Eğitim-Bir-Sen Bolu 1 Nolu Şube Başkanı Ahmet Koçak, 2023-2024 eğitim-öğretim yılına ilişkin basın açıklaması yayınladı.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NIN BU SÜREÇTE HER ANLAMDA SÜRDÜRÜLEBİLİR POLİTİKALAR BENİMSEDİ”

Eğitimde ortaya konulan hedefleri gerçekleştirmek için sağlam adımlar atmasının yanı sıra, köklü sorunlara kalıcı çözümler getirmesi gereken Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu süreçte her anlamda sürdürülebilir politikalar benimsediğine dikkat çeken Koçak; “Belirleyeceği politikalar öncesinde eğitimin paydaşlarıyla istişare etmesi, sorunların çözümü için önemli ve gereklidir. Öğretmen atama ve yer değiştirme süreci tutarlı ve sürdürülebilir olmalıdır. Kadrolu ya da sözleşmeli ayrımı yapılmaksızın öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanması ile öğretmen açığının kapatılması ve bölgesel farklılıkların giderilmesi hedeflerinin bir arada yürütülmesinin zorluğu açıktır. Ancak bakanlığın, anayasal hak olan mazerete bağlı yer değişiklikleri ve isteğe bağlı yer değişikliği ile yaşa ve tecrübeye dayalı bölgeler arası adil bir öğretmen istihdamını bir arada yürütmesi gerekmektedir. Bakanlık, teşvik edici uygulamalarla norm kadro esaslarının bölge/okul bazlı esnek hâle getirilmesi, kariyer basamaklarında pozitif ayrımcılık gibi uygulamaları bir arada yürütmek suretiyle esnek çözümler geliştirmelidir. Sıraya bağlı yer değiştirmeye (sıra tayini) son veren yönetmelikle birlikte il içinde görev yapan öğretmenlerin istedikleri okullara gidebilmelerini sağlama adına yer değiştirme takviminin Temmuz ayında il içinde görev yapan öğretmenlerden başlaması ve il içinde sıra uygulamasına geri dönülmesini istiyoruz” diyen Koçak; “ İl içi sıraya bağlı yer değiştirme uzun yıllar Millî Eğitim Bakanlığı tarafından başarıyla uygulanmıştır. Öğretmenlerin bölgeler arası adaletsiz dağılımı eğitimde eşitsizliğe sebep olmaktadır. Gelişmişlik seviyesi düşük olan yerleşim yerlerinde tecrübeli öğretmenlerin çalışmasına yönelik teşviklerin sunulması, sosyal adaletin, fırsat ve imkân eşitliğinin bir gereğidir. Zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapan eğitim çalışanlarına, illerin mahrumiyet durumuna göre ilave özel hizmet tazminatı ödenmesi, hem bölgenin eğitim çalışanı açığının kapatılması bakımından hem de bölgenin zorluğuna göre eğitim çalışanının yaşadığı mağduriyeti gidermesi bakımından zaruret arz etmektedir. Hâlihazırda sağlık hizmetleri sınıfı ile teknik hizmetler sınıfına dâhil olanlardan 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli (IV) sayılı Cetvelde yer alan kalkınmada öncelikli yörelere sürekli görevle atananlara bu yörelerde fiilen çalıştıkları sürece görev yaptıkları yere göre yüzde 10’dan yüzde 90’a kadar değişen oranlarda ek tazminat ödenmektedir. Aynı ödemenin aynı usul ve esaslar dâhilinde eğitim-öğretim hizmetleri sınıfına da ödenmesi önemli bir teşvik olacaktır. Toplu sözleşme taleplerimiz arasında da yer alan bu teklifin hayata geçirilmesi, öğretmen açığı sorununu büyük oranda çözecektir. Sözleşmeli öğretmenlik son bulmalı, kadroya geçiş düzenlemesinin belirsiz sonuçları giderilmelidir. Öğretmen istihdamında sözleşmeli öğretmenlik dayatması, hukuki olmadığı gibi çalışma ilişkileri yönünden de kabulü ve tahammülü mümkün değildir. Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, mesleği ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir” dedi.

SON DÖNEM ATAMASI YAPILAN VE 1 EYLÜL İTİBARIYLA GÖREVE BAŞLAYAN SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER DE KADROYA GEÇİRİLMELİDİR.”

Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine dair Ocak 2023 tarihli 7433 sayılı Kanun, sözleşmeli personel istihdamının kamu personel sistemi içinde ve kamuoyunda benimsenmediğini ve kabul edilemeyeceğini bir kez daha göstermiştir. İş güvencesini esas hedef olarak gören bir toplumsal zeminde sözleşmeli personel istihdamı türünden iş ve çalışma ilişkilerinin uzun ömürlü olmayacağı gerçeği ortadadır. Son dönem ataması yapılan ve 1 Eylül itibarıyla göreve başlayan sözleşmeli öğretmenler de kadroya geçirilmelidir. Kadroya geçen tüm öğretmenlere, süre şartı aranmaksızın başta aile bütünlüğü başta olmak üzere mazerete bağlı yer değişikliği hakkı verilmeli, aynı eğitim kurumunda üç hizmet yılını tamamlamış olan tüm öğretmenlere isteğe bağlı yer değişikliği imkânı sağlanmalıdır. Öğretmenlerin motivasyonunu artıran bir kariyer sistemi oluşturulmalıdır.

