Yakın zamana kadar, boş zamanlarımın en önemli alışkanlığı amatör olta balıkçılığı idi.
Şimdilerde fırsat bulamadığım,
Daha doğrusu keyif almadığım sporlardan biri haline geldi.
Bolu Takip Gazetemizin,
“Su Ürünleri Avcılığında Yasak Dönem Başladı” manşetini,
Manşetin altındaki fotoğrafta;
Dört sazan,
Göl,
Yeşillikler,
Gölün içindeki kurumuş ağaç dallarını görünce..!
Keyfimin yine, yeniden kaçtığını hissettim.
Haberde;
“15 Mart - 15 Haziran tarihleri arasında su ürünleri avcılığı yasak dönemi başlamıştır” deniliyor.
Devamında;
Su ürünleri kaynaklarının korunması,
Sürdürülebilirliğinin sağlanması temeline dayalı bir tamimden alıntılar var.
Yer,
Zaman,
Boy,
Tür,
Mesafe,
Derinlik,
Araç,
Gereç..
Falan filan..
Yazmak ne kadar kolay.
Hele okumak..!
Şiir gibi..?
Ya uygulama..
Ya yakalama..
Ya Takip.. (Bolu Takip'e teşekkürler)
İnceleme, araştırma ve akademik bilgiler bütününden hareketle derlenen bu tamim ve benzeri genelgelerin, ilgili kurum tarafından servis edilmesi, yerelde takibi, okunması elbette önemli.
Çok bilinçli ve saygıdeğer olta balıkçıları var.
Bilgili,
Balıkçılık konusunda kültür sahibi,
Nice avcılar tanıyorum.
Tırı Vırı ile avlananların şerrinden derelere, göllere inmeyen,
Ağlara dolaşmış balıkların leş gibi kokan, ürkünç hallerine şahit olmamak için gelmeyen,
Nice dostlar biliyorum.
Eskiden hiç acımadan derelere dinamit atarlardı, duyardık..
Suyun üstünden cansız bedenleri ile sırtlarının beyazında ölü balıkları izlerdik hüzünle.
Suya elektrik verilerek balıklara işkence edildiğine dair emarelere rastlar, dere kenarlarındaki yanmış kablolar çok canımızı acıtırdı.
Sonra,
Suya gaz verildiğini,
Nerede ise derelere doğal gaz bağlayacak kadar ileri gitmiş teknoloji canavarlarının da var olduğunu işitir olduk.
Dinamit,
Gaz,
Elektrik…
Suda yaşayan balıklar için bir avlanma tekniği olabilir mi.?
Hepsi birer işkence unsuru/suç aleti.!
Son olarak, Tırı Vırı adı verilen, modern çağın bu kara yüzlü icadı ile balıkların nesli kuruyor.
Dibe çöreklenen tırı vırı denilen bu melun aparay, tüm anaç balıkları toplamakla kalmıyor, karnındaki havyarları ile birlikte milyonlarca balığın doğaya dönmesine engel oluyor.
Demem o ki;
Ankara'dan gönderilen tamim ve-veya genelgeleri gazetelerde paylaşmakla,
Mutat kopyala yapıştır demeç vermekle olmuyor,
Bunlar yetmiyor.
Son duyduğum vakıa var ki; akıllara ziyan.
Yedigöller milli parkında bulunan göllerde, bu tırı-vırı denilen ağ ile avlanma yapılıyormuş.
Hatta daha ileri gidilerek farklı uygulamalar dahi söz konusu imiş ki;
Yok sayılacak kadar su olan bir gölde balık avlamak da neyin nesi ki…!
Ve Fakat..
Bu rahatlık,
Bu hırçınlık,
Bu gözü doymazlık varken.!
Katliam derecesinde avlanan,
Yasakları tınlamayan sözüm ona balıkçıların,
Yakında..
“Göllere de doğal gaz hattı istiyoruz” derlerse de şaşırmam.
Benden söylemesi..
Daha amatör avlanmaktan,
Sportif balıkçılıktan
Avlanma kültüründen,
Tabiat içinde nefs-i kontrol etmeyi bahse konu edemedim bile.