Bir karikatür veya kısa bir fıkra çok şey anlatır bizlere. Güldürürken düşündürür, düşündürürken de güldürür.
Bizde Bolu Gazeteciler Cemiyetinin çıkarmış olduğu BAYRAM Gazetesindeki köşe yazımızda mizah yolunu seçtik.
Nasrettin Hocamızı koronalı günlere getirdik, yaşasa idi fıkraları nasıl olurdu dedik
Ve
Aşağıda okuyacağınız fıkraları derledik.

KORANA MİKROBU GETİRME DE…
Memleketin korona salgınından bunaldığı günlerde, Nasreddin Hoca, şehre gitmeye karar vermiş.
Eşeğine binmiş giderken, köy çıkışında çocuklar ile karşılaşmış.
Demiş ki;
‘Çocuklar şehre gidiyorum, dönüşte sizlere ne getireyim’
Çocuklar demişler ki;
‘Hocam, korana mikrobu getirmede ne getirirsen getir’

SESİM GELİYOR MU?
Nasreddin Hoca öğle ezanına doğru şehre vardığında, bir bakmış ki, caminin imamı koşarak ezan okuyor, ezanın sonunda da ‘Kıymetli Müslümanlar, bu korona illetine karşı lütfen maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyunuz’ diyerek uyarıda bulunuyormuş.
Da…
Ne camiye doğru hareketlenen varmış, ne de ikazlara uyan.
Nasrettin Hoca, tık nefes kalan imama sormuş.
‘Hoca efendi, niye koşarak ezan okuyorsun?’
Hoca demiş ki,
‘Ezan okuyorum, namaza gelen yok, korona için uyarı da bulunuyorum takan yok’
‘Eeee’ demiş hoca, ‘Dediklerinin koşma ile alakası ne?’
İmam;
‘Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de, peşinden koşuyorum’ demiş.

HOCANIN DEDİĞİNİ TUT
Nasreddin Hoca şehirde dolaşmaya devam ederken bir bakmış, namazda vaaz eden baş imam ve hocalar bir kahvede lebalep oturmuşlar sohbet ediyorlar.
Ne maske var, ne de mesafe…
Hoca yanlarına gitmiş.
‘Biraz önce aman koronaya karşı dikkatli olalım, maskemizi takalım, mesafemizi ayarlayalım, kalabalık ortamlardan kaçınalım diye vaaz eden sizler değil misiniz? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ Diye sormuş.
Hocalar demişler ki;
‘Sen hocanın dediğini tut, yaptığını yapma, sözünü duymadın mı?’
Hoca bu, lafın altın da kalır mı?
O da
‘Ben sizin vaazınızı dinledim, sizler de beni dinleyin’ demiş.
Ve
Başlamış anlatmaya…
Baba yengeç ile çocuğu yan yana yürürlerken çocuk bir ara öne geçmiş.
Baba bakmış çocuğu çarpık çarpık yürüyor.
Kızmış; ‘Doğru dürüst yürüsene niye yan yan yürüyorsun’ deyip azarlamış.
Çocuk babasına bakmış; ‘ Tamam baba sen öne geç ben de sana bakarak yürüyeyim’ demiş.
‘Ne alaka? Demişler.
Hoca da
’Siz nasıl yürürseniz vatandaşta öyle yürür’ demiş.

ACEMİ TURİST
Nasreddin Hoca şehre gelmiş ama korona dolayısı ile tam kapanma var, onda da izin belgesi filan yok.
Kolcular da dolaşanlara belge soruyorlar.
Bazılarına tutanak tutup ceza kesiyorlar, bazılarını ise bırakıyorlar.
Orada bulunan birine demiş ki, ‘Bu ne iştir, bazılarına ceza kesiyorlar, bazılarını bırakıyorlar, bıraktıkları kimler?
Adam; ‘Turist; onlara yasak yok’ demiş.
O anda da kolcular gelmişler, hocaya da belge sormuşlar.
Hoca da kem küm etmiş, ceza yememek için ‘ben ben turist’ demiş.
Kolcular işin farkına varmışlar, işi şakaya vurup ‘İngilizce konuş o zaman’ demişler.
Hoca kem küm etmiş, acayip acayip laflar etmiş.
Kolcular, ‘Sen ne biçim turistsin’ deyince, hoca; ‘Acemi turist bu kadar konuşur’ demiş.

