19 Mayıs 1919 büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN Samsun’a çıkarak tarihin akışına yön veren bir sürecin başlangıç tarihi, Türk milletini aydınlık günlere kavuşturan ve Cumhuriyet’e ulaştıran bir dönüm noktası hürriyet ve istiklal meşalesinin yakıldığı bir gündür.

Ulu önderin 19 Mayıs’ı doğum günü olarak kabul etmesi 19 Mayıs’ın tarihimizdeki yerini ve önemini en güzel şekilde anlatmaktadır.

19 Mayıs yalnız Samsunda Gazi’nin Samsun’a gelişinden ötürü yerel anlamda “Gazi Günü” olarak kutlanıyordu.

1 Haziran 1938’de ulusal bayram olarak kabul edilmiştir. 19 Mayıs tarihi yok edilmeye mahkûm edilmiş ve tarih sayfalarından silinmek istenilmiş bir milletin yeniden kurtuluşunun başlangıç tarihidir.

Birinci Dünya savaşından yenik çıkan Osmanlı devletinin felaketlere sürüklendiği karanlık günlerdi.

30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros müzakeresi şartları çok ağırdı. Osmanlı İmparatorluğu, İtilaf devletleri tarafından parçalanma ve taksim görüşmeleri yapıyordu.

Mustafa Kemal 13 Kasım 1918 de geldiği İstanbul’da 16 Mayıs 1919 Samsun hareketine kadar altı ay İstanbul’da kalmıştır.

İstanbul işgal altındadır. İşgal güçleri Padişah ve hükümetini aşağılayıcı bir şekilde kontrol altına almışlardır.

Padişah hükümeti işgalcilerle işbirliği yapmakta onları kızdırmamaya çalışmaktadır.

Ordular terhis edilmiş, silahları toplanmaktadır. Halk savaştan bıkmış ve yorulmuş durumdadır. Ekonomi çökmüştür.

Çanakkale savaşlarının muzaffer kumandanı Mustafa Kemal Paşa tek çözümün ulusal egemenliğe dayanan bağımsız bir Türk devleti kurmak olduğuna inanıyordu.

Çanakkale’den geçirmediği İtilaf donanmasının 55 parça gemisinin arasından Kartal istimbotu ile Haydarpaşa Gar’ından karşıya geçerken yaveri Cevat Abbas’a “Üzülme geldikleri gibi giderler” demiştir.

Bu cümlesi daha o tarihte Kurtuluş savaşının zaferle sonuçlanacağına olan kesin inancını ifade etmektedir.

Kurtuluş savaşının meşalesini Anadolu topraklarında ateşlemeliydi. Bunu için Anadolu’da uygun bir göreve atanmalıydı.

Çok geçmeden 9. Ordu müfettişliğine atanması onun amacına ulaşmasını kolaylaştırdı. Kendisi dâhil 23 arkadaşı ile Anadolu’da çıkmış olan karışıklıkları düzeltmesi istenmektedir.

O zamanlar İstanbul’dan Samsun’a gitmek için tek yol deniz yoluydu.

İşgal kuvvetleri Karadeniz’i kontrol altına aldıkları için Vapurla Karadeniz üzerinden Anadolu’ya ulaşmak hayli riskli bir işti.

İngiliz ve Fransız gemileri İstanbul’dan yola çıkan Türk gemilerini ambarlarına varıncaya kadar ayırıyorlar sakıncalı gördükleri kişilerin Anadolu’ya geçmesine ya da silah, mühimmat kaçırılmasına müsaade etmiyorlardı.

15 Mayıs 1919’da Yunan Kuvvetleri İtilaf Kuvvetlerinin desteğiyle İzmir’e çıkıyordu.

Yunanlılar kinlerini savunmasız sivillerle az sayıdaki askerlerimize kusmuşlardır.

İzmir askerlik dairesi başkanı Kur. Albay Süleyman Fethi ve diğer komutanlar kışla içinde ateş altına alınmışlar, sabahleyin sağ kalanları toplayarak hakarette bulunmuşlardır. Kur. Alb. Süleyman Fethi Bey’e “Zito Venizelos” diye bağırtmak istemişlerdir. Bağırmayınca süngülenerek kanlar içinde yerlerde süründürmüşlerdir.

Aldığı derin süngü yaralarına rağmen ilk anda şehit olmayan Süleyman Fethi o civardaki Rum hastanesine kaldırılmış ve koğuşa yatırılmıştır.

Bu haberi alan İzmirli gençlerden Süreyya İplikçi hastaneye koşmuş, Süleyman Fethi onu görünce gözyaşları içinde ağır bir sesle başının üstündeki Haçı ve yunan sancağını göstererek “Ben bunların arasında mı öleceğim” demiştir.

