Konu bugün Kent Konseyi toplantısında da gündeme geldi.
Daha önceki günlerde de, karşılaştığımız pek çok arkadaşımız, bilhassa sabah saatlerinde şehrimizi saran gübre kokularından rahatsız olduklarını belirtmiş
Ve
Bu konu hakkında ‘Hocam bir yazı yazsanız, kokudan duramıyoruz’ diye ricada bulunmuşlardı.
Da
Yazmıştım…
Hem de bir değil, iki değil, üç değil…
Sonuç?
‘Adın ne? Reşit! Kendin söyle kendin işit’
***
Tavuk gübrelerinin, şehrimize yaydığı kokular ile ilgili ilkyazımı 2009 tarihinde ŞEHRİMİZİN İÇİNE ETME başlığı ile yazmış.
Yazıma ‘‘Adam restorana gidiyor, sipariş verecek garsonu bekliyor.
Garson yandaki masaya geliyor ve soruyor;
‘Ne arzu edersiniz?’
‘Pilav! Üzerine et’
Sıra bizimkine geliyor,
‘Beyim, ne arzu etmiştiniz?’
Bana da pilav, ama gözünü seveyim üzerine etme!’’diyerek başlamış, ‘NE OLUR ŞEHRİMİZİN İÇİNE ETMEYİNİZ’ ikazını katmış…
***
‘‘…beyaz etli sevgililerle romantik geceler yaşanırken,
Ve
O aşk,Fransız parfümünün dayanılmaz kokusuyla, doruklar da sörf yaparken,
Burunların direğini kırarcasına gelen gübre kokuları, sadece o an yaşanılan romantik ortamı değil,
Midelerin, beyaz etli sevgiliye olan, o dayanılmaz aşkını da engelliyor’’diyerek devam etmiş.
***
Ve de
Yazımızı’’…Biz sizi çocuklarımızın ceplerinde harçlık, sofralarımızda ekmek, yüzlerimizde tebessüm, evlerimizde mutluluk olarak görüyoruz.
Sofralarımızın vazgeçilmezi olan beyaz eti;
Ortalığa yayılan o iğrenç tavuk gübresinin kokusu ile değil, romantik gecelerdeki sevgilinin dayanılmaz kokusu ile hatırlamak istiyoruz.
Sizlerin kadrini ve kıymetini biliyoruz.
Ama
Karşılıksız sevilmek de istemiyoruz’’ satırları ile noktalamıştım.
***
Sonra 2010, 2011, 2012 senelerini bu derde çözüm için bir umutla beklemişiz.
Gelmeyince, aynı yazının altına aşağıdaki satırları eklemişiz.
‘2013’e gelmişiz, şikâyet aynı şikâyet!
Koku en büyük dert
Değişen tek şey; kümeslere gelip giden tavuklar,
Ama
Horozlar aynı…’
***
2014, 2015, 2016 derken
Ve
Bu geçen zamanda bir umutla beklerken, az gittim, uz gittim masallarını dinlerken
Bir ekleme daha yapmışız.
‘Yıl olmuş 2017.
Deve sidiği içmenin bile şifalı olduğu bir hadisle ortaya çıkmış, ama hala tavuk gübresinin yaydığı kokunun insan sağlığına şifa olduğunu ortaya çıkaracak bir gelişme yok.
Hızla gelişen teknolojiye ayak uyduruluyor, tavukların daha çabuk gelişmeleri için yedikleri içtikleri vitaminler ile destekleniyor.
Ama
Çıkarttıklarına bir türlü çare bulunamıyor.
Koku aynı koku…
Yok mu bunu engellemenin bir yolu?’ demişiz.
***
Ve
2017 yılında bir gelişme olmuş, bizde yazımıza bir ekleme daha yapmışız. ‘Değişen şey yok.
Hiç mi bir şey yok?
Var, var!
Çevre ve Şehircilik Müdürü Osman Kazgan’ın ‘…Bolu ve Göynük’te 2 tesis ile ilgili çok ciddi çalışmalar devam ediyor. Bu tesislerin yapımı ile beraber gübre kokusundan kurtulacağız gibi DURUYOR…’müjdesi…
2018 tarihindeki yukarıdaki yazımızı, ‘‘seneye bu yazımıza da ekleme yapmamak
Ve
DURUYOR ifadesinin ‘kokuyu BİTİRDİK’ olarak açıklanması ve inşallah tarafımızdan bir teşekkür yazısı yazmak temennisiyle’’ diye tamamlamışız.
***
Aynı yazının içinde Tabiat’ın kalbi Bolu(!)’ ya ait atasözlerine de yer vermişiz.
‘Tavuk olacak piliç, bo.kundan belli olur’
‘Gülü seven dikenine, beyaz eti seven, kokusuna katlanır’
‘Horozu çok olan köyün sabahı geç olur, Tavuğu çok olan Bolu’nun kokusu bir hoş olur.’
‘Tavuk can derdinde, vatandaş koku’
‘Üzümü ye bağını sorma, tavuğu ye, gübre kokusunu sorma’
‘Kaz gelen yerden, tavuk bo.u esirgenmez’
‘Akşam yediğin tavuklar, ertesi gün burnunu tırmalar’
‘Anlayana tavuk saz, anlamayana tavuk gübresi az’
‘Besle tavuğu, öpsün burnunu’
***
2018 den bu yana 2019, 2020 geçmiş,2021’in neredeyse sonuna gelinmiş, kümeslere tavuklar, şehrimize horozlar gelmiş gitmiş.
‘Kurtulacağız gibi DURUYOR’diyerek müjde veren
Teşekkür yazısı yazacağımızı ifade ettiğimiz, Çevre ve Şehircilik Müdürü Osman Kazgan bile teşekkürü alamadan gitmiş, ‘TABİATIN KALBİ BOLU’ sloganımız ‘BOLUYU SEVİYORUM’ olarak değişmiş
Bu geçen zamanda, Bolulular, günlerini yine NATAL MATAL MARTAVAL işte size duyulmadık bir masal ile geçirmiş.
Sonuç?
Yine aynı;Bolu aynı, koku aynı!
Kokuda, ilgisizlikte baydı baydı…
05.10.2021
Muharrem Demirel