Haber: Fatma Marmara
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu Halk Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi, Göynük Kaymakamlığı ve Göynük Belediyesi iş birliği ile düzenlenen “Göynük Kültürel Miras Günleri Karma Sergisi” ve çalışmalarla ilgili sunum 25 Aralık 2023 Pazartesi saat: 14.00’de Gülezler Konağı’nda yapıldı.
“Bu bir başlangıç”
Sergi açılışı öncesi düzenlenen sunumda ilk konuşmayı yapan BAİBÜ Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Samettin GÜNDÜZ; “Kültürün zenginliğin ortaya çıkartılması, üniversiteyle, belediye başkanlığı arasında çalışmayla birlikte ortaya çıkartılmış durumda. Bundan sonraki dönemlerde belki daha farklı şekilde, örneğin sadece giyim kuşam olarak veya bir alanlar üzerine çalışmalarda yapılabilir. Bu bir başlangıç..”ifadelerini kullandı.
“Göynük küçük bir yer ama kültürel mirası çok yoğun”
Göynük Belediye Başkanı Ahmet ÇANKAYA, ‘Göynük Kültürel Miras’ araştırmasının büyük bir proje olduğunu ve bunun başarıyla tamamlandığını belirttiği konuşmasında; “Göynük küçük bir yer ama kültürel mirası çok yoğun. İnşallah bundan sonra da ancak bu ana kaynağa ilaveler olabilir. Göynük’ün kültürü gerçekten Selçuklu Dönemi, Osmanlı Dönemi’ne yönelik.. Göynük, Mudurnu, Taraklı bölgesinde kültür mirası çok fazla.. Göynük, Ankara ve İstanbul’un ortasında olması hasebiyle tarihi özelliği, coğrafi özelliği çok fazla, çevremizde de kaplıca termal turizm fazlalaştığı için inşallah turizm açısından baya parlak dönemleri yaşayacak gibi görünüyor. Gerçekten bizim tarihe gömülen miraslarımız vardı. Üniversitenin yaptığı bu çalışmayla da Tarihimiz, kültürümüz gün yüzüne çıktı.”dedi.
“Göynük’le başlayarak, ilçeler için ‘Kültürel Miras’ planladık”
BAMER Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Azize AKTAŞ YASA, 2022 yılının Kasım ayında Göynük araştırmaları ve halk kültürü sempozyumunu yaptıklarını, bu çalışmaların baskı aşamasında olduğunu belirtti. AKTAŞ YASA ; “Bu yayınları tamamladığımız zaman çok önemli bir külliyat çıkacak ortaya. Bunu da önemsiyoruz ve başından beri amacımızda bu. Biz bu sempozyumları yaparken, rektör hocamızın da istediği gibi özellikle kültürel mirası ön plana çıkarmayı, bilmeye, bildirmeye ve gelecek kuşaklara taşımaya çalışıyoruz. Bunun içinde öğrenciler tabii ki bizim en önemli hedef kitlelerimizden bir kesimi oluşturuyor. Bu projenin sürdürebilirliliğini sağlamak için biz böyle Göynük’le başlayarak ilçeler için ‘Kültürel Miras’ planladık. Her hafta bir konferans düzenleyerek, bu konuda daha geniş kapsamlı, her şeyi içine alan bir program yapmayı planladık.”dedi.
“Amacımız onları kendi kültürleriyle yeniden bir araya getirmek”
Dr. Öğr. Üyesi Azize AKTAŞ YASA ‘Göynük Mezar Taşlarının Söyledikleri’ temalı çalışmalarıyla ilgili konuşmasında; “Biz büyük bir Bap projesi yapmıştık. Bu proje çerçevesinde Göynük merkezi ve köylerindeki mezarlıklarda araştırma yaptık. 14.yy. dan 20.yy. başına kadar yaklaşık 250 mezar taşının, (sadece Göynük için söylüyorum bunu) kopyalarını aldık. Bir arşiv oluşturmak üzere yaptık bu çalışmayı. Ciddi bir arşivimiz var bu anlamda. Sadece Göynük’le de ilgili değil, buradaki sergi Göynük’ü kapsıyor ama Dörtdivan, Mudurnu, Gerede mezar taşları da bunlara dahil. Bunları da aşama aşama inşallah sunacağız. Mezar taşlarını çok önemsiyoruz. Gençlerinde mezar taşlarından ne tür bilgiler alabileceğimizi bilmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü giderek, hepimizin bildiği gibi gençler kendi kültürlerine maalesef yabancılaşıyorlar. Amacımız onları kendi kültürleriyle yeniden bir araya getirmek. Onun üzerine düşünmelerini sağlamak. Bu çalışmayı Bilge KAYA YİĞİT hoca ve Turgay YAZAR hocayla birlikte yapmıştık.”dedi.
