1960-70'li yıllarda, Amerika'dan gelen, süt tozundan yapılan sütleri içmiştik. Yine oradan gelen un, şeker, yağ ile her gün birimizin annesi evde kurabiyeleri yapar, ertesi gün okula getirirdi. Okulda da süt tozu sıcak su ile eritilerek, süt halinde bardaklarımıza konur ve bizim içmemiz istenirdi. Süt tozundan yapılan sütün tadı pek hoşumuza gitmezdi. Millet olarak, hayvancılık da o zamanlar yaygın olduğundan, biz normal süte alışkındık. Ama kurabiyeleri severdik. Kabartma tozu olmadığından, içine konulan karbonatın oluşturduğu farklı bir tat vardı.
Şimdi birkaç ülke hariç neredeyse tüm dünya ülkelerinde başlayan ve 7 yıldır devam eden Okul sütü” projesiyle çocuklar gerçek sütