YARIN Kİ TÜRKİYE VE SİYASETE DAVET EDİLEN YENİ TÜRKİYE GENÇLİĞİ

Abone Ol

YARIN Kİ TÜRKİYE VE SİYASETE DAVET EDİLEN YENİ TÜRKİYE GENÇLİĞİ

Endülüs Emevîleri'nin genç, kültürlü ve bilgin halifesi III. Hişâm bekar idi.

–O zamanlar Britanya, Danimarka, Norveç ve Fransa'ya hakim olan Kral II. George'un bu halife III. Hişâm'a gönderdiği bir mektubunda sizin itaatkâr hizmetçiniz II. George” diye yazdığını tarihler kaydediyor

III. Hişâm Evlenmek istiyordu. Eş olarak seçeceği kimsede tek bir şart aradığını ilan etti: Kur'ân-ı Kerîm'i ezbere bilmek yani hafız olmak.

İstekliler akşam evlerinin önüne bir fener asacaklardı. Vazifeliler akşam bastırınca sokaklarda dolaşarak halife ile evlenmeye istekli ve aranan şartı taşıyan kimseleri tespit ettiler. Yalnızca Kurtuba şehrinin genç kızları arasından tam 720 kişi çıktı.

Halife bunun üzerine birinci şarta ikinci bir şart daha eklemeyi düşündü. Buna göre zevce adayları hem hafız olacak hem de İmam Mâlik'in meşhur hadis kitabı el-Muvattâ'yı ezbere bilecekti.

Vazifeliler yine sokakları dolaştı ve bu ikinci şarta rağmen yine yüksek bir taleple karşılaştılar. Kurtuba'nın gelinlik kızları içinde 500 kişi hem Kur'ân-ı Kerîm'i hem de el-Muvattâ'yı –ki hem hadis ve fıkıh hem de bir kanun kitabı sayılır– ezbere biliyordu.

Endülüs emevilerinin tarihe katkıları, güçleri, sanat eserleri halen daha ihtişamını korur ve her tarih anlatımında övgü ile bahsedilir, öyle ki Britanya, Danimarka, Norveç ve Fransa Kralı II. George yukarıda bahsettiğim üzere sizin itaatkar hizmetçiniz” diyerek bahsediyor Genç Halife Hişâm'a – Hişâm o zamanlar 20 – 25 yaşlarında olsa gerek, bu kadar güç, bu kadar kültür tabiî ki ilminden ve ilmine sadakatinden kaynaklanmaktadır, Kendi toplumunda, sadece kurtubada 720 genç hafız kız var, ve bunların 500 tanesi el Muvatta'yı da ezbere biliyor.

Dünya Liderliğinden bahsettiğimiz çağımızda, Müslüman bir ülke olarak gördüğümüz ve dillendirdiğimiz vatanımızda, Pek Muhterem hocamız AHMET DAVUTOĞLU'NUN Siyasete davet ettiği gençlikte bu işaretlerin ve özelliklerin kaçta kaçını görmekteyiz. Kendini Bilen Rabbini bilir diyor atalarımız, Kendini bilmeyen, Rabbini bilmeyen, bilgisi ve ilmi sahnelerde kağıtlarından okudukları siyasi konuşmalar kadar olan siyaset gençliğini gazlamakla, yapay hedefler çizmekle bu işler olmuyor… İlim – bilim veremedikçe, toplumunu geliştiremedikçe –kendi toplumunuzu yönetmekten bile aciz konuma düşmekten öteye gidemezsiniz. Bugün Milli Eğitim Türkiye'de ki en problemli kurum haline gelmiş durumda, Sistem insanları sınavlardan geçmeye odaklı çalışmaya itmişken, Onlara hem dünyevi hem de uhrevi ilimleri tam manasıyla veremez ve gençleri vasıfsız kişiler haline götürmekten öteye geçemezsiniz.

Ayrıca tam manasıyla Tasavvufi öğretilerle ve talebelik şuuruyla yetiştiremediğiniz bir gençliği, ilimden bilimden nasibini almamış kişiler olarak siyasete yönlendirmek, yapay koltuklara oturtturmak, Mevcut siyaset algısı ve işleyişi içerisinde gençleri bataklığa sürüklemekten başka bir işe yaramaz, önce has dairede şikayetçi olunan siyaset gençliğinin kendi içerisinde düzeltilmesi, kirlerinden arındırılması gerek... yoksa şikayetçi olacağımız daha çok kişi ve genç olur...

Şimdi Tarihi eserler çıkıyor toprak altlarından, baktığımızda her toplumun inancını ve yaşayış tarzını çıkartabiliyoruz özelliklerinden, maazallah bundan bin yıl sonra bakıldığında, toprak altından Türkiye'nin eser kalıntıları çıkartıldığında, dini, milliyeti, ilmi veyahut hiçbir özelliği anlaşılamayacak bir toplum görüyoruz. Bakın bakalım, Ben Osmanlı'ya baktığımda Müslüman Bir toplum, Endülüs'e baktığımda nakış nakış İslam obje ve eserleri ile donatılmış bir Müslüman toplum görebiliyorum, Bizans'a baktığımda Hristiyan, Selçuklu'ya baktığımda Müslüman… vel hasılı bizler kalıcı değiliz, Yarınlara iletmek zorunda olduğumuz dini ve kültürel sorumluluklarımızı unutmayalım.. Daha Fazla oy alacağız diye, Gençleri Yapay makamlar ve mevkilerle oyalamayalım… Önce ilim, Ahlak, Bilim, …

Bilinmelidir ki Müslüman olduğunu iddaa eden her yönetici adayının yöneticilikten önce Dini öğretileri bilmesi, tasavvufi terbiyeden geçmesi, Nefsin arzu ve isteklerine karşı dim dik durabilmesi gereklidir…

Daha Güzel Yarınlarda buluşmak dileği ile…

Selam ve dua ile…