15 Temmuzdaki hain terörist saldırı sonucu birçok kamu kurum ve kuruluşlarında FETÖ/PDY operasyonları kapsamında tasfiyeler başladı. Bu kurumlardan biri de üniversiteler oldu haliyle.
Başlatılan operasyonlar kapsamında Bolu'da bulunan Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde de ihraçlar başladı. Yüze yakın akademik ve idari personel görevden ihraç edilirken bir o kadar personel de adli işleme tabi tutuldu. Üniversitemizde hiç kuşku yok ki en büyük neşter tıp ve diş hekimliği fakültemize vuruldu. Görevden alınan akademisyenlerden onlarcası tıp fakültemiz başta olmak üzere henüz yeni diyebileceğimiz diş hekimliği fakültemizden çıktı. Bu durumu düşününce şunu demek çok doğru olacaktır: "Sağlığımızı FETÖ'ye teslim etmişler."
Tıp ve diş hekimliği fakültemizdeki bu durum beraberinde birçok soru akla getiriyor. Bu akademisyenler için kim, hangi amaçla kadro istedi? Bu istenen kadroların şartlarını kim ve/veya kimler belirledi? Bu kadroları ve şartları Yükseköğretim Kurulu'nda kimler onayladı? YÖK içerisinde ihraç edilen bu akademisyenlere açılan kadroları onaylayanların konumu nedir? Haklarında bir işlem yapılmış mıdır?
Tüm bu sorular ışığında şunları belirtmem ayrıca çok önemlidir. Üniversitemiz kurucusu büyük hayırsever İzzet Baysal'ın kurmuş olduğu İzzet Baysal Vakfı yıllardır üniversitemiz başta olmak üzere Bolu'ya hizmet etmeye devam etmekte ve hem üniversitemiz hem de Bolu'nun gelişmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Vakfın amacı resmi web sitesinde yer alan bilgilerde aynen şu şekilde belirtilmektedir: "Vakfın amacı; Vakıf senedinin 4. maddesinin giriş bölümünde söyle özetlenmiştir: Öncelikle Bolu Şehrine ve Bolu Halkına olmak üzere Türkiye dahilinde her yere ve her vatandaşa imkanları ölçüsünde ihtiyaçları bulunan bilimsel, sosyal, kültürel ve sağlık hizmetlerinde bulunabilmek bu vakfın amacıdır. Bu amacını çağdaş, laik ve demokratik Atatürkçü düşünce ışığından ve Ulu önderin muasır medeniyete ulaşmada gösterdiği yoldan şaşmadan gerçekleştirmeyi esas alır. Vakfın kurucusu büyük insan İzzet Baysal'ın kendi yaşamında şiar edindiği planlı, programlı ve çok çalışmayı, tasarruflu olmayı ve israftan kaçınmayı” bu amaca ulaşmada vazgeçilmez rehber kabul eder.”
Vakıf senedinde belirtildiği üzere hedeflenen amaçlara ulaşmada çağdaş, laik ve demokratik Atatürkçü düşünce esas alınmaktadır. Şimdi şunu sormak istiyorum birilerine: "Esas alınan bu ilkeleri hiçe sayarak din üzerinden toplumu kandıran bu hain odakların elemanlarını hangi akla hizmet üniversitemize, özellikle de tıp fakültemize aldınız? Neden buna izin verdiniz? Bu kişilerin hain odaklara hizmet ettiğini bilmiyor muydunuz? Bu kadar mı kör/sağır oldunuz? Hadi önceleri herkes iyi bakıyordu diyelim. Peki 17/25 Aralık sonrası bu kişileri tasfiye etmede neden hareket edemediniz?
Medyada, gazetelerde çıkan haberler karşısında hemen basın açıklamaları yayınlayıp bu haberlerin kimisine "yalan, yanlış" kimisine "algı operasyonu yapılıyor, karalama kampanyası yapılıyor" diyerek cevap veriyorsunuz. Oturduğunuz koltuklarda rahat olduğunuzu mu sanıyorsunuz? Ancak kusura bakmayın. Ali Şeriati'nin de dediği gibi: "Sizi rahatsız etmeye geldim." Bu kişilere kadroları açıp/açtırıp üniversiteye kabul eden ve/veya 17/25 Aralık sonrası bunlarla mücadelede adeta salyangoz hızıyla hareket eden Abant İzzet Baysal Üniversitesi yönetimi artık üç maymunu oynamayı bıraksın!
Son olarak şunları eklemek istiyorum. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanları icraata davet ediyorum. Her operasyon sonrası: "Şu da FETÖ'cü niye alınmadı, bu da FETÖ'cü neden dokunulmadı" naraları atanlar bildiklerini eşine, dostuna değil gidip devletimizin emniyet birimlerine anlatsın. Devletimizden korkmayın, bildiğinizi anlatın. Selametle...