Yazmayalı neler oldu, Özgecan kardeşimizi Hakka uğurladık, bir hilal uğruna bir savcımızı daha şehit verdik, milletvekili adaylarını belirledik, kulisleri dinledik, o onu dedi, şu şunu dedi bu bunu dedilere takılı kaldık, zihnimizi boş meselelerle doldurduk, çokça ağladık, azca güldük, yalan gündemlerle kendimizi avuttuk / uyuttuk ve şimdi yine buradayız.
Yazmak mesele değil, yazarız, yazarız yazmasına da anlamak mesele… Öyle diyordu büyük adam, siz bizi anlamazsınız, ağlasaydınız anlardınız, anlasaydınız ağlardınız… Ağlanacak halimize güldük, sonra düşündük, güldüklerimize ağladık, üzülmekten, sevinmekten vakit bulamadık, aklımızı topladık, yine yazdık… Yazacağız…
Ailecek çok üzüldük Özgecan'a, ailecek üzüldük, ailecek ağladık, evimizden birisini kaybettik sanki, ölü ruhlara can verircesine göz yaşlarımızla ıslattık o küçücük bedenini sakladığı toprağını… Allah Rahmet eylesin, katillerine dünyada verilebilecek bütün cezalar eksik kalır, mahşerde sorulacak çok sual var… Gecikmiş bir taziyedir belki bu yazılan, Allah ailesine ve yakınlarına sabır ihsan eylesin… Özgecan Kardeşimin Ruhuna bir Fatiha…
Evimizden çıkan 2. kötü haber, Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'a aitti, o kahrolası fotoğrafı gördüm göreli, o şehit savcı yerine kendimi koymaktan alamadım zihnimi… Sonra hikayesini okudum, okudukça kahroldum. Anadolu'nun bağrından kopup gelen gencecik fakir bir çocuk, terzi çırağı olarak çalışarak harçlık kazanıp üniversitesini okumuş, başarı ile bitirmiş, savcı olmuş, namaz kılmış, oruç tutmuş, ağlamış, gülmüş, bir aile kurmuş, evlatları olmuş, askere gitmiş, askerlik anıları birikmiş, komutanları uzun dönem askerlik yapan bir savcı olduğunu duyduğunda kül tablası getir er diye egosunu tatmin etmiş, sen savcı olsan da burada bizim sözümüz geçer demiş, askerlik bitmiş mazlum gençliğinin izleri yüzünden silinmemiş, bir hocanın dizinin dibinde gönül penceresinden sonsuzluğun sahibine o da özlem duymuş, uzun uzun seyretmiş yaratılanı ve tefekkür ile o da sevmiş yaradılanı yaratandan ötürü… İki terörist çıkar gelir, b.ktan bir sebepten seni şehit eder… Snin için şeref, bizim kalbimizde kapanmaz bir yara… Biz seni tanımasak da çok sevmiştik be savcım… Allah rızası için Savcımızın Ruhuna da bir Fatiha…
SON ZAMANLARDA BOLU'DA ÇOKCA ZUHUR EDEN BİR HASTALIK…!
Erkek adamın ağzından söz bir kez çıkar derdi Rahmetli dedem, hiç iki kez söylediğini görmedim, birine bir şey dediyse kralı gelse o dediğinden caydıramazdı, bir adam şerefsizse yüzüne pat diye söylerdi, delikanlı adam eğilip bükülmez derdi… Sabahın 8'inde çok muhterem bir ağabeyimle konuşuyordum, çok sıkıldım diyordu – niye dedim, herkes birbirinin ardından konuşuyor, yan yana geldiklerinde de birlikte başkası hakkında konuşuyor, herkes sözde birbirinin dostu kardeşi, ama herkes de birbirinin kuyusunu kazıyor dedi.. Ve ekledi, bizim Bolu'ya bu hastalık son zamanlarda çok uğrar oldu dedi… Aman diyim dedemin sözlerine kulak verelim, Delikanlı adam eğilip bükülmez..! Erkek adamın ağzından söz bir kez çıkar…!
UĞUR IŞILAK DA MİLLETVEKİLİ OLDU, SENİN NEYİN EKSİK ABDULCEBBAR…!
Dünyanın sonu mudur bilinmez ama Ozan Uğur Işılak Vallahi Dünya'nın sonuna geldik diyordu… Ozan olarak iyiydi güzeldi de, vekilliği bir türlü konduramadım üzerine, inşallah beni mahcup bırakır, yoksa…!
