TAŞ

Abone Ol

Soğuktu. Adımlamadığı sokak, cadde kalmamıştı. Yine akşamdı; o üşüyordu.

Sokağın köşesindeki marketin önüne geldi ve durdu. Etrafına baktı anlamsızca. Evlerin, apartmanların bacalarından, gri dumanlar kıvrılarak havaya karışıyordu. İki kız yanından hızla geçtiler. Üzerindeki kıyafetlerden öğrenci oldukları anlaşılıyordu. Bir apartmanın önüne gelince, ayrıldılar. Birisi hemen önünde durduğu apartmana girdi. Otomat yandı. Işığı ve kızı izlemeye başladı. Otomat söndü ve tekrar yandı. Birinci katta kapı açıldı. Bir kadın çıktı, kıza sarıldı; birlikte içeri girdiler. Diğeri yokuşu tırmanmaya devam etti. Yolun sonundaki iki katlı evin alt katına girdi. Kapı, yine kapandı.

Mesut'un yüzü asıldı. Bakışlarını başka tarafa çevirdi. İçinden Bir çare bulmalıyım” dedi. Ayaz çıkmaya başlamıştı. Bir süre dolaştı baştan sona sokağı. Polis karakoluna gözü kaydı. İçeride, bir polis memuru, karşısında oturan adamla konuşuyordu. Diğer masadaki bir polis, telefonda konuşuyordu.

“Bir çare bulmalıyım. Oraya da dönemem. Kaç gün oldu gitmeyeli. Gitmeyeceğim işte. Sokakta da kalamam. Bu gece, birazcık ısınsam…” mırıldanarak yürümeye başladı tekrar.

Sokak yavaş yavaş karanlığa boğuldu. Issızlaştı. Köşe başındaki markete giren çıkan birkaç müşterinin dışında kimse kalmadı. O durmuş düşünüyordu. Soğuk içine işlemeye, çeneleri birbirine vurmaya başlamıştı. Polis karakolunun kapısına geldi. Merdivenleri çıktı. Biraz bekledi. Kapıda bekleyen polis memurunun bakışıyla hızlıca indi merdivenleri ve tekrar marketin önüne geldi.

“ Üşüyorum. Açım, çaresizim. Kafasında bir şimşek çakmış gibi etrafını gözden geçirdi. Kaldırımın kenarında aradığı şeyi bulmuştu. Yerden aldı onu.. Tekrar marketin önüne geldi. Tam elinde tuttuğu taşı kaldırmış atacakken, içeriye iri kıyım, sakallı, uzun boylu bir adam girdi. Az sonra kolunun altında kâğıda sarılmış bir şişe ve poşetle dışarıya çıktı. Hızla uzaklaştı.

Yanından iki sokak köpeği havlayarak geçti. Binalara baktı. Birkaç evin dışında ışıklar sönmüştü. Sıcacık yatağın içinde uyuduğunu hayal etti bir an için. Tıpkı çocukluğundaki gibi. Babasının sağlığında, annesinin sıkıca bağrına bastığı günlerdeki gibi… Yüreği sızladı. Öfkeye kapıldı. Her şeye, herkese öfkeliydi. Elindeki taşı, marketin camına fırlattı.

Cam parçalara ayrılarak etrafa dağıldı. Gözlerini bile kıpırdatmadı. Öylece baktı.

Ahmet Bey, uyukladığı sandalyeden sıçradı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Her yer cam kırığıydı. Dışarı fırladı.

Marketin önünde, hareketsiz duran Mesut'a ilişti bakışları. Koşarak yanına geldi.

“ Delikanlı! Cama taşı kim attı gördün mü?”

Ben attım.”

“ Neden attın ki oğlum? Ben ne yaptım sana?”

“ Bir şey yapmadın. Üşüyorum amca. Beni karşıdaki karakola şikayet et!”

Ahmet Bey, uzun yıllar Devlet memurluğu yaptıktan sonra emekli olmuştu. Bir süre sonra da hem ek gelir ümidi, hem de can sıkıntısından kurtulmak için marketi işletmeye başlamıştı. Kısa sürede çevre edinmişti.

Mesut' u inceledi bir süre. Üzerindeki mont yazlıktı. Ayakkabılarına baktı. Onlarında montundan farkı yoktu. Yüzü bembeyaz olmuştu. Üşüdüğü her halinden belli oluyordu.

-“Hadi oğlum git evine. Şikâyet etmeyeceğim.”

“ Şikayet et diyorum sana Amca!”

Gürültüyü duyan polis memuru olay yerine gelmiş, onların konuşmalarını duymuştu. Yanlarına yaklaştı. Her zaman alış veriş yaptıkları Ahmet Bey' in yanına gelince;

“Ahmet Bey, bir ses duydum. Sizin marketten mi geldi?”

“Evet, İsmet Bey, cama taş atıldı. Ben görmedim atanı. Fakat bu delikanlı kendisinin attığını söylüyor.”

Polis İsmet, Mesut' a;

“ Niye taşladın camı?”

“ Taşladım işte. Tutuklayın beni. Üşüyorum…

“Ahmet Bey, şikâyetçi misin?”

“Şikâyetçi değilim.”

“ Ben kırdım camını. Şikâyet et. Beni karakola almazsanız, başka bir yerde yine yaparım aynı şeyi”

“ Allah Allah ne günlere kaldık. Millet karakola girmemek için kaçar, bu da içeriye girmek için can atıyor.

“Yalvarıyorum polis Ağabey. Çok üşüyorum. Ne gidecek bir evim var, ne de cebimde param. Bu gece kalayım karakolda. Söz yarın gideceğim. Çok üşüyorum.

“Yürü hadi gir içeriye. Sakın bir daha aynı şeyi yapma. Bu kez gerçekten tutuklarım.”

Bir gecelik de olsa soğuktan kurtulmanın sevinciyle içeriye girdi Mesut…