CHP tarafından açılan dava sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddelerini iptal etmesi, adaylık ve kariyer basamakları sürecini yeniden bir belirsizliğin içine sürüklemiştir. Aday öğretmenlik ve kariyer basamakları sürecinin sağlıklı bir şekilde işlemesi için Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gerekçesi çerçevesinde Öğretmenlerin motivasyonunu artıran bir kariyer sistemi için yasal düzenleme yapılmalıdır. Hükûmet ve TBMM, yasal düzenleme zorunluluğunu ve gerekliliğini, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bütünü yönünden ele almalı; kanunun eksikliklerini, hatalarını bu vesileyle düzeltmelidir. Bu çerçevede, öğretmen kadrosuna yapılacak atamalarda, sadece Kamu Personeli Seçme Sınavı puan üstünlüğünün esas alınması ilkesi benimsenmeli, mülakat kaldırılmalıdır. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davasında uzman/başöğretmenlik yazılı sınavının iptali istenilmemiş, mahkeme bu konuda bir hüküm kurmamış ise de kariyer basamaklarında ilerleme, sadece öğretmenlikteki hizmet süresine dayalı olmalı; kariyer basamakları sınavı kaldırılarak öğretmenlikte 5 yılını tamamlamış olanlar uzman öğretmenlik, 10 yılını tamamlamış olanlar başöğretmenlik ünvanı alabilmelidir.

TÜRKİYE YÜZYILI’NA YAKIŞIR SAYIDA ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILMALIDIR”

Öğretmenlerin ve eğitim camiasının beklentisi, öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanması ve geliştirilmesi; kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik ayrımının kaldırılması; resmî eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamı; öğretmenlerin mesleki ilerlemelerinin yanı sıra görev ve yetkilerinde de ilerleme sağlayacak bir kariyer basamakları tasarımı; istihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere zorunlu hizmet gibi dayatmalar yerine öğretmenlerin ilk atamadan itibaren atandıkları yerlerde çalışmaya istekli olmasını sağlayacak teşvik edici uygulamalar; eğitim ve öğretimle arasındaki sıkı bağ sebebiyle öğretmenlik kariyeri bağlamında düşünülmesi gerekli okul yöneticiliği ve yöneticilerin özlük hakları gibi konuları düzenleyen, resmî veya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayan bir meslek kanunudur. Türkiye Yüzyılı’na yakışır sayıda öğretmen ataması yapılmalıdır. Eğitimin niteliğinin artırılması, okullar/bölgeler arasındaki nitelik farkının kapatılması, okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır. Ülkemizin tarihinde tek seferde yapılan en yüksek atamayla göreve başlayan 45 bin öğretmen atamasını önemli buluyor, yeni göreve başlayan öğretmenlerimize başarılar diliyoruz. Eğitimde fırsat ve imkân eşitliği vurgusunun yapıldığı bir zeminde, öğretmen açığını kapatmaya yönelik nitelikli politikalar yürürlüğe konulmalı, okul ve bölgeler arasındaki nitelik farkı giderilmeli, öğretmen açığı tamamen kapatılmalıdır. Bunun için Türkiye Yüzyılı’na yakışır bir sayıda öğretmen ataması yapılmalıdır. Mülakatla öğretmen atama yöntemi terk edilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla öğretmen istihdamı süreçlerine sözlü sınav aşamasının dâhil edilmesi çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilememesi, yıllarca emek vererek okumuş ve birçok yazılı sınavdan geçmiş öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır. Yeni personel alımı tercihinde, mülakat uygulaması yerine daha adil, hakkaniyetli, ehliyet ve liyakat ölçülerine göre istihdamın toplum vicdanında karşılığı olan KPSS puan üstünlüğüne dayalı olarak kadrolu memur istihdamı geri getirilmelidir. Yöneticilik profesyonel bir meslek olarak yapılandırılmalıdır. Eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi, meslek öncesi ve meslek içinde yetiştirme ile liyakat, uzmanlık, bilgi, beceri ve tutum ekseninde yapılacak seçme ve atama, eğitim yönetiminin somut adımlar atılması beklenen temel parametreleridir. Eğitim kurumu yöneticiliğine atama/görevlendirmenin yazılı sınav puanı ile nesnel kıstaslara dayalı mesleki çaba ve başarı ölçümü üzerinden gerçekleştirileceği bir sistemin kurulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Proje okulları başta olmak üzere eğitim kurumları yönetici atama mevzuatında köklü değişiklikler yapılmalıdır.” İfadelerini kullandı.