KÜRTLER 29

Abone Ol

ŞERİF PAŞA KÜRT AŞİRETLERİNDEN TEPKİ ALIYOR

İstiklal Savaşının muharebeler bölümü sona ermiştir. Zafer kazanılmış Türk vatanı Anadolu işgalci güçler ve onların işbirlikçilerinden temizlenmiştir. Ancak mücadele devam etmektedir. İç ve dış ihanetin farkında olan, oynanan oyunları gören vatansever Kürtler, damarlarındaki Türk kanı, Türk tarihinden gelen milli şuur ve vatanseverlik bilinci ile ihanete karşı mücadeleye devam ediyorlar, soydaşlarının yanında yer alıyorlardı.

Türk vatanı Anadolu'yu parçalamak ve Şark meselesinin kökünden çözerek Türksüz bir Anadolu oluşturmak isteyen Hıristiyan Batı, Ağustos 1920"de imzalanan Sevr Antlaşmasının 62. Maddesi ile Kürtleri soydaşlarından ayırarak "Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere yerel otonomi" verilmesini, 64. madde ise Kürtlerin Türkiye'den bağımsızlık elde etmelerinin” yolunu açıyordu.

Bu ihanet içinde yer alan, işgalci emperyalist güçlerle işbirliği yapan bir takım bölücü ve ayrılıkçı Kürtler dışarıda da ihanet oyunlarına devam ediyorlardı. Ancak bu ihanet çabaları ile İtilaf Devletlerinin oyunu olan bu Kürt devleti projesi Güneydoğu Anadolu'da taban bulamadı. Aksine, haber bölgede duyulunca bölge halkından çok büyük tepkiler aldı. Kürtler arasında bu habere duyulan şiddetli tepki, Paris'e birçok telgrafın yollanmasına sebep oldu. Bu telgraflarda, Kürtlerin Türklerden ayrılmak istemediği, iki halkın soy ve din itibarıyla kardeş olduğu savunuluyordu. 10 ayrı Kürt aşiret lideri, Fransız Yüksek Komiserliğine, Şerif Paşa'nın hareketlerini protesto eden bir telgraf yolladı. Benzer telgraflar Ocak 1920'de, Milli Misak'ın kabulünden iki gün önce, Osmanlı Parlamentosuna da yollandı. Mart 1920'de İslami dayanışmayı vurgulayan ve Kürtlerle Türkleri ayırma çabalarına karşı çıkan bir deklarasyon, 22 Kürt aşiretinin lideri tarafından imzalandı.115

KÜRT MEBUSLAR; AZINLIK DEĞİLİZ”

Kurtuluş Savaşı'na canla, başla destek veren Kürtler, savaşın ardından başlayan Lozan görüşmeleri sırasında da, Türklerle kader birliği yapmışlardır.

Lozan'da da, Avrupalı devletler Kürtlerin azınlık” olduğunda ısrar edince, İsmet Paşa buna karşı çıkarak şöyle demiştir:

“Türkler ve Kürtler Türkiye'nin ana unsurlarıdırlar. Kürtler bir azınlık değildir. Ankara Hükümeti hem Türklerin hem de Kürtlerin hükümetidir.”

Lozan'daki Türk heyetinin azınlıklar konusundaki en büyük destekçileri de, TBMM'deki Kürt temsilciler olmuştur. Özellikle Erzurum milletvekili Necati Bey ile Bitlis milletvekili Yusuf Ziya Bey, 3 Kasım 1922′de Meclis kürsüsünden yaptıkları konuşmalarda Lozan'daki Türk heyetinin mücadelesine yürekten destek vermişlerdi. Yusuf Ziya Bey, Sevr'i bir paçavra” olarak niteleyip Avrupa devletlerine karşı çıkarak, Türk-Kürt kardeşliğini vurgulamış:

“Avrupalılar diyorlar ki: ‘Türkiye'de yaşayan azınlıkların en büyüğü, en kalabalığı Kürtlerdir. Bendeniz Kürdoğlu Kürdüm. Binaenaleyh bir Kürt mensubu olmak sıfatıyla sizi temin ederim ki Kürtler hiç bir şey istemiyorlar. (Alkışlar) Biz Kürtler vaktiyle Avrupa'nın Sevr paçavrası ile verdiği bütün hakları, hukukları ayaklarımız altında çiğnedik ve bütün manasıyla bize hak vermek isteyenlere iade ettik. Nasıl ki Elcezire Cephesi'nde çarpıştık. (Alkışlar) Nasıl ki, Türklerle beraber kanımızı döktük, onlardan ayrılmadık ve ayrılmak istemedik ve istemeyiz. (Alkışlar) Binaenaleyh sözüme son verirken muhterem heyetinizden rica ederim ki, azınlıklar mevzuubahis edildiği zaman Kürtlerin hiç bir talebi olmadığını ve Kürtlerin kanaatine tercüman olarak buradan söylediklerimi söylesin ve iddia etsin.”

TBMM'nin bir sonraki celsesinde ise, Bitlis, Erzurum, Kastamonu, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Pozan, Diyarbakır, Van milletvekillerinin hepsinin altına imza attıkları şu metin yayınlanmıştır:

“Türk, Kürt tek bir vücuttur. Kürtler, hiç bir vakit Türk camiasından ayrılamaz ve bunu ayırmak için hiç bir kuvvetin tesiri yoktur. Avrupa hükümetlerinin Kürtleri müdafaa etmeye salahiyetleri olmadığı defaatle memleketimiz halkıyle beraber protesto edilmiş olduğu halde, yine azınlıkların mevzuubahis edilmesi şayanı teessüftür. Kürtler her vakit Türklerle beraber vatan uğrunda daima ölmüş ve ölmeye hazır oldukları cümlenin malumudur.”

25 Aralık 1922′de ise, Sivas milletvekili Hüseyin Rauf Bey, yine Meclis Kürsüsü'nden şöyle konuşmuştur:

“Malumu aliniz efendiler, İngilizlerin Türkiye'de yaşayan Türk ve Kürtleri imha edebilmek için teşebbüsatlarının hepsi bu iki necip milletin birliği karşısında iflas etmiştir. Her türlü fesadları din kardeşi, kan kardeşi, emel kardeşi olan insanların karşısında erimiştir…

Kürtlerin, Türkiye halkı ile mukadderatları birdir, her şeyleri birdir, gayeleri, dinleri birdir. Azınlıklar bunlara teşmil olunamaz. Bugün Kürt için azınlık mevzu bahis etmek, Türk için azınlık bahsetmek demektir. Şu halde bu tamamen reddolunmuştur.”