GÖZLÜKLERİNİ UNUTMUŞSUN
Kolcular Nasreddin Hoca’ ya demişler ki, ‘Madem geldin, korona aşını ol da köye öyle git.’
Doktor aşıyı yapmış, bir de ikazda bulunmuş.
‘Hocam görme bozukluğu, alerji gibi yan etkileri olabilir, yarım saat istirahat et öyle gidersin’ demiş.
Hoca dinlememiş,
Eşeğine binmiş yola çıkmış.
Bir bakmış ki, bulanık görüyor, telaşlanmış ve oradan geçenlere rica etmiş, doktora geri getirmişler.
Hoca doktora demiş ki, ‘Doktor bey aşı oldum ama ortalığı bulanık görüyorum’
Doktor gülmüş
Ve
Demiş ki;
‘Hocam bizde seni arıyorduk, gözlüklerini burada unutmuşsun.’

PEŞİN PARA
Nasreddin Hoca köyüne dönmek üzere düşmüş yola, tam şehrin dışındaki köprünün başına bir bakmış ki alacaklıları onu bekliyor.
‘Hoca’ demişler ‘borcunu ne zaman ödeyeceksin?’
‘İnkâr etmiyoruz ya, ödeyeceğiz’ demiş.
Alacaklılar sormuşlar ‘İyi de ne zaman, nasıl ödeyeceksin?’
Hoca demiş ki; ‘Vatandaşlar maske, mesafe ve temizlik kurallarına sıkı sıkıya uyacaklar, yönetenlerimiz ise kendi koydukları kurallara kendileri örnek olacaklar, sonra herkesi en kısa zamanda aşı yapacaklar. Sonra koronavirüsün bulaşıcılığı azalacak, devlet bize yardımda bulunacak, ben tarladaki mahsulü satacağım, kazandığımı paralar ile de sizlere olan borcumuzu ödeyeceğim.
Alacaklılar bu ödeme şeklinin ölme eşeğim ölme tarzında olduğunu görünce gülmüşler.
Hoca da demiş ki,
‘Sizi gidiler sizi peşin parayı görünce gülersiniz dimi’

AŞI BULDUNUZ DA…
Köylüler gelmişler Nasreddin Hoca’ya demişler ki, ‘Sen güngörmüş adamsın bize akıl ver’
‘Hayırdır’ demiş ‘ne aklı?’
‘Aşı olacağız da hangisinden olalım, Alman Biontech mi, Rus Sputnik mi, yoksa Çin Sinovac mı?’
Hoca demiş ki;
‘Mübarekler bu kıtlıkta aşı buldunuz da, hangisini olsam diye soruyorsunuz. Aşınızı olun da hangisinden olursanız olun.’

TAHTALIKÖY
Oğlu telefonda demiş ki, ‘Hoca babam, haliniz nedir?
‘Kötü oğlum’ demiş Nasreddin Hoca.
‘Biz 65’ liklerin iki tercihi var, ikisi de birbirinden kötü…
Yasak olmasına rağmen kaçamak yapıp dışarı çıksam korona var, evde kalsam bu defa da ananın dırdırı…’
‘Anlamadım’ demiş oğlu.
‘Anlamayacak bir şey yok oğlum’ demiş hoca, ‘Bu gidişle sonum ya TAHTALIKÖY, ya da BAKIRKÖY…’
Ramazan bayramınız kutlu olsun…
07.05.2021
Muharrem Demirel