Hayat, akışını olanca hızıyla sürdürüyor.
Her gün binlerce değişik hadise, hayatlarımıza damgalar vuruyor.
Seviniyoruz.
Üzülüyoruz.
Koşuyoruz,
Bazen,
Bir çemberin içinde, hep köşe noktaları arıyoruz.
Köşe yok ama,
Aramaya da, nedense hâlâ devam ediyoruz.
Bu sahte ve hayal olan dünya için,
Dibi delik nefs torbalarımızı,
Bitmek bilmeyen arzularla doldurmak için ana sermayeyi tüketiyoruz.
..
Ana sermayemiz ömrümüzdür.
Sayılı, zamanlı ve sınırlı.
Ne var ki,
Nefsin ahmaklığından,
Hiç ölmeyecekmişiz gibi de hayallerin, hırsların ve şehvetlerin ardından koşturmaya devam ediyoruz.

Doğar doğmaz, ölüme talibiz oysa,
Ölümlü dünyada, bazen şuursuzca yaşıyoruz.
Oysa, akıbet belli, neden unutuyoruz?

Bazen olgunlaşamıyor,
Ham kalıyor ve çevremize bilmeden yük(ler) oluyoruz.
..
Bazen de nasip meselesi,
Hayırlı işler yapıyor,
Bilinçli yaşıyor,
İnsanlığa kendine, vatana, millete faideli oluyoruz.
Rabbin de rızasına kavuşuyoruz.
..
Nimetler içinde yüzüyoruz da,
Kıymetlini bilemiyoruz.

Sağlık nimeti, ne büyük nimettir.
Düşünelim ,
Aklı olmasa,
İnsanın gözü olmasa, kulağı olmasa,
Bir eli, yahut bir ayağı olmasa, hayat ne kadar zorlaşır.
Zor yaşayanlar, zorluklar içinde zaten boğuşuyor..
Öyleyse duyu ve iç organlarımızın sağlam olduğuna nasıl şükredebiliriz?
Mümkün değil.
Yüz bin türlü İşlemler var insanın beyninde, kanında, ciğerinde, hücrelerinde

Hangisinden haberimiz var?
Bir tahlil de ne çıkacağını kim bilebilir?
..
Şu sağlık nimeti varken, ele güne muhtaç değilken,
Her şeyimiz mükemmel iken, ufak tefek şeylere nasıl üzülebiliriz?

Bu kadar şükr edecek şeyler varken, insan, on paralık şeylerden nasıl şikâyet edebilir?

Sahip olduğumuz nimetlerin kıymetini idrak ederek,
Ölümlü dünyada ,
Kul hakkına girmeden,
Çok çalışarak,
Güzel işlere, salih amellere devam etmek lazımdır.

Tebessümler edebilmek gerek gündüzleri.
İşte, evde, arkadaş yanında, toplumda.
Geceleri yalnızken,
Hesaplaşmalı kendinle ve boşa giden zamana ağlamalı

Çatık kaş yakışmaz er olana,
Bakılmaz eşe, hanıma, arkadaşa, komşuya,
Yakışmaz öfke ve kalp kırmak delikanlıya, Müslümana.
Varsa böyle bir durum,
Dikkatle bakmalı dolup dolup boşalan bu vefasız dünyaya


Unutulmamalıdır ki,
Sahipsiz değiliz.
..
Başıboş asla değiliz.
..
İlim, amel ve ihlasla olaylara bakabilirsek,
Hayatın ve yaşamanın hakikatini
Kendimize ve topluma,
Allahüteala’ya olan görevlerimizi daha samimi ve riyasızca sürdürebiliriz.
..
Sermayemiz her an azalıyor.
Bu gerçeği
Unutmadan,
Şeytanla,
Nefsle mücadele ederek,
Kötü arkadaştan sakınarak,
Yaşamak gerek.

Ben, şeytan işi..
Biz ise kardeşliğin izi.

İlim se herşeyin başı.
O nedenle de,
Okumak gerekli. Anlamak ve sohbet gerek.
Donanımlı iyi bir vatandaş, öğretmen, doktor, polis, müdür, hizmetli, başkan, bakan,
İyi bir anne vs vs vs..
Bilgili bir Müslüman olmak için,
İyi bir meslek erbabı olmak için,
Okumak, öğrenmek, samimi olarak uygulamak gerek.
..
Ana Sermaye
Ömürdür.
Sayılıdır,
Zamanlıdır.

Sermaye tükenmeden,
Sonsuz çaresiz fakirlik gelmeden,
Hiç bitmeyecek sandığımız bir hayatı unutmadan,
Boy,
Aynalarında kendimize iyiden iyiye bir göz gezdirelim.

Şairin dediği gibi,
““Kaç kere pay ettik dünya varını
Herkese en çok bir mezar düşüyor
Ve başında tek dikili ağacım
Kurumuş dalına rüzgâr düşüyor “

Fuat Bayramoğlu
18/04/2022