Mustafa Kemal Paşa 41 yıllık gemisi bandırma ile yola çıkacaktı.

Bandırma vapuru Galata rıhtımından 19 Mayıs 1919 sabahı saat 06.00’da Samsun’a vardılar. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı ile beraber İstanbul Fatih Meydanı Belediye dairesi önünde Halide Edip Adıvar 80.000 Türk ve Müslümanın katıldığı mitingde konuşacaktı.

Konuşmaların yapılacağı kürsüye siyah zemin üzerine ay-yıldızlı birer bayrak yerleştiriliyor. Genç erkeklerin kollarında siyah şeritler, kızlar da göğüslerine siyah rozetler işlemişlerdir. Bu siyah şerit ve rozetlerin üzerinde “İzmir Kalbimizdir” yazıları vardı.

İlk defa kadınlarımız bu mitingde konuşmuşlardır.

Halide Edip söz almış ve;

“Müslümanlar, Türkler, Türk ve Müslüman bugün en karanlık gününü yaşıyor. Gece karanlık bir gece fakat insanın hayatında sabah olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp müşaşa bir sabah yaratacağız.

Kardeşler, Vatandaşlar ben İslamiyet’in bedbaht bir kızıyım ve bugünün talihsiz fakat aynı derecede kahraman devrimin anasıyım” diye haykırıyordu.

Mustafa Kemal Samsun’a çıkışını da şu sözlerle ifade ediyordu:

“Bu güzel şehirde yabancı askerler dolaşıyordu. …………. , …………. , …………. Samsunluların vaziyetlerinde gördüğüm, gözlerinde okuduğum vatanperverlik ve fedakârlık beni müspet kanaati ulaştırmaya kâfi gelmiştir.”

İşte bu sözler, Türk Kurtuluş ve ve inkılap tarihinin ne zaman başladığını göstermeye kâfidir.

19 Mayıs 1919 bu tarih, batışı olmayan bir güneşin Bandırma Vapurundan Samsun ufuklarına doğduğu;

Paylaşılmak, ezilmek ve yok edilmek istenen bir ulusun İstiklal aşkının, tüm mazlum uluslara örnek olacak şekilde tarih sahnesine çıktığı gündür.

Ulusal kurtuluşun önderi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Mayısın 25’inci günü öğleden sonra yavuklusunu arayan bir sevdalı gibi hurda bir otomobille Anadolu boşluklarına doğru sarsıla sarsıla yola koyulmuştu. Yokluklar, nifaklar, nankörlükler, isyanlar, sapık düşünceler, bozguncu davranışlar, dış düşmanlar, emperyalist güçlerle adeta işbirliği yaparak yığılacak fakat genci ve yaşlısıyla, kadın ve erkeğiyle, doğusuyla batısıyla düşmanlara karşı bütünleşen ulusumuz, güzel yurdu düşmanlardan ayıklayıp bağımsızlığa kavuşturacaklardır.

Mustafa Kemal ATATÜRK, tüm olumsuzluklar içinde 28 Mayıs Havza Genelgesi, 21 Haziran Amasya Tamimi, 23 Temmuz Erzurum, 4 Eylül Sivas Kongreleri, 27 Aralık 1919 Ankara toplantıları ve Anadolu da yanan çoban ateşleri ile Kurtuluş savaşı başlamış oluyordu.

İşte görüldüğü gibi Milli bayramlarla vatandaşımıza tarihimizi anlatmalı ve yaşatmalıyız.

Milli bayramlara siyasi konuları sokmamalıyız. Camilerimizde ibadetimizi yapabiliyorsak, ezanlarımız okunuyorsa müreffeh bir hayat yaşıyorsak geçmişimizi ve yapılanları unutmamalıyız.

Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN ateşlediği “Bağımsızlık ve özgürlük meşalesi “ ulusumuzun kurtuluş savaşında olduğu gibi bugünde tek ve en güçlü aydınlatıcısıdır.

Bu mutlu ve onurlu günleri bizlere armağan eden bizleri özgürlük ve egemenliğimize kavuşturan ay yıldızlı bayrağımızı semalarımızda dalgalandıran yurdumuzun kurtarıcısı Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere ülkemiz için canlarını ve kanlarını veren tüm şehit ve Gazilerimizin manevi huzurunda saygıyla eğiliyoruz.

Ruhları şad, Mekânları cennet olsun.

19 Mayıs ATATÜRK’Ü Anma ve Gençlik Spor Bayramımız kutlu olsun.

Ahmet Şerafettin YAMANER

Em. P. Kd. Bnb.

Kıbrıs Barış Harekâtı Gazisi

TESUB Bolu Şube Başkanı