Yıllardır yalnızım. Yalnızlığın acısını, yalnızlığı yaşayanlar bilir. Kalabalığın değeri de ancak yalnızlaşınca anlaşılır. Şen kahkahaların, insan seslerinin duyulmadığı bir yaşam zevk vermiyor artık bana. İki seçenek sunulsa, kalabalık bir ortam mı? Yoksa sessiz bir ortam mı?
Eskiden olsaydı ikinci şıkkı tercih ederdim. Şimdi ise birinci şıkkı… Zaman değiştiriyor insanı. Gençliğimde cıvıl çıvıldım. Kalabalık bazen çekilmez oluyordu. Dünyada güzel sadece ben vardım sanki. Herkes bana baksın, beni beğensin isterdim. Kıskanarak bakanlara da vakur bir edayla tepeden bakardım. O şekilde daha çok ilgi çekiyordum. Yakıştığını bildiğim narçiçeği rengi elbisemi üzerimden çıkarmazdım. Muhteşem görünüşüm, sadece karanlık bastırdığında, ay ışığının cılız ışığında kaybolurdu. Yeni günün ilk ışıklarıyla tekrar o eski ihtişamıma kavuşurdum. Bir sürü çocuğum vardı. Onların doğumlarını, sevinçlerini, üzüntülerine sessizce tanık oldum. Düğünler oldu, aramıza yeni insanlar katıldı. Ölümler oldu, acılarını yaşadım. Doğumlar oldu, yeniden yeşerdim, filizlendim, yaşama sevinci doldu yüreğime…
Depremler yaşadım. Hasar gördüm, tekrar onardım kendimi yeniden ayağa kalktım. Kasırgalar, boranlar yaşadım. Yine ayaklandım. Hepsine katlandım. Sonra terk edişler başladı. Eskimeye, yaşlanmaya başlamıştım. Adımlarım, vücudum da ağırlaşmıştı. Üzerimden çıkarmaya kıyamadığım narçiçeği elbisem de benim gibi eskimeye, aşınmaya başlamıştı. Kimsenin ilgisini çekmiyordum artık. Bir kenara itilmek, unutulmak çok acıydı. Saltanatın sonu gelmişti.
İşte şimdi bu haldeyim. Yalnız, suskun, kırgın…Bir sürü arkadaşım vardı etrafımda, hepsi terk ettiler. Ya da terk etmek zorunda bırakıldılar. Veda edemeden göçüp gittiler. Hissediyorum, benim sonum da onların sonlarıyla aynı olacak. Yalnızlık çekilmiyor artık.
Can sıkıntısından sokağı gözlüyorum. Acaba tekrar dönerler mi? Beni özlemişler midir? Ben ki bir zamanlar vazgeçilmezleriydim. Sokağı izlememin nedeni hep bu sebepten. Sokağı gözlüyorum demişken, geçen gün bir adam durmuş beni inceliyordu. Şişman, ablak yüzlü bir adamdı. Yanındaki adamlarla konuştu bir süre. Hiş hoşlanmadım bu durumdan. Sonra gelirse eğer, benim sonum olacak muhakkak.
Acı son bu olmalı. Canım yanıyor,haykırıyor, çığlık çığlığayım. Sesimi kimse duymuyor. Kalbim o şişko adamın ellerinde. Kanlar sızıyor,narçiçeği elbisem yerlerde sürünüyor. Her parçam bir yana savruldu. Ölüyorum.Can çekişiyorum.Duvarlarda gizlediğim anılar silikleşiyor, benimle birlikte ölüyorlar.
Geriye, yıllara meydan okumuş ben konağın enkazından başka bir şey kalmıyor.