ELİF OLMAK

Abone Ol

Çok değerli okurlar, yaklaşık iki yıl sonra size tekrardan ¨merhaba¨ diyebiliyorum. Oldukça uzun bir süre ayrı kaldık belki ama ben Bolu'dan kopamadım. Binlerce kilometre uzaktan da olsa gerek yerel medya, gerek ise sosyal medya üzerinden ilimizde ne olup bitiyor takip etmeye çalıştım.

Hayat insanlara sürekli değişimiyle yeni kapılar açar, kimini zorlar o kapıdan gitmeye ve bazıları gider o yoldan, bazısı da bizim gibi bildiği yoldan ve değerlerden kopamaz. Fakat ikisinde de yeni şeyler öğrenir insan; farklı tecrübeler, duygular… Bu zamana kadar doğru gördüğüm herşeyi herhangi bir menfaat gütmeden savundum, kimsenin adamı da olmadım. Bir şeyler söylerken -kişinin cesareti varsa- ya bizzat kendisine söyledim ya da duyacağı emin yerlere söyledim. Doğru işler yapan veya doğru yolda giden kimseyi yarı yolda bırakmadım, yanlışı varsa söyledim fakat vazgeçmediyse bıraktım. Bu güne değin böyle olması bundan sonra da böyle olacağının teminatıdır elbet. Elektronikte lojik bir işaret tanımlarken ‘0' veya ‘1'i kullanırsınız ya -arada bir değer yoktur hani- işte öyle olmalıdır tüm davranışlar. Fıtratımda doğruya eğri, eğriye doğru demek düşmediğinden 2013 yılında Boluekspres Gazetesi'nde kendimce bir şeyler yazmaya başladım. Bundan sonra ise, Allah ömür verdiği sürece Boluekspresve Bolu Takip gazetelerinde yazmaya devam edeceğim.

Bizler gördüğümüz olumlu gelişmeleri teşvik etmeye devam ederken öte yandan, yanlış gördüklerimizi de eleştirmekten kaçınmayacağız ki kafamızı yastığa koyduğumuzda vicdanımız rahat bir şekilde uyuyalım. Unutmayalım ki, özgür basın her zaman halkın menfaatinedir.


Bolu'yu iyi tanıyan, olan biteni iyi okuyabilen hemşehrilerimiz ne demek istediğimi zaten anlamıştır. Yeni yeni takibe başlayanlarımız veya farklı taraflardan oluşturulan algılar nedeniyle bir şeyleri görmekte zorluk çeken ya da göremeyenler için -tekrardan- 2014 yılında Boluekspres Gazetesi'ndeki yazımdan bir kıssaya bahsetmek istedim. Hatıra şöyle:

‘‘Şöyle Bolu yerel gazetelerine baktığımda üç farklı kısım görüyorum. Hepimiz besin piramidini biliriz. Altta üreticilerden başlar, yukarı çıktıkça; kabaca otçullar, etçiller diye gider. Hani şöyle yerel gazetelere baktım dedim ya, bir kez daha Boluekspres ailesinde olmaktan gurur duydum. Çünkü üretici diye tabir ettiğim ender gazetelerden. Ana gayesi menfaat gütmeden ‘Elif'gibi durabilmek. Otçullara gelecek olursak, onlar da üreticilerden yararlanır. Üretici bir şeyler üretir, otçul da görür, alır. Copy-paste derler hani bu piyasada… Bir de etçiller vardır. Mesalaçakallar, akbabalar bu sınıftadır. Etçildirler yani. Şöyle bir bakarlar buradan bize ekmek çıkar mı? Çıkarsa hurraaa cumburlop deyip dalarlar. Düşünürler ki; onlardan iyisi yoktur. Söz konusu menfaat olduğunda ¨Vav¨ gibi olurlar bir anda. Gevşek bir zeminde olur bunlar. Bu yüzden kayak yapmayı çok severler. Snowboarding ilimizde belirli aylar yapılıyor, bakarsınız yakın zamanda wakeboarding de yapılır Gölcük'te…''

Siz değerli okurlar, kimin ne olduğunu en iyi bilenlersiniz. Fazla söze ne hacet…

Hoşça kalınız.