Öztürk, çocukların bulunduğu yaş ve gelişimsel düzeyin çok değerli olduğunu söyledi.
Deprem gibi korku yaratan doğal afetlerin ardından çocukların etkilenme düzeyini ve tedavi şekillerini yaş gruplarına göre değerlendirdiklerini anlatan Öztürk, okul öncesi, okul dönemi ve ergenlik çağındakilerin birbirinden farklı tepkiler verebildiğini aktardı.
Öztürk, okul öncesi çocukların temel gereksinimlerinin güven duygusu olduğuna dikkati çekerek, "Olayları kendi düşünsel süreçleriyle anlamlandırmaları önemlidir. Daha benmerkezci ve somut düşünceler hakimdir. Benmerkezci düşünceden kastımız şu; olan bitenin hep kendisiyle ilişkili olabileceğini düşünebilir." diye konuştu.
Çocukların duygularını ifade edebilmesinin sorunları çözme noktasında önem taşıdığını vurgulayan Öztürk, bu iletişimin konuşarak veya zorlayarak değil, oyun, resim ya da davranışsal metotlarla sağlanmasının önemine dikkati çekti.
Öztürk, okul dönemi çocuklarında ise akran grubuna girme ve çevresinde olup bitenlerin bilgisine daha fazla maruz kalmasının durumu farklılaştırdığını dile getirdi.
- Depremle ilgili bilgiler filtrelenmeli
Bu dönemdeki çocuklara, medya veya sosyal medyadaki depremle ilgili bilgilerin filtrelenerek verilmesi tavsiyesinde bulunan Öztürk, "Hatta mümkünse verilmemeli. Çünkü bu yaş grubundaki çocukların bilişsel yapılanması bu bilgileri kaldırabilecek boyutta olmuyor." dedi.
Öztürk, deprem korkusunu ya da yaşadıklarını unutabilmesi için çocukların okula devamının çok önemli olduğunun altını çizerek şunları kaydetti:
"Okulun kesinlikle rehabilite etme özelliği var. Özellikle böyle zorlu süreç yaşandığında bir önerimiz de mümkün olduğu hızda rutinlere geri dönmek. Çocuğun hayatındaki en önemli rutinlerden biri de okul. Okul sadece ders ve öğretim verilen yer değil, çocukların sosyalleştiği, duygularını paylaştığı, baş etme becerilerini artırdığı, o duygusal süreçlerde birlikte çözüm bulduğu yer."
Öğrenciler, öğretmenler ve okul yöneticilerinin, deprem bölgesinden okullarına nakledilen çocuklara yaklaşımları konusunda hassas davranmaları gerektiğini anlatan Öztürk, şunları ifade etti:
"Normal şartlarda okula gelen yeni öğrenciye nasıl yaklaşılıyorsa depremzede öğrencilere de benzer yaklaşımda bulunulmalı. Çocuklara 'depremzede' deyip aşırı merhametli yaklaşırken, işin içine acıma duygusunu da ekleyip karşı tarafa olumsuz durum aktarma olasılığımız var. Merhametli davranmak karşı tarafa çok olumlu yansırken, işin içine acıma duygusu girdiğinde bundan incinebilir. Diğer çocuklara nasıl yardımcı oluyorsak, gelen çocuklara, ailelerine de benzer tutumla ve misafirperverlikle yaklaşmayı öneririz."