Anlatamadık,
Ne ben, ne de o anda yanımda bulunan Ebru Eyvazoğlu Hanım ve Neşe Alagöz Hanım…
‘Simge' dedik, ‘turist avlama' metodu dedik,
‘Ya tamam kardeşim uyduruk.' dedik
Israr üstüne ısrar etti, heykelin etrafında dolaştı da dolaştı…
Yetmedi…
Orada bulunan onlarca Japon turiste de anlatmaya kalktı.
Ama Cezayirli çocuklara ‘Yağ satarım bal satarım' oyununu Türkçe anlatan ve öğreten Sayın Mustafa Cop'a, biz Türkçe anlatamadık.
Takıldı kaldı; ‘işeme, bomba, hadi ya, olur mu ya!'
Güya çocuk, savaş esnasında düşmanların atmış olduğu bombanın yanına gitmiş, pipisini çıkartmış ve bombanın üzerine işemiş.
Ve o çocuk büyük bir patlamanın ve insanların ölmesinin önüne geçmiş.
Brüksellilerde ‘HER ŞEHRİN BİR HİKAYESİ OLMALIDIR!' düşüncesinden hareket ederek, bu olayı bir heykelle ölümsüzleştirmiş.
Yüzlerce turist geliyor, altında resim çektiriyor.
Ama turistin fotoğraf çekerek yaptığı ve sevdiklerine selfie çekip yollaması, işeyen çocuk hikâyesine inandığından değil…
Zaten onlarda inanmıyor,
Ama ‘Ben Brüksel'deyim' mesajı veriyor.
‘Otelimize turist geldiğinde, Bolu da gezilecek tarihi eserler var mı diye soruyorlar.'
Bu ifadeyi Gazelle Otel Yönetim Kurulu Başkan'ı Sayın Halit ERGÜL kullanmış.
Bu seneki İzzet Baysal Sosyal Sorumluluk Ödülünü alan Sayın Orhan Uçar Beyefendi teşekkür konuşmasının bir bölümünde Halit Bey ile arasında gelişen bu konuşmaya yer verdi.
Arkasından da, ufku ve hayalleri engin, gönlü zengin kibar insan Orhan Uçar Beyefendi,
Sözlerin lafta değil özde olması gerektiğinden yola çıkarak Bolu Turizmine katkı sağlayacak olan ve kendi imkanları ile hazırlatmış olduğu bir projeyi slayt eşliğinde gösterdi.
Peki…
Hayal gibi görünen bu proje konusun da Belediye Başkanımız Sayın Alaaddin Yılmaz ne dedi?
‘Girişimcileri bekliyoruz biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız.'
Bolu turizmine katkı sağlayabilmek ve dünya kirlerinden arınabilmek için her hafta olduğu gibi kaplıcadayım.
Baktım Alaaddin Bey'de geldi, selam verdi, hal hatır etti ve Sıcaklığın havuzuna kendini bırakıverdi.
Sıcağın rehavetinden olsa gerek iyice de gevşedi.
Dedim ki:
-Başkanım bugün Orhan Bey'in konuşmasını dinledik, hakikaten Bolu da turisti çekebilecek yerlerimiz var mı?
Anlattı…
‘Taşhan!' dedi. 'Aşağı Taşhan'ın büyük bölümünü aldık, gerisi için çaba sarf ediyoruz.' dedi.
‘Başka?' Dedim.
‘Sultan Hamamı! Dedi, ‘Tabaklar Hamamı, Orta Hamam' dedi.
Başka?
Başka yok.
Çünkü her gelen belediye, bina yapmak için, yol açmak için elimizde ne varsa yıkmış, geleceğe yönelik geçmişten hiçbir şey bırakmamış.
‘Başkanım, sizden bir şey istesem beni dinler misiniz? dedim.
‘Söyle' dedi.
Bolu da Bolu Bey'i yaşamış, Köroğlu yaşamış,
Ama Belediye önündeki heykelimizden başka dışarıdan gelecek insanlara sunacak bir eserimiz yok.
Karaçayır Camisinin karşısında ben kendimi bildim bileli Bolu Beyinin bir mezarı var. Benden yaşça çok büyük olanlara sordum onlar da bu mezarın olduğundan bahsettiler.( Sürmeli Hoca olarak bilinen Merhum Muhittin Palazoğlu büyüğümüzün de bu mezar konusun da, değerli insan Mehmet Mühürcüoğlu ile arasında geçen konuşma basında yer aldı)
O mezar geçtiğimiz yıl inşaat yapmak üzere kaldırılmaya çalışıldı ve şu an ise inşaat aşamasına gelindi.
Madem inşaat oluyor o zaman bulunduğu yerden kaldırılıp, herkesin görebileceği şöyle uygun bir yere nakledilse,
Mesela Yıldırım Beyazıt Cami, Saraçhane Cami, Sultan Hamamı Üçgeninin tam ortasında bulunan İmaret Camiinin yeşil alan kısmı düşünülse,
Üstüne de' Köroğlu Destanın da adı geçen Bolu Beyi burada yatıyor.' Denilse, nasıl olur dedim.
Ne dese beğenirsiniz.
‘Süleyman Bey, (Özbağ) hemen bu konu ile ilgili görüşüp, değerlendiriniz.'
Başkanımıza devamını anlatamadım.
Buradan devam edeyim,
Ankara da Anıt Kabir' in altında İstiklal Harbimizi birebir insan figürleri ile duygulu bir müzik eşliğinde anlatan bir mizansen var,
Aynı şekilde Çanakkale de de…
İnsanlar buraları gezebilmek için akın akın gidiyorlar.
Aynı şekilde,
Emri üzerine asil bir at isteyen Bolu beyine Seyis Yusuf ve bulduğu çelimsiz taydan başlayan,
Sonra, Bolu beyi'nin hışmına uğrayan ve gözleri dağlanan,
Arkasından Ruşen Ali adı ile başlayan ama KÖROĞLU ve KIR AT ile devam eden halk kahramanının, koçaklarının,
Ayvaz'ın, Hoylu Bey'in, Bolu Beyi'nin kız kardeşi Döne Hatun'unda içinde bulunduğu ve inceden inceye ‘Benden selam olsun Bolu Beyine' müziği eşliğinde sunulacak bir mizansen
Köroğlu Park'ı projesi için de, ya da Taşhan'ın bir bölümünde, ya da tünelin için deki ya da üstündeki iş yerlerinde hayata geçirilse turistlerin ilgisini çekmez mi?
Her sene binlerce turist çeken ve Sayın Cop'unda tepkisine neden olan ‘işeyen çocuk mu' gerçekçi,
Yoksa şiirlere, türklere, hikâyelere, filmlere mal olmuş, Köroğlu efsanesi mi?
Zalim olduğu iddia edilen Bolu Beyi'mi?
Bina, yol, park bahçe yapalım ama Bolu'ya biraz da Sultan Hamamına baktığımız gibi TARİHSEL ve SANATSAL gözle bakalım.
GERÇEK OLAN HER ŞEY HAYAL İLE BAŞLAR' sözünü hatırlayalım,
Ve hayallerimizi zorlayalım…