Ekonomisini zirveye ulaştırmak isteyen Hollanda hükümeti 1965 yıllarından itibaren Türkiye'den de işçiler aldı. Avrupa'ya gelen işçiler birkaç yıl çalışıp dönmeyi hedeflemişti. Avrupa'daki hükümetler de yabancı işçilerin döneceğini düşünüyordu. Fakat düşünüldüğü gibi olmadı. Dönmeyeceğini anlayan işçiler ailelerini çocuklarıyla birlikte 1975 tarihinden itibaren Hollanda'ya getirdiler. Çocuklarını Hollanda'daki okullara kayıt yaptırdılar. Okullar dil bilmeyen çocuklarla karşılaşınca şaşırıp kaldılar.
Sorunlar oluştuğunda tercüman bürolarından yararlandılar. Yabancı işçi çocukları için ekstra öğretmenler okullara aldılar. Misafir sınıflar hazırlayıp Hollandacayı öğretip yaşıtlarının arasına yerleştirmeye çalıştılar. Kültür farklılığından gelen problemler ortaya çıktı. Aile yapısından gelen problemler de vardı. Bütün bunlarla baş etmek okulu gerçekten yoruyordu. Okul; zamanında yatağa yatan, iyi beslenen, biran önce Hollandacayı öğrenen çocuklar istiyordu. Okullarda yüzme dersleri zorunlu idi, bazı aileler kız çocuklarını yüzme dersine göndermiyorlardı. Sorunlar okul rehberlik bölümlerinde tartışılıp hükümete rapor ediliyor, hükümette üniversitelerin çözüm bulmasını istiyordu. Öğrencilerin ilkokuldan mezun olurken en az 15.000 kelime haznesine ulaşması gerekiyordu.
Üniversiteler eğitimle ilgili bölümlerde bulunan profesörler yabancı çocukların geleceği ile çalışmaya başladılar. Türkiye'nin sosyal yapısını öğrenmek için Türkiye'deki köylere kadar giden sosyologlar bile oldu. Amsterdam Vrije Üniversitesi pedagoji bölümünden prof. Dr. Martijn Meeter tarafından görevlendirilen dr. Rega rögels ve dr. Helma Komen ile birlikte bizzat çalıştık. 100 ailede ve Türkiye'nin farklı bölgelerinden gelen ailelerle ve çocuklarıyla araştırma yaparak, çocukların gittikleri okullarla da kontak kurarak; içimizdeki farklı kültürler zenginliktir ve nasıl integre edeceklerine dair bilgilerini (BİRLİKTE YAŞAMA) kitaplaştırıp hocalarına ve piyasaya sundular. Türk çocuklarıyla ilgili en çok çalışma yapan Tilburg Üniversitesinden prof. Kutlay Yağmur, prof. Guus Extra . Bu bilim adamlarının dışında Amsterdam üniversitesinden prof. Rene Appel ve Türkçe derslerinin okul saatleri dışına alınmasında ve kalkmasında etkisi büyük olan Nijmegen Radboud Üniversitesinden prof. A.M.C. van Kemenada'dır.
Hollanda hükümeti ülkesinde eğitimde geri kalmış ailelerin çocuklarını ve göçmen ailelerinin çocuklarını eğitim fabrikalarında (okullarda) fırsat eşitliğini yakalayabilmesi için, Utrecht üniversitesinden prof. Rispens'e Amerika'da ve İsrail'de uygulanan İLKADIM (opstap) projesini inceletip Hollanda'da uygulamaya koymuştur.
İLKADIM projesi göçmen çocukları, düşük eğitimli ailelerin çocukları içindir. Bu çocuklar ilkokula gittiklerinde gelişimleri dezavantajlı oluyor.
İLKADIMIN amaçları:
- Çocukların gelişimini teşvik etmek . (Nesneler üzerinde yönlendirme. Aritmetik oryantasyon. Dil ve okuma becerisi. Çevreyi tanıma. Zaman kavrama.)