Uğur Işılak'ı andık, Türküsünün sözünü aldık da paylaşmasak olur mu… ünlemler içerisinde onun türküsünü de bir paylaşalım;
VALLAHİ DÜNYANIN SONUNA GELDİK…!
Ne saygı ne sevgi ne hürmet kaldı
Vallahi dünyanın sonuna geldik
Vicdanın yerini cüzdanlar aldı
Vallahi dünyanın sonuna geldik
Billahi dünyanın sonuna geldik
Baba evladından çekinir oldu
Fazilete meydan okunur oldu
Şeytan bile bizden sakınır oldu
Vallahi dünyanın sonuna geldik
Billahi dünyanın sonuna geldik
Ezenle ezilen aynı saftalar
Adalet hak hukuk tozlu raftalar
Kıyamete süre biçen softalar
Vallahi dünyanın sonuna geldik
Billahi dünyanın sonuna geldik
Bir ihtar gizlidir sanki her yanda
Bir feryat yükselir dolaşan kanda
Şehit yatan da bir vatan satan da
Vallahi dünyanın sonuna geldik
Billahi dünyanın sonuna geldik
BOLU'DA DA VEKİL ADAYLARI ÇIKTI MEYDANE…
Neredeyse hiç heyecanlı bir seçim olmayacaktı, CHP'de Tanju Özcan aynı, Ak Parti'de Fehmi Küpçü ve Ali Ercoşkun aynı, MHP'de de Şükrü Gülez Belediye seçimlerinden sonra yeniden sahnede, Büyük Birlik Parti'sinin Fenomen Başkanı Mahmut Alan'da son dakika ‘da sahneden çekildi, en büyük umudum Alan'dı ama o da olmadı, bu seçim İzmir'e doğru gitmek lazım, en azından Savcı Sayan var, ağlar filan heyecan katar seçime diyordum ki…! Neyse ki son dakika golü diye buna derim, M. Emin Güz 3'üncü sıradan boy gösterdi Ak Parti'de… Kim ne derse desin, Bolu'da seçim 2 avukat arasında geçecek… Bir tarafta Mehmet Emin Güz, diğer Tarafta Tanju Özcan… Mahkeme koridorlarında çokça karşılaşan hatta yakın arkadaşlıkları da bulunan bu iki isim seçim meydanlarında nasıl boy gösterecek… Er Meydanının galibi kim olacak… Bir yanda Seben'in eniştesi, Göynük doğumlu, Mudurnuluların ve Kıbrısçıklıların çokça saygı duyduğu ve sevdiği Mehmet Emin Güz, diğer tarafta CHP'nin 34 yıl sonra Bolu'dan çıkardığı ilk vekil… Ben bu seçimi son on yılda tek geçerim… Bakacak ve göreceğiz… Hadi Hayırlısı... Heyecanlı bir seçim yine bizi bekliyor…
EVLADIM BU TARLALAR ESKİDEN YOLDU…
Caddede ne zaman gezsem bir ihtiyar bulur yanına otururum, istisnasız her ihtiyar, evladım bu gördüğün dükkanların, binaların yeri bundan 20 yıl önce tarlaydı der, geçenlerde Sümer Mahallesinden geçiyorum/ pardon geçemiyordum, ne yaptın sen Alaadin başkan, bu tarlalar eskiden yoldu demişim birden… Bize yürümeyi değil, arabamızla gitmeyi öğret başkan, şu yollar bi bitsin artık gözünü seveyim…
ADAY ADAYLIĞI SÜRECİ VE ADAYLIK SÜRECİ HAKKINDA…
Bir takım basın(!) kuruluşları, aday adaylığı süresi içerisinde istemedikleri adaylara paralel, istediklerine de kesin listede diye haberler yaptı, kimsenin umurunda olmadı, lakin aday adaylarına canı gönülden üzüldüm, bu ne kara propagandadır arkadaş, bir adayın çocuğu, eşi yada bir yakını düşünün kendinizi, yazılanları, çizilenleri bir okuyun… Ayıptır ayıp… Kimsenin taktığı yok ama insanların gururuyla oynamayın… Bari bu süreç bitti, adaylık sürecinde insanların üzerine çamur atmayın, ayıptır, günahtır, bu dünyanın bir de öte tarafı vardır, nasıl hesap vereceksiniz…! Adayların, seçmenin yada seçilmişlerin de birer insan olduğunu unutmayın, her şeyden önce saygı, her şeyden önce ahlak…!
Sırada ki şiirimizde üzerine alınan herkese gelsin…
Gezdim Halep ile Şamı,
Eyledim ilmi talep,
Meğer ilim bir hiç imiş,
İllâ edep illâ edep.
Yunus Emre