Genel

TUBİTAK 4007 BOLU BİLİM ŞENLİĞİ İYİ BAŞLADI VE ZİRVEDE BİTTİ

Fuat Bayramoğlu'nun Kaleminden, TUBİTAK 4007 BOLU BİLİM ŞENLİĞİ İYİ BAŞLADI VE ZİRVEDE BİTTİ

Abone Ol

Bolu’da 03 Ekim 2024 günü,  Bolu Kent Meydanı’nda,  Valilik ve Sanat Merkezi’nde,  Mehmet Yücetürk Sanat Merkezi önünde çok önemli bir etkinlik başladı ve tam 3 gün sürdü. Dün(06/10/2024) bitti.
İzlemişsinizdir inşallah.

TUBİTAK 4007 Bolu Bilim Şenliği Açışı, 03 Ekim 2024 günü yapıldı.
Bu açılışa, diğer katılımcılar gibi heyecanla katıldım.
Heyecanıma neden olan tespitlerimi yazımızda, dilimiz döndüğünce, kalemimiz yazdığınca açıklamaya çalışacağım.
Bu açılışı, herhangi bir açılış programı ile bir tutmamak gerektiğini söylemeden geçemeyeceğim.
***
Bu TUBİTAK 4007 bilim şenlikleri, kim bilir aramızdaki ne muhteşem cevherleri ortaya çıkaracak, muhteşem Türk Yüzyılının başlangıcı olacaktır.
Bunu görüyoruz, hissediyoruz, tadıyoruz.

Açılış günü, yeni Bolu Valisi Sayın Abdulaziz Aydın Bey Ankara’da Bolu Tanıtım Günleri açılışına katıldığı için, TUBİTAK 4007 Bolu Bilim Şenliği Açılışına Bolu Vali Yardımcısı Sayın Fatih Damatlar katıldı.
Ayrıca, Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Rasim Özdemir, İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Öncü, Bolu Gençlik ve Spor İl Müdürü Sayın Emrullah Güler ve diğer kıymetli protokol erkânı katıldı.
Başka kimler mi katıldı?
Her zaman gördüğümüzde onlarla onur duyduğumuz birçok Okul müdürü, müdür yardımcıları, gözbebeklerimiz sevgili öğrenciler açılışa geldiler. TUBİTAK 4007 Bolu Bilim şenliğine katıldılar.

İLİMDEN, BİLİMDEN, BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR.

Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğünün Proje paydaşları olan Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Bolu İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ve Bolu Belediyesi'ne ''Bolu Bilim Şenliği'' ne katkıları, mükemmel işlerin habercisi olacağının sinyalini zaten ŞENLİĞİN başında verdi.
***
İlk gün, Sayın Ceren Erektaş Hanımefendinin içten ve samimi sunumu ile başlayan programın ilk açılış konuşmasını  “Bolu TUBİTAK 4007 Bolu Bilim Şenliği’nin” içeriğini, İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Fatih Öncü yaptı.
Sayın Fatih Öncü’nün, konuşmasının bir bölümünü alalım:
“Bugün burada, bilime olan merakı, keşfetme arzusunu ve öğrenme tutkusunu hep birlikte paylaşmak için toplanmış bulunuyoruz. Şubat ayında başlayan başvuru sürecimizin ardından, yüzlerce başvuru arasından seçilen ve desteklenmeye hak kazanan projemiz ile dolu dolu bir bilim şenliği gerçekleştiriyoruz. Şenliğimiz, toplumumuzun her kesiminden bireyleri bilimin ışığında buluşturmayı amaçlıyor. Bu nedenle de şenliğimizin her yaştan katılımcıya hitap ettiğini belirtmek isterim.

Şenliğimiz kapsamında, 24 atölye, bir panel ve üç gör- geç atölyesi ile üç gün boyunca sürecek etkinliklerde bilimi hem eğlenceli hem de öğretici bir şekilde deneyimleyeceğiz. Bunun yanı sıra, 4-5 Ekim tarihlerinde ziyaret edilebilecek uzay küresi ile evrenin derinliklerine yolculuk yapacağız.

Bilim, yalnızca laboratuvarlarda değil, hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. TÜBİTAK 4007 Bolu Bilim Şenliği de bu anlayışla yediden yetmişe, toplumun her kesiminde bilime olan ilgiyi artırmayı, merak uyandırmayı ve öğrenmeyi teşvik etmeyi hedefliyor. Burada sadece bilgi öğrenmekle kalmayacak, aynı zamanda bilgiyi deneyimleyerek, uygulayarak ve sorgulayarak bilimsel düşüncenin temellerini atacağız.

Bu şenliğin düzenlenmesinde emeği geçen tüm proje yöneticilerimize, danışman öğretmenlerimize, öğrencilerimize, destekçilerimize ve değerli katılımcılarımıza teşekkür ediyorum.”

Diyerek, amaçlar ve hedefler net şekilde ortaya konuldu. Sayın Müdürün bu aydın ifadeleri, başlı başına bir yazı konusudur.  

Proje ortağı Bolu Gençlik ve Spor İl Müdürü Sayın Emrullah Güler akıcı, tutarlı, nezih bir konuşma yaparak, bu şenlikten beklentilerini ve hedeflerini ifade etti.

BAİBÜ, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Coşkun Karaca ‘da etkili bir konuşma gerçekleştirince, Bilim Şenliğinin rengi net belli oldu.
(Bu konuda bütün çocuklarımızı etkilemesi düşünülen ve özgürlüğümüzü ilgilendiren ayrı bir yazı yazmak inşallah nasip olur)

TUBİTAK 4007 Bolu Bilim Şenliği, dolu dolu 3 güzel gün sürdü.
Hava açık ve berraktı. Ortamlar müsaitti.
Sergilerde görev alan yöneticilere, Rehber Öğretmenlere, Kıymetli öğrencilerimize aydınlık bilime susamaları, Halkın ilgi göstermesi, Şenliğin özgür ve samimiyet üzerine gerçekleşmesi, sıkıcı kuralların değil, içten samimi davranışların ön plana çıkması takdire şayandı.
Eksiklikler var mıydı derseniz, mutlaka vardı. Bu eksikliklerin de olması gerekiyordu. Bu eksikliklerin görülerek, çözüm yolları da ilgililerce sağlanarak, zamanla en aza indirilecektir. Bütün bunlar, imkânlar ve ekonomik sebeplere bağlı nedenlerdir. Çözülecek işlerdir.
Burada şunu da arz edelim. Bu şenliğe katılım daha da çok olabilirdi, olmalıydı da. Burada mahalle muhtarlarından ana- babalara düşen birçok görev olduğunu da yazalım. Annen babaların çocuklarının ellerinden tutup, bu stantları ailece gezmelerini öneririm. Bilginiz olsun, stantlarda bol bol tebessüm ve ilgi zaten vardı.
Anneler, babalar, eğitimciler,
Bu şenlik esasında dünyada var olma-yok olma mücadelesinin de işaretleri görmek zorunda olduğumuz hamlelerin sergilendiği yerler olarak görmemiz gerekir. Bu çorbada hepimizin de tuzu olmalıdır.

Çok güzel bir örneği mutlaka sunmam lazım. Serginin ilk günü Bolu Atatürk İlkokulu 3. Sınıf zümre öğretmenlerinden Sayın Sibel Özkan, Sayın Latife Erikgenoğlu ve Sayın Talat Çetin’in gezi planlarıyla, daha ilk günden öğrencilerini sergiye getirmeleri, sergiyi içten gelen disiplinleriyle gezmeleri, günün, güzelliklerin habercisiydi.
Sergiye birçok okul ve öğrencileri kıymetli öğretmenleri nezaretinde geldiler.

TUBİTAK 4007 Bolu Bilim Şenliği Stantları dolu doluydu.

Üç gün süren şenlikte, katılımcılar çeşitli atölye çalışmaları, merak uyandırıcı bilim söyleşileri ve görkemli Uzay Küresi-Planetaryum ile keyifli ve eğitici deneyimler elde etti.
Ayrıca, sanat ve spor etkinlikleri de şenliğin bir parçası olarak büyük ilgi gördü.
'Bolu Bilim Şenliği'' katılımcıların bilim, sanat ve spor alanında bir araya getirdi.
Bizzat üç gün sergiyi ziyaret ettim.
***
Okullarımız, öğrencilerimiz bilime, sanata ve spora yönlendirilmesi gerekiyor.
Okullarımızda gerçek eğitimi vicdanla yoğrulmuş bilime, sanat ve spora yönlendirilerek, tarihini bilen ve geleceğe muhteşem menkıbeleriyle bakabilecek, örnek muhteşem tarihinin gücüyle, ileriye giden bir millet olmak mecburiyetindeyiz.
Millet olarak, eğitimciler olarak, anne-babalar olarak, öğrenciler olarak, ezilen değil, emperyalizme boyun eğmeyen, başkaldıran bir millet olmak zorundayız.
Bunun da yolu, bilim, ilim, spor ve ihlasla olur.
***
NEDEN BİLİM, İLİM, SANAT VE SPOR GEREKLİ!
ANNE- BABALARA, EĞİTİMCİLERE GÜVENİYORUZ.


Geçmişte bilerek veya bilmeyerek hatalar yapılarak, çocuklarımızdan birçok değeri alarak, çok şeylerimizi kaybettik.
Kaybetmeye de devam ediyoruz.
Neleri mi? Bütün bunları nasıl mı beceriyoruz? Bir kaç örnek verebiliriz.

Biz büyükler çoğumuz zaten “ilmi- hal” ilmimizde eksiklikler olduğu için, rüzgar gülü gibi, rüzgârın esiş yönüne ve şiddetine göre duruş sergiliyoruz. Yetişkinler olarak önce bizler, fırıl fırıl her yöne dönüyoruz.

Öz eleştirimiz de olmalı. Çocuklarımızda neleri mi yok ettik?

*Evlerinde yatağını toplamayı istemediğimiz için, düzenli olmalarını yok ettik.
*Yemek tabağını, kendi kaldırıp, bulaşık makineye yerleştirmelerini istemediğimiz için, annelerin kıymetinin bilinmesini yok ettik.
*Sınıfta, oturduğu sıra altlarını öğrencinin kendisi süpürüp silmediği için, çocuğun çevresini koruma duygularını yok ettik.
*Otobüse, sinemaya, Okula sıra halinde itişmeden kakışmadan binmeyi, salona sınıfa girmeyi öğretmediğimiz için, saygının herkese lazım olduğunu hissettirmedik.
*Çocukların istedikleri her şeyi alarak, neden sevinmeleri gerektiğini, olması gereken sevinçlerini yok ettik.
*Televizyonlar ve bilgisayarlara olan gereksiz düşkünlüğümüzden, evlerde kitap okuma saatlerimizi, aile olarak sohbet etme anlarımızı yok ettik.
*Çocuklarımızın üzülmelerine hiç fırsat vermeyerek, empati duygularını yok ettik.
*Sıkılmalarına izin vermeyerek hayal güçlerini yok ettik.
*Her sendelediklerinde hemen kollarına girerek, problem çözme becerilerini yok ettik.
*Her işi onların adına ebeveynler olarak yapmaya çalışarak, çocuklarımızın öz güvenlerini yok ettik.
*Gerçek tarihimizi, dinimizi, dilimizi unutturarak, çocuklarımızın, kendimizin köklerini yok ettik.
*Çocukları okuldan kulübe, kulüpten etüde, etütten özel derse koşturarak, ileride kuracakları aile-iş, sosyal hayat anlayışlarını bu günden yok ettik.
*Daha okula başlamadan çocukların ellerine tablet ve akıllı telefon vererek akran-arkadaşlık iletişimini yok ettik.  Çocuklarımızın akıllı telefon veya tabletle hangi mecralarda neyi izlediğini takip edemediğimiz için, çocuklarımızın yaban sapık mecralarda, sapkın yapay tuzaklarda yapa yalnız bıraktık.
*Okul başarısını, hayatın tam merkezine yerleştirip, nezaketi, edebi, ahlaklı insan yetiştirme kaygısını yok ettik.
*Çocuğun yanında sürekli okulu, okul yönetimini ve öğretmenleri çekiştirerek, okula, okul yönetimine ve sevgili öğretmene saygı ve sevgileri yok ettik.
*Çocuğumuzun her anını, gerekli gereksiz objelerini, sosyal medyada paylaşarak çocuğumuzda olması mutlak olan mahremiyet duygularını yok ettik.
*Müslümanları terörist, olarak anlamlandıran, empoze eden Hollywood ve bazı Yeşilçam filmleri yüzünden, 21 asrın en vahşi katilleri olan Joe Biden’i, Netahyahuyu, Emanuel Macron’u, İngiltere’yi hâlâ medeni zannederek, onların asrın katliamlarını görememe, hissetme, kınama yetimizi yok ettik. Cihat ruhumuzu yerle bir ettik.

Daha da yazılabilecek birçok konu var. Şimdilik bu kadarını kaleme alalım.
Sonuç mu?
Galiba biz çocuk eğitiminde işleri bayağı bir yok ettik.


 ***
Yok ettiklerimizi, geriye kazanmamız için,
Örnek olarak, TUBİTAK 4007 Bolu Bilim Şenliği gibi etkinliklere çok ihtiyacımız var.
Bu etkinlikleri, İl Milli Eğitim kadar, bütün anneler babalarda desteklemeli, ciddi bir kamuoyu oluşmalıdır.
Bu şenlikler esasında istikbalimizdir.
Bu Milletin çocukları, ataları gibi dünyanın efendisi olmak zorundalar.
Bu ilimler kaybettiğimiz değerlerimizdir.
Bilim, bizim öz kimliğimizdir
.
Emperyalist dünyada onurla yaşayabilmemiz için idealist öğretmenlere, sorumlu ailelere, geleceğe göz kırpan öğrencilere çok ihtiyacımız var.
İhlas, karşılığını sadece Allahuteala’dan beklenen davranışlara denir.
İhlaslı nesle ihtiyacımız var.
İhlaslı Müdürlere, öğretmenlere, ailelere ve öğrencilere çok ihtiyacımız var.
***
Bir zamanlar bu ülkede Ermeni-Yahudi Manukyan, Türkiye vergi(!) şampiyonu iken, bu gün Bilimin aydınlık yolunda koşan insanlarımız En çok vergi veren kişiler oluyorsa, demek ki millet olarak doğru yoldayız.
Bu aydınlık insanların içine çocuklarımız da katılsın istiyorsanız,
TUBİTAK 4007 Bolu Bilim Şenliği etkinliklerimizi artırmamız, eğitimcileri de bu faaliyetlerin içine çekmemiz gerekiyor. Gün, koşma zamanıdır.
Bu bir nevi, Kurtuluş savaşımızdır.
***
Yazı uzun oldu. Yerinde iken yazımıza ara verelim.
Daha yazacaklarımızın olduğunu da ifade edelim.

İl Milli Eğitim Müdürlüğü çocukları geçenlerde bir gün camiye davet etti.
Bu daveti yapacak en doğru kurum zaten İl Milli Eğitim Müdürlüğüdür. Bu tür işlerin merdiven altından çıkarılmalıdır diyenlere nazire olarak bu işi devletimiz yaptı.
Öğrencileri, çocukları gezilere gönderen, şenlikler yapan, tiyatro ve diğer sosyal etkinliklerin merkezi olan, öğrencilerimiz için her faaliyete gövdesini koyan İl Milli Eğitim Müdürlüğü, çocukları camiye çağırınca, bu konuda bilgisi, yetkisi olmayanların, birden nedense, bu işlerin uzmanı(!) kimliğine bürünmelerine, karşı fikir sunmaya çalışmalarını, ibretle izliyoruz.
Gönüllü olarak davet edilen yer Camiler.
Beyler, camiler bu milletin evidir, kimliğidir, hatıralarımız, menkıbelerimizdir.
Peygamber efendimiz, (Allahü teâlânın yeryüzünde en çok sevdiği yer mescitlerdir) buyuruyor. Çünkü mescitlerde, camilerde dünya yoktur. Yani para, mevki, makam yoktur. Orada ticaret yapılmaz, alışveriş konuşulmaz.

Kıymetli okuyucumuz, her insan doğar, yaşar ve ölür.

Ölümden sonra da bir hayat olduğunu farkında olamayanlar, önce kendi bilgi eksikliklerini tamamlamalarını “cidden” öneriyoruz.
(Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız!) [İbni Asakir] sözlerini, seslenişini, kalbimize hayat gerçeğimize nakş ediyoruz, etmeliyiz.

Çok değil, 100 yıl içinde, içinde sizin de olduğunuz, bu gördüğünüz kalabalıklar çoktan bu dünyadan ayrılmış, yerine yep yeni insanların geleceğini de hiç unutmuyoruz. Peki, gidenlere ne olacak derseniz, O da ilim içinde cevapları hakiki ehlisünnet âlimlerinin kitaplarında yazılıdır.
Sonra mı? Okumak ve ilim gereklidir.
Bilgi sahibi olmadan, fikir yürütmemek gerekir. 
..
***
TEBRİKLER, TEŞEKKÜRLER
TUBİTAK 4007 Bolu Bilim Şenliklerinde emeği geçen öğretmenlere, yöneticilere, kıymetli paydaşlara, İl Milli Eğitim Müdürlüğünü tebrik ediyoruz.
Bu şenliklerin okullarda başta kıymetli yöneticiler ve sevgili öğretmenler, geleceğimiz gençlikle-öğrencilerle şekil bulacağını bilmek zorundayız.
***
Ne var ki, şenlik adı altında yapılabilecek birçok zararlı etkinliklere karşıda uyanık olup, şimdiden resmi, adli, idari, danışmanlık gibi önlemlerini almak gerektiğini ifade edelim.
Hep beraber,
Gelecek Türkiye’nin diyebilelim.