Durum vahim…

Abone Ol

Trafik Eğitim Parkı'nın açılış töreninde önce Sayın Belediye Başkanımız Alaaddin Yılmaz konuştu.

‘Bugün şehirlerde en büyük sorunlardan biri trafik. Biz her konuda olduğu gibi trafik konusunda da bilinçli nesiller yetişsin istiyoruz. Ağaç yaşken eğilir. Çocuklarımızda trafik bilincinin şimdiden oluşması amacıyla Trafik Eğitim Parkı yaptık…'

Devam etti

‘Yollarımız baya güzelleşti. Araçlarımız baya güzelleşti. Ama insanlarımızın da güzelleşmesi lazım…'dedi.

Sonra da Sayın Valimiz Aydın Baruş;

Eğitim çok küçük yaşlardan başlayarak insanları geleceğe hazırlayan ve gelecekte de onların hayatına yön veren çok önemli fonksiyonlardan birisidir. Bu trafik parkından anasınıfından itibaren çocuklarımız yerinde uygulamalı görme fırsatını yakalayacaklar.' Diyerek eğitimin önemini vurguladı.

Doğru!

Ülkemiz de her şeyimiz var, hem de bol bol.

Çoğu alanda da Avrupa ile yarışıyoruz.

Yani tek sorunumuz EĞİTİM!

Ya da eğitimli olanlar için DENETİM!

***

Konuşmaları dinlerken farkında olmadan gülmüşüm…

O an yanımda bulunan Sayın Mustafa Cop dedi ki, ‘Gülüşün manidar hayırdır?'

‘Hani yalnız söylemleri ile değil eylemleri ile bizleri güldüren, güldürürken de düşündüren Nasrettin Hoca geliverdi aklıma ona güldüm.'' dedim.

Aklıma gelip kendi kendime güldüğüm aşağıdaki fıkrayı anlattım.

***

Nasrettin Hoca tarlada uğraşırken birden alacaklısı gelmiş.

"Nasrettin Hoca, paramı ne zaman ödeyeceksin." demiş.

Nasrettin Hoca'da "Şu gördüğün bölgeden devamlı koyunlar geçer. Oraya bir tel örgü taktım,

Koyunlar oradan geçerken tellere yünleri takılacak, sonra ben o yünleri biriktirip, satacak ve sana olan borcumu ödeyeceğim.

Alacaklı gülmüş.

Nasrettin Hoca da;

‘Peşin parayı görünce nasıl da gülersin hınzır.' demiş.

***

‘Sayın Cop!' dedim

Eğitim verdiğimiz çocuklarımız büyüyecekler, ehliyet alma yaş olan 18'e gelecekler,

Araba sürecekler,

Kırmızı da bekleyip, yeşilde geçecekler, yayalara yol verecekler…

Peşin para, nasıl gülmeyeyim. Dedim.

O da baya güldü.

***

Ülkemizde trafik terörü var, her gün okuyoruz.

Karşılığı ne?

Ölenler, yaralananlar ve maddi ve de manevi hasarlar…

Bu sorun Bolumuzda da var.

Sürücü,‘Girilmez!' levhası var giriyor, ‘Dönülmez!' levhası var dönüyor.'Park Yapılmaz!' Levhasını görüyor park yapıyor.

Sinyal verilecek vermiyor, korna basılmaz! Ama basıyor.

Kısacası; herkes kafasına göre uygulayıp kafasına göre takılıyor.

Arabanın gideceği yerlerde insanlar gidiyor, insanların gideceği yerlerde park etmiş arabalar bulunuyor.

Kanun, kural, yönetmelik hiçbir şey tanınmıyor.

İkaz edeyim diyorsun aldırmıyor, ısrar ediyorsun kavgaya getiriyor.

Ve işin ilginci bu konu da herkes şikâyet ediyor ama kimse emniyete şikâyete gitmiyor.

Niye?

***

Niyesi şu!

Sorumlu vatandaş; kural ihlali yapan vatandaşa sitem edecek, ardından belki de iş kavga gelecek, dayak yiyecek.

Sonra

Kendine yediremeyip karakola şikâyete gidecek,

Karakolda ‘barışın' sözlerini dinleyecek,

İnat ederse savcılığa gidecek,

Orada suçlu için ‘Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.' Sözlerini duyup iyice sinirlenecek,

En sonunda gönlü, belki de burnu kırık olarak, kös kös dönüp ve de boynu bükük hakkına razı gelecek.

Bunca saçmalığa gerek var mı?

İşte bunun bilincinde olan vatandaş şikâyet etmiyor

***

Ne yapıyor?

Madem dayılar, dayılığın gereğini yerine getirmiyor

O zaman

‘Ayılara dayı diyeyim' diyor.

Arkasından da

Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim.' diyerek sabır ediyor.

Çünkü biliyor ki;

Bu ülke de, sadece trafikte değil pek çok alanda, vatandaş gibi vatandaşlık yapayım diyenler için;

Abdürrahim, durum vahim!

***

Bu vahim durumu ortadan kaldırmak için ileriye dönük olan bu Trafik Eğitim Parkını hayata geçiren Belediye Başkanımız Sayın Alaaddin Yılmaz'ı kutlamak lazım.

Ama

Çocuklarımızın büyümesini beklemeden, kanun yasa, kural, yönetmelik tanımayanları da Alaaddin Beyin tabiri ile şimdiden BAYA GÜZELLEŞTİRMEK lazım.

GÜZELLEŞTİRMENİN yolu ne?

Sadece trafikte değil her alanda, kimlik, özellik, güzellik, yandaş, arkadaş, gönüldaş, demeden kanunları uygulamak.

Dedik ya;

Abdürrahim, durum vahim!