Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş’ın, Aksaray'da, Önder İmam Hatipliler Derneği'nce düzenlenen ‘18'inci İmam Hatipliler Kurultayında’ yaptığı konuşma gündemden düşmüyor.

Sayın Başkan bu konuşmasında ‘Hayatın içindeki konularda, İNANCIN İKİNCİ PLANDA KALMASINI yahut İNANCIN HAYATIN DIŞINA İTİLMESİNİ’ isteyenler olduğunu belirterek, bu durumdan rahatsızlığını belirtmişti.

Ki

Doğruydu!

Bu memleketteki insanların büyük çoğunluğunun, sosyal hayattaki yaşantılarının ölçüsü ALLAH KORKUSUDUR.

Yani

İNANÇTIR.

Ama

Ne yazıktır ki, bu korkumuzu, topluma örnek olmaları gerekenlerin samimiyetsizlikleri yüzünden pek çoğumuz kaybettik. İnancı, hayatımızın dışına ittik.

***

Sapla samanı birbirine karıştırmadan, ben de, inancın, günlük hayatımızda ikinci planda kalmasına razı olmayanlardan biriyim.

Ama…

Samimi bir Müslüman olmaya çalışan biri olarak, iğneyi önce kendi tarafımıza doğru batırmasını da bilir

Ve

‘İnancın sosyal yaşamımızda hak ettiği yeri alması için biz ne yapıyoruz, İslami ahlak ve Kur’ani değerlere bağlı kalıyor muyuz?’diyerek önce kendime sorarım.

Kalıyorsam…

Yani

Gerek sosyal gerek siyasi konularda, şartlar ne olursa olsun, helale helal, harama haram, günaha günah, sevaba sevap, doğruya doğru, yanlışa yanlış, diyebiliyor, zamane göre kemane çalmıyor, her şartta hak yolundan ayrılmıyorsam,

İşte o zaman, inancın ikinci planda olmasını isteyenlere karşı bir hak kazanır

Ve

Sorarım;

‘Muhteremler, inancın nesinden rahatsız oluyorsunuz?’

***

Sayın Diyanet İşleri Başkanı,’… boş alan bırakmamamız lazım, Adaletsiz İslam Olur mu? Önderler olarak, inanç, sokakta olmasın, mahallede olmasın, şehirde olmasın ve insanın içinde olsun gibi bir anlayış var. İnsan ile Allah arasında olsun, evine ve ticaretine, siyasetine, adaletine, yansımasın diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın istiyorlar oraları adeta …’ diyorsa,

Sayın Başkanın öncelikle ‘Adaletsiz İslam olur mu?’ ifadesi doğrultusunda; yaşantıları, davranışları, uygulamaları ile doğru örnek olmaları gerekir.

Oluyorlarsa…

İNANÇ OLMASIN, AYIKLANSIN düşüncesindeki insanlara, ancak o zaman şu soruyu sormaya hak kazanabilir;

‘Muhteremler, inancın nesinden rahatsız oluyorsunuz?’.

***

Kısacası;

İnancın ikinci planda kalmasına razı olmayan tarafların, sosyal ve siyasi hayattaki rolleri, vatandaşlarımızın günlük yaşam pratiklerine yansıdığı gibi, bu yansıma ile devletimizin geleceğini OLUMLU yada OLUMSUZ etkileyebiliyor.

Sayın Başkan’ın aynı konuşmasında İNANCA atıfta bulunarak ifade ettiği gibi ‘’… İlmin bütün alanlarında ve insanlığın inkişafına (gelişmesine) Müslümanlar olarak öncülük etmişiz’diyerek, haklı olarak geçmişi ile gururlandırabiliyor

Veya

‘Daha sonra neden öncülük yapamadık?’ sorusunu akla getirebiliyor.

O inancın samimiyeti, Devleti Aliye Osmaniye’yi Viyana kapılarına taşıyabiliyor.

Samimiyetsizliği ise, koskoca cihan devletini yıkıp, İslam Âlemini paramparça edebiliyor.

***

Diyanet İşleri Başkanının,’…yaşanan hayatın ve bireysel sorunların ve sosyal gerçeklikleri dikkate almayan bir din anlayışının nesiller ve kitleler tarafından kabul görmesi mümkün değildir.’ sözünün haklı olabilmesi için SÖYLEMEK değil, dikkate alınan bir din anlayışını, aksini düşünen kör gözlere parmak sokarcasına GÖSTERMEK gerekir.

Üzgünüm

Ama

Vebalin çoğu, inancın ikinci planda olmasını isteyenlerin değil, Dünyevi menfaatler için, İslam’a ve değerlerine ters bir yaşantı süren bizlerin.

15.09.2021

Muharrem Demirel