Seslendim; ‘Müdür Bey, Müdür Bey!

‘Muharrem ben de seni arayacaktım’ dedi.

Beraberce, Bolu Belediye Başkanlığı binasında bulunan İzzet Baysal Vakfı Bürosuna çıktık. Vakıf Sekreteri, Sayın Mustafa Yaman karşıladı.

Oturduk…

***

Çaylarımızı içerken, ‘Muharrem’ dedi, Yaşar Eyüpoğlu Müdürümüz, ‘Ben 2003 yılında Selanik’e gittim. Caddede ellerinde sigara ile dolaşan hanımları görünce çok yadırgadım. Çünkü alışık olmadığımız bir durumdu.

Geçtiğimiz günlerde, Koçak Mescidin de öğle namazını kıldıktan sonra, yolda iki kız evladı gördüm. 2003 te yadırgamış olduğum olay ile karşılaştım. Ortaokul öğrencileri olan kız evlatları, sigaraları yaktılar ve uzaklaştılar.

Yazık bu evlatlara’ dedi.

Ekledi; ’Bu konu ile ilgili bir yazı yazsan, EĞİTİMİN önemini vurgulasan, öğretmenlerimiz, bu ve buna benzer davranış bozuklukları konusunda yavrularımızı uyarsalar.’

***

Yaşar Eyüpoğlu Müdürümüz, gerek öğretmen, gerekse idareci olarak yıllarca Milli Eğitim camiasına hizmet etti.

Sigara içen veya olumsuz davranışlar gösteren yüzlerce öğrenci ile karşılaşmıştır mutlaka

Da

Gün, Yaşar Eyüpoğlu Müdürümüzün çalıştığı günlerdeki günler gibi değil ki.

Artık, ne o öğretmene sonsuz saygı duyan veliler var,

Ne öğretmenini bir anne bir baba olarak gören öğrenciler, ne çocukları eğitmek için olağan üstü çaba gösteren öğretmenler,

Ne de o idareciler…

***

Ah Kıymetli Müdürüm ah!

O dönemlerde de öğretmenler, ellerine teslim edilen evlatlara ÖĞRETİRLERDİ.

Ama

O elleri öpülesiler var ya; öğretirken, aynı zamanda da hayat dersi vererek EĞİTİRLER,

Eğitim ve öğretimi harmanlayarak da, topluma kaliteli bireyler yetiştirirlerdi.

Öğretirler de, eğitmezler ise…

Terazinin, Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiirinde;

‘İnsanda yok ise edep, neylesin medrese mektep!

Okusa âlim olsa, yine merkep, yine merkep’ dediği gibi şaşacağını bilirlerdi.

***

İşte o terazi şaştı.

Bırakın sağdan soldan gelen şikâyetleri, artık anne baba, kendi evladı için bile ‘Ne olacak evladımızın hali?’ deme noktasına geldi.

Devamlı değişen sistemler yüzünden ÖĞRETİM, zaten işin içinden çıkılmaz haldeydi.

Yetmedi.

EĞİTİM de bitti.

***

Ah Yaşar Müdürüm ah!

Çocuğuna ilk eğitimi verecek olanlar kimler?

Veliler!

Onların bazıları, hayat şartları yüzünden, çocuklarına zaman ayıramıyorlar.

Vakti olanlar ise günlerini, televizyon başında, magazin programlarına bakarak geçiriyorlar.

Ne demiş atalar?

‘Kendisi himmete muhtaç dede, nerde kaldı gayrıya himmet ede’

Yani

Çocuklarına, ilk eğitimi verecek olanlar bile yardıma muhtaç durumdalar.

***

Kıymetli Müdürüm!

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘ Eğitim de feda edilecek tek bir fert yoktur’ sözü ile hareket eden öğretmenlerimiz vardı.

Ne yazık ki, onları da, veliye şirin görünmek uğruna feda ettiler.

‘Veliyi üzeni ben de üzerim’ diyerek, velilerin gönlünü hoş edip, yücelttiler, öğrenciyi ise arsız ettiler.

Yetmedi…

Öğretmenleri, masa başında oturan memur ile aynı gördüler.

Her öğrenci için ayrı bir role soyunan o muhteşem sanatçıyı, FABRİKALARDA AYNI ÜRÜNLERİ ÇIKARAN ÜRETİM BANDI zannettiler.

***

Sayın Müdürüm!

Öğretmeni şikâyet etmek için kurulan ‘Alo şikâyet hattı’ yüzünden, sapla saman birbirine karıştı.

Bazı kendini bilmez veliler, öğrenciler, okul idarelerini ve öğretmenleri bile yönetmeye kalkıp; bu hattan, okul idarelerini ve öğretmeni olur olmaz şeylerden şikâyete başladı.

Haaa!

Hak edenler yok muydu?

Vardı mutlaka.

Ama

Dedik ya, terazi burada da şaştı.

***

Dün, öğrencisini EĞİTEN, ÖĞRETEN öğretmen, öğrenciden veya velisinden gelebilecek belalar, açılacak soruşturmalardan korktu, kaçtı.

Gördü, görmezden geldi.

Davranış bozuklukları olan öğrencileri kazanmak için iki kelam laf bile EDEMEZ bir hale geldi.

Sadece dersini verdi gitti, eğitmedi…

Ve

Ne yazıktır ki, o muhteşem sanatçı gitti, yerine ise düz memur veya fabrika da aynı ürünleri çıkaran, üretim bandı geldi.

Sonrasında da herkesin şikâyetçi olduğu, böyle bir nesil…

***

Kıymetli Büyüğüm, Eyüpoğlu Müdürüm!

Ne diyordu rahmetlik Müzeyyen Senar o güzel sesi ile

‘Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime.

Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime’

Kaybolan istikballerimiz için kimi kime şikâyet edelim Müdür Bey; böylesine kambur olan Aslı’nın, şaşı olur Kerem’i…

***

Çözüm yok mu?

Var!

Çözüm yine öğretmende…

ÖĞRETMENİZİ GERİ VERSİNLER BİZE.