DEMİRCİ KAVA BİR TÜRK EFSANESİ
Gurmanc asıllı yazar Ömer Özüyılmaz, Şerefnamede geçen Demirci Kava adlı kişinin de aslında Türk veziri Bilge Tonyukuk olduğunu söylemektedir. Göktürk yazıtlarında, Bilge Tonyukuk'un adı Gave olarak geçer. Gave, yani Bilge Tonyukuk, Çin topraklarında yaşayan bir Türk ailenin çocuğu iken, Göktürk devletinin kuruluşunda Kutluk Kağan'ın yanında yer almış, daha sonra da bu devletin veziri olmuştur. Doğu Türkistan Türklerinde, Çin'den gelen ailelere ‘Gave' denmektedir. Göktürklerde ve Doğu Türkistan Türklerinde vezirlerin unvanı ‘demirci'dir. Dolayısıyla Bilge Tonyukuk'un Türkçe unvanı Demirci Gave'dir. Özüyılmaz'a göre bu benzerlik tesadüfle açıklanamaz. Özüyılmaz, Ergenekon destanında anlatılan hadise tamamen Demirci Gave efsanesi ile aynıdır.” diyor.
Bu ve benzeri birçok Türk efsanesi, Türklerin İran'a gelmelerinden sonra Fars edebiyatına geçer. Firdevsi de Türklerden duyduğu bu efsaneyi kaleme alır.
Hem demirci kava efsanesinde hem de Türklerin türeyiş destanında bir demircinin dağı erittiği ve halkı özgürlüğe kavuşturduğu ve demircinin zalim kralı öldürdüğü aynı benzerliklerle anlatılmaktadır.
Şerefname (Kürt Tarihi) yazarı Bitlisli Şeref Han 'a göre, Kürtler Cen soyundandırlar. Bu soyun anayurdu Doğu Türkistan'ın Çin sınırına yakın bir bölgedir (6)
Kürt Türkleri MÖ 5. Yüzyıldan itibaren batıya; Önasya, Kafkaslar, Doğu Anadolu ve Balkanlara göç etmişler, göç etmeyenler de Orta Asya'nın değişik yerlerinde yaşamaya devam etmişlerdir.
Kürtler, Türklerin göç ettiği, hakimiyet kurduğu hemen hemen her yerde varlıklarını devam ettirmişlerdir. Asya'nın birçok bölgesinde, Doğu ve Orta Avrupa'da, Hindistan'da Kürtler vardır ve Kürtler yaşamaktadır. Bu gün Kazakistan'da, Kırgızistan'da, Özbekistan'da, Yakutistan'da, Azerbaycan'da, Azerbaycan'da, Macaristan'da, Romanya'da Kürtler yaşamaktadır.
KAZAKİSTAN'DA YAŞAYAN KÜRTLER
1930 yıllar bütün Orta Asya ve Rusya Türkleri gibi Kazakistan Türkleri için de acı ve ıstırap dolu yıllardır. 1937 yılında kışın en ağır şartları altında kasım ayında, Kürt Türkleri de diğer Türkler gibi sürgün edilenler arasındadır.
Yolculuk sırasında yaşanılan olaylar, karşılaşılan güçlükler, doğa şartları ve askerlerin işkenceleri sonucu Kürt Türklerinin çoğu yollarda hayatını kaybeder. Ölmeyip sağ kalanlar da Orta Asya'nın soğuk ve zorlu bozkırlarına ulaştıklarında birbirlerinden ayrılmış, gittikleri bölgelerde üçer beşer aileler halinde yerleştirilmişlerdir. Bu aileler arasında her türlü ilişki, hatta akraba ziyaretleri bile yasaklanmıştır. Bu sürgünden sonra da 19 yıl boyunca diğer Türkler gibi Kürt Türkleri de Kazakistan'da tam bir zindan hayatı yaşamışlardır.
Kürt Türklerini o dönemde yaşadıklarını Kazakistan Halk Komiserliğinin gizli bir belgesinde şu bilgilerle anlatılır.
"Göç ettirilen Tobol Tatarları-“Kürtaklar, kış koşullarına kesinlikle uygun olmayan, tamamıyla anti-sanitar durumdaki genel barakalara ve baraka tipli özel odalara yerleştirilmiştir. Bunun sonucunda tifo ve yaygın sıtmalar kayda alınmıştır.
Göçmenlere normal erzak temini yapılamamaktadır. Yöneticiler göçmenlere kış için yakacak vermemiştir." (7)SSCB Halk Komiserleri Sovyet (HKS) başkanı Malatov'a, 25 Mart 1939 tarihinde gönderilen bir bilgilendirme notunda ise şöyle deniyordu:
"Kazakistan'ın yerel yöneticileri Kürtler'e ve Ermeniler'e sürgünler gözüyle bakarak onlara hiçbir yardım göstermemiş destek sunmamış ve ekonomik yaşamlarını örgütlememişlerdir" (8) Rusya sınırları içinde baskı ve asimile politikası altında yaşayan Kürt Türkleri dahil genel olarak Türklerle ilgili ilgisizliği, açlığı, hastalığı ve ölümü gösteren belgeler oldukça fazladır. İşte Kazakistan'da yaşayan Kürtler'in tarihi; soğuk, açlık ve hastalıklarla boğuşa boğuşa ayakta kalma mücadelesi geçer. DEVAMI YARIN