- Aktif öğrenme .
- Ebeveyn ve çocuk etkileşimi.
Program iki yıl 30+30 haftadır. Ödev kitapçıkları ve her yıl için 18 +18 öykü kitabı vardır. Bu program evlerde uygulanmaktadır. Semt anneleri ve semt annelerinin koordinatörü atanıyor. Bunlar semt evlerinde toplanarak programı yürütüyorlar. Her semt annesinin sorumluluğunda yirmi anne bulunmaktadır. Semt annesi haftada bir kere programa katılan annenin evine gitmekte ve o hafta içinde gerekli olan araç ve gereçleri anneye götürmektedir. Anneye neler yapması gerektiğini anlatır. Semt anneleri iki haftada bir koordinatörün başkanlığında birlikte iki saat süren toplantı yaparlar. Toplantıda çocuğun gelişimi ve eğitimi ile ilgili konular tartışılır. Koordinatörler çocukların gittiği okullardaki öğretmenleriyle de ilişki kurarak çocuğun başarısı değerlendirilir. Ülke genelinde koordinatörler de pedagogun rehberliğinde iki ayda bir araya gelirler. Projenin başarısı tartışılır. Bu proje Refah Bakanlığına bağlıdır.
İki yıl süren programın bitiminde harika bir törenle anne ve çocuklarına ikisinin de adının yer aldığı bir diploma ile birlikte hediye verilir. Bu diplomaları yüksek makamda bulunan devlet yetkilileri tarafından vali, belediye başkanı, bakan yardımcısı verirler.
Böyle bir projenin ülkemizde uygulanmasına çok ihtiyacımız var. Seviyesi düşük , gelirleri az olan aileler için eğitimde fırsat eşitliği sağlanırken eğitim binamızın temelleri de sağlamlaştırılmış olur.200 kelime bilen insanlarımız 15.000 kelime bilen birisini anlamakta zorlanır. Eğitim başarımızı artırmanın yollarını bulmalıyız. Özellikle Bolu'da üniversite ile birlikte böyle bir proje niye başlatılmasın. Eğitim fakültesi için harika olmaz mı?
Eğitimde öncelikler rehberliğinde ( OVG ) çalışırken, İLKADIM projesi için müdürümle birlikte , prof. Rispens'in konferansına katıldım. İlk etapta proje büyük şehirlerde uygulanacaktı. Böyle bir projenin bulunduğum şehire geç gelmesinden çok endişelendim. Proje; göçmenlerin kendi dilinde de uygulama imkanı vardı. Çok heyecanlandım müdürümü ikna ettim. Semt annelerini ve koordinatörü bulacağıma söz verdim. Türk annelerinin de Hollandacalarının iyi olmadığından projenin Türkçe olmasını anlattım. Anadilde çocukların eğitilmesinin ikinci bir dili öğrenmesinde kolaylık sağlayacağını bilim adamları öneriyordu. Çünkü bayrağı öğrenen bir çocuk, Hollandacada vlag (bayrak) beyinde olduğu için kolay öğrenecektir. Aynı zamanda çocuk iki dilli olacaktır. İLKADIM Türkçe olarak 25 yıl devam etti. Türkçe dersleri okullardan kaldırılınca, Türkçe İLKADIM da kaldırıldı. Hollandaca halen devam etmektedir.
‘'EĞİTİMDE PROJE TEMELLİ YAKLAŞIM BİZİ BEKLİYOR. ‘'Eğitim dünyasının tanınmış isimlerinden OECD (Ekonomik Kalkınma İşbirliği Örgütü) Eğitim Beceriler Başkanlığı Direktörü Andreas Slecher'in.
7ocak 2020
Şükrü Karataş
Not: VVE (Okul öncesi 2- 4 yaş eğitimi) projesini gelecek yazımda inşallah ele alırım.