“Çalışmamızı, Göynük dokuma atölyesinden aldığımız parçalar oluşturuyor”
Dr. Öğr. Üyesi Melek ŞAHİNDOKUYUCU ‘Dokumalardan Resime Göynük’ temalı çalışmalarıyla ilgili sunumunda, tasarımını tamamen kendinin kurguladığını, sanat kısmını ise tamamen öğrencilerinin emekleriyle bu çalışmayı oluşturduklarını belirtti. ŞAHİNDOKUYUCU; “Önce Göynük’e ait dokuları ortaya çıkarmak istedik. Onun için bol bol incelemeler yaptık. Göynük Dokuma atölyenizi ziyaret ettik. Oradan bir sürü atık parçalar aldık. Bizim çalışmamızın evrelerini tamamen Göynük’teki dokuma atölyesinden aldığımız atık parçalar oluşturuyor. 70-80 arası bir parça oluşturduk. Bunları 24 öğrenci hazırladı. Her bir çalışmada tamamen Göynük’teki dokulardan yararlandık. 70 küsur parçadan sarmal haliyle bir Göynük çiçeği, gülü oluşturduk. Ayrıca bir evin ahşap kapısının parçası, Göynük evlerinin cumbalarında kullanılan malzemelerden oluşturulmuş parçalara Göynük manzaraları çizdik, boyadık, desenler yaptık. Yine magnet çalışmaları yaptık. Bunları her öğrenci eliyle boyadı ve Göynük’e ait değerleri oluşturdu.”dedi.
“Bu miras 18.yy. başına kadar dayanıyor”
Doç. Dr. Perihan ŞAN ASLAN, Seramik Uygulamaları çalışmalarıyla ilgili konuşmasında; “ Bizde Göynük’le ilgili seramik uygulaması yaptık. Kabalar Basması Mühür Uygulamaları adını alıyor bu ve devamında gelen çalışmalarımız. Orada yazmacılık geleneğinde Kabalar sülalesi zaten bilinen bir sülale. Ali Haydar usta uzun bir süre bu geleneği sürdürmüş. Maalesef vefatıyla gelenek son bulmuş. 6 öğrencimizle birlikte böyle bir uygulama yaptık. Aslında bu miras 18.yy. başına kadar dayanıyor, Ali Haydar Bey’in sülalesinde. Kalıplar ahşaptan genellikle ıhlamur ağacından yapılmış orijinal mühürler. Biz o ahşap mühürleri, alçıdan tekrar şekillendirdik. Seramik haline getirdik. Orada gelenler, izleyenler çamurlar üzerine bu mühürlerle baskı yaptılar.”dedi.
“Kabalar Basması Göynük yazmacılığı açısından önemli bir kültürel miras”
Öğretim Görevlisi Nimet ÇELEBİ ‘Kabalar Basması Grafik Tasarım ‘Bir Türkü Bin Motif’’ temalı çalışmalarıyla ilgili sunumunda; “Bizde Kabalar Basması Motiflerini dijitale aktararak, günümüz teknolojisiyle birlikte kullanarak hem sürdürebilirliliği, bu kültürel mirasın kaybolmaması adına dijital sanatla ve grafik sanatıyla birlikte yorumlayarak bir çalışma oluşturduk. Kabalar Basması Göynük yazmacılığı açısından önemli bir kültürel miras. Kabalar Basması’nda siyah ve kırmızı renkler kullanılıyor, beyaz zemin üzerinde. Bizde tasarımlarımızda bu renk bilgisini devam ettirdik. Tahta kalıplarda ardıç, sarıçam, ıhlamur ağacı da kullanılan örneklerden.. Kabalar Basması’ndaki motifleri dijitale aktararak, yeni kompozisyonlar oluşturarak, yorumlayarak yeni bir anlayışla, günümüz tasarım anlayışıyla işlemiş olduk. Aynı zamanda ‘Bir Türkü Bin Motif’ ismiyle Melek Hanım Türküsü de ele alındı. Melek hanım Türküsü içinde geçen sembolik ifadelerde ‘Has bahçe’, ‘Aşk adamı bülbül gibi söyletir’ ifadelerini de yine bu motiflerle birlikte yeni bir kompozisyonla bir araya geldi. Biz bu ağaç mühürleri günümüzde kullandığımız flaş kaşeler olarak yaptık. Onların günümüzde deneyimlenmesini sağladık. Sergide 21 çalışma var. Bunlar 90x200 cm. ebatlarında hazırlandı. ”dedi.
Sunumların ardından teşekkür belgesi takdimi ve “Göynük Kültürel Miras Günleri Karma Sergisi” açılışı yapıldı. Karma sergide yer alan eserler, protokol ve katılımcılar tarafından gezildi.
“Kültürümüzdeki sevinci, kederi paylaşan semboller var”
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin GÜNDÜZ, sergi açılış konuşmasında şunları söyledi: “Canlı organizma olarak kültür devam ediyor. Sembolik olarak bu giyim kuşama yansıyan bu sembollere baktığımız zaman kültürümüzdeki sevinci, kederi paylaşan semboller var. En azından geçmişte unutulmuş ama neticede gün yüzüne çıkmamış olan değerlerin ortaya çıkartılması, gelecekte bunların kuşaktan kuşağa aktarılması çok önemli. Belki de Türk kültüründe değil, dünya kültür mirasında yer alacak değerli ürünler olduğunu söylüyorum, herkese başarılar diliyorum.”