Kurban,
Mükellef olan insanlardan istenen bir ibadet.
O nedenle,
Kurbanın ne olduğunu en doğru şekliyle, fıkıh-i incelikleriyle bilmek gerek.
Bu konuda Ehli Sünnet alimlerinin eserleri yüzyıllardır ortada, sönmeyen güneş gibi parlamaktadır.
Doğru bilgileri bozulmadan kaynağından bu günlerimize kadar, taşınmaktadır.
***
Worldometers'in internet sitesinde yer alan bilgilere göre 2022 yılında dünya nüfusu 7 milyar 924 milyon kişi olarak kaydedildi.
Bu7milyar 924 milyon kişi, beslenmek zorunda. Beslenemediklerinde hastalıklar, isyanlar, anarşi-kaosveya savaşlar çıkar.
***
Hayvan kesimleri sadece Kurban bayramında yapılmıyor.
Her zamanda ve dünyanın her yerinde hayvan kesimleri arz-talep dengesinde zaten uygulanıyor.
Kesilmesi de normal. Kainatta her şey, insanlar için yaratıldığı için, “yaşam döngüsü”, belirli kurallariçinde işliyor.

Mükellef olanlara, kurban kesmeyi emreden, Allahüteala’dır,
Kurban kesmenin de şartları da, fıkıh kitaplarında en ince ayrıntısına kadar yazılmıştır.
1400 küsur yıl önce,
Daha da eski,
İlk insandan beri de,
Bu ibadet yapılmaktaydı ve hala da yapılmakta.
Bu ibadetleri emreden Allahüteala,
İnsanlığa lazım olan kurbanlıkları,
Yaratan da Allahüteala’dır.
Üstad Necip Fazıl’ın sözlerini de yeri gelmişken buraya yazalım:
“-Veren de o, alan da o, nedir senden gidecek?
-Telaşını gören de, can senin zannedecek.”
Hadis-i şerifte, (Bayramda kurban kesmekten daha faziletli bir amel yoktur. Ancak sıla-i rahmbundan müstesnadır) buyuruldu. (Taberani).

***
Günümüzde kurban kesimlerinde, iptidai metodlar terk edilerek, kapalı, temiz ve hijyen özellikleri sağlanmış yerlerde yapılabilirse, bir çok yanlış anlamaların, felsefi gereksiz zararlı fikirlerin, anlamsıztepkilerin önüne geçilmiş olur.
BU VATAN KİMİN?
Üzerinde yaşadığımız bu topraklara ve bu coğrafyaya farklı bakalım mı?
Üzerinde yaşadığımız bu sokak, bu kent, bu şehir,
Bu tarla, bu gök, bu deniz,
Bu ova, bu orman,
Ben, sen, O, biz, siz, onlar
Bizler Türkiye’deyiz ve Türk Milletiyiz.
Atalarımız,
Bizler için,
Kendilerini kurban ettiler.
Cennete Vatanımız,
Bu anaların,
Fedakâr isimsiz babalarımızın, fedakârlıkla yoğrulanünsüz kurbanlarımızdır.
Eshab-ı Kiram efendilerimizle başladı bu heyecan,
Örnek mi?
Halid Bin Zeyd, yani Eyüp Sultan; Yaşlı haliyle, 1400 yıl önce
İstanbul’da ne işi vardı?
Bize, Resule, torunlarına,
Kurban olmak için evlerini, eşlerini, çoluk çocuk aile iyalini terk etmediler mi?
Rabbin rızası için,
Seve seve kurban oldular.

Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar, Genç Cumhuriyet,
Hiç boş durmadılar.

1071’le Anadolu’ya ayak bastılar.
Hep kurbanlar vere vere ilerledik,
Anadolu’yu, Kostantine’yi, Rumeli’yi atalarımız sayesinde memleket edindik.
Her karış toprağımıza kurban olanlarımızla,bu günlere geldik.

“Çatma, KURBAN olayım çehreni ey nazlı hilal” diye yalvararak,
Andlar ederek,
Vatana kurban olanlarımızı hatırlayarak,
Her halimizi bizi bizden iyi bilene,
Gözlerimiz nemli nemli, dualar edip yalvararak,
Edeple, İlimle, iyi hal üzere yaşayarak,
İhlasla hareket edip, Sadece Allahüteala’nın rızasını göz önüne alarak,
Ölüm sonrasına da, gönül gözü açık olarak hazırlanarak,
Her an azalan ömrümüzü iyi işler yaparak bizlerde, kendimiz, kendimize “kurban” olmalıyız.

Şehit Ramazan Taşkın’ın Türk bayrağına sarılı cenazesi, helallik alınması için evinin önüne getirildiği sırada annesi Zehra Taşkın, "Canım oğlum. Annem. Canım yavrum. Annen kurban olsun sana" diyerek gözyaşlarına boğulurken, “Annen kurban olsun sana" sözleri ne kadar haşmetli bir sesleniş, yüce bir duadır.
****
Bizler kınamızı, çoktan yaktık.
-Ailemize kurban olmak için,
-Vatana kurban olmak için,
-Allahüteala’ya kurban olmak için.
Bayram tadında ilelebet yakıyoruz ve yakmaya devam edeceğiz.
***
Kurbana doğru,
Kurban bayramınız mübarek olsun efendim.