Kalk Osman Kalk…

Abone Ol

Ülkemizde bir dönem yaşadık, çok acıydı. Osmanlıya ve padişahlara saldırılıyor, Türk büyüklerinin fotoğrafları duvarlardan indiriliyordu.

İşte o zamanlarda Baltacı Mehmet Paşa ve Katerina üzerinden atıfta bulunan Ozan Arif'in

Fatih indi, Yavuz indi duvardan,

Devir sizin zararı yok susalım,

Ama ananınızın hatırına binaen,

İzin verin Baltacının resmini asalım. Şiiri pek anlamlıydı.

***

Atatürk'e de saldırılar her dönemde olmuş, o dönemlerde de hemşerimiz Neyzen Tevfik Kolaylı Atatürk düşmanlarına

İşgaldeki hali sakın unutma,

Atatürk'e dil uzatma sebepsiz.

Sen anandan yine çıkardın ama

Baban kimdi bilemezdin şerefsiz. Diyerek selam yollamış.

***

Yani şu bir gerçek;

Nereden bakmışsak ya da kimin kitabından tarih okumuşsak,

Ya da inandığımız lider ne demişse,

Ya da peşinden gittiğimiz partimiz hangi yolu seçmişse,

Ya da cemaatimiz bizi hangi yönde yönlendirmişse,

Bunların etkisinde kalanlar olarak, günümüzde kimimiz Hilafetçi olduk, kimimiz de Cumhuriyetçi…

Kimimiz Atatürkçü oldu, kimimiz Abdülhamitçi…

***

Her neyse…

Şimdi Moda ne?

Atatürk'e ve kurduğu Cumhuriyete saldırmak, aşağılamak, resimlerini astırmamak...

İyi de…

Niye?

***

Bir gerçek var.

Bunu Atatürk hayranı, tarihçilerde kabul ediyor Osmanlı hayranı tarihçilerde. Batılı tarihçilerde yazıyor, bağımsız tarihçiler de…

3 kıtaya hükmeden Atam Osmanlı çökmüş ve önüne Sevr antlaşması dayatılmıştı.

Şartlar ağırdı, bu antlaşmaya göre;

Güney'imiz; Fransız, İtalya'nın,

Doğumuz; Ermenistan'ın

Batımız ise; İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan'ın olacaktı.

Anadolu işgal edilmiş, bin yıllık Türkiye tarihinde ilk defa Türk yurdunun haremi ismetine, mukaddes toprağına düşman orduları girmişti.

Yani

Türk Milleti tarihinin en karanlık günlerini yaşıyordu.

***

Mesela Bursa…

Yunan ordusu şehre giriyor ve Yunan Komutanı Venizelos, Atam Osman Gazi'nin sandukasına ayağını koyarak, fotoğraf çektiriyor,

Ve büyük bir onur ve gururla diyordu ki;

‘Kalk Osman kalk ben geldim. Ecdadın seni koruyamadı.'

***

Mesela Maraş…

Fransızlar işgal ediyor; Bağımsızlığımızın sembolü olan bayrağımız gönderden indiriliyor.

Ve bir Cuma…

Ulu Cami İmamı Rıdvan Hoca minberde.

Diyor ki;

“Aziz cemaat, kalesinde düşman bayrağı dalgalanan bir millet hürriyetini kaybetmiş sayılır. Hürriyet olmayan bir yerde Cuma namazı kılmak caiz değildir”

İşgal altındaki ülkemizden sadece iki örnek verdik, ama bu kutsal toprakların her bir yanında Gasp ve yağma vardı,

Kadınlarımızın kızlarımızın ırzlarına geçiliyor, işkence ve katliam yapılıyordu, mukaddesimiz ayaklar altına alınıyordu.

Muhteşem Süleymanlarla, Fatihlerle, Yavuzlarla 3 kıtaya hükmeden Atam Osmanlının içinde bulunduğu tablo ne yazık ki buydu!

***

Sayın ki bu hazin tablonun içinde bizlerde o anı yaşıyoruz ve de bir çıkış yolu arıyoruz.

Arıyoruz ama beynimiz tertemiz olsun

Yani, cemaat, lider, parti, tarikat,

Hatır, inat, biat, itaat olmasın.

Masayı, makamı, kasayı kısa bir süre için çıkaralım bir yere koyalım.

Ha şunu da unutmayalım

İçinde ne Atatürk olsun, ne Cumhuriyet,

Ne Padişah olsun, ne hilafet…

***

Sormak isterim bu ortamda ne yapardık?

İngiliz himayesindeki gibi bir Hindistan,

Fransız himayesindeki bir Cezayir,

İtalya himayesindeki bir Libya,

Ya da şimdiki gibi Amerikan himayesindeki Irak gibi olmayı kabul mü ederdik,

Yoksa

“Ülkeniz işgal edildiğinde teslim olun” demeyen aksine, “Mücadele edin, CİHAT edin” diyen İslam Dininin bu anlayışını ''Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz''... diyerek uygulayan Atatürk'ün peşinden gider mücadele yolunu mu seçerdik?

Sorarım hangisi?

***

Şimdi içinde partisi, lideri, tarikatı, cemaati, derneği olmayan o tertemiz beyin ile karar verelim.

Bir yanda ‘Keşke Yunan galip gelseydi.' diyenler ve Osman Gazinin türbesindeki Venizoles'in ayağına razı gelenler,

Öbür yanda, ‘Düşman bayrağı dalgalanan bir ülke de Cuma namazı kılınamaz:' diyenlerin hislerine tercüman olarak YA İSTİKLAL YA ÖLÜM! diyerek CİHAT edenler.

Bir tarafta eksiklikleri olmasına rağmen Atatürk'ün kurmuş olduğu İslam Âleminin en gelişmiş devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti,

Öbür tarafta, krallıklarla, emirliklerle, sultanlıklarla yönetilen İslam Âlemindeki dindaşlarımızın hüzünlü ve paramparça hali…

***

Evet, karar bizim;

Atatürk'e ister sövelim, ister övelim

Resmini ister asalım, ister asmayalım,

Bayramları ister kutlayalım, ister kutlamayalım.

Sütümüze kalmış demeyeceğim, aklımıza kalmış…

15.09.2017

Muharrem Demirel