyuncularımızda, görevlerini yaptılar, lig için ihtiyacımız olan moral motivasyonu sağladılar.
Amma çiftetellinin alasını oynasan, Zeybek'in piri olsan, Kafkas oyununun kralını bilsen;
Oynatan iyi olmayınca iyi çalmayınca ne yapsan hava…
Onun için ve bu maç için, ayrı bir parantez açtım Ali Güzeldal'a…
Ayrıca
Yine söylüyorum, ilk yarıdaki takımın günahı yoktu, ikinci yarıdaki takım ise iyi oynadı.
Ama bu hazırlık maçı idi. l ig maçının bedensel zorlaması da başka olur beyinsel zorlaması da…
Ayrıca biz ikinci yarıda oynayan takımın, ikinci.45 dakikasını sahada görmedik.. Yani 46. dakikadan sonra ne yaparız bilemiyorum.
Yani ikinci yarıdaki takım bir arada 70.80 dakika sahada hiç kalmadı, beyinsel olarak zorlanmadı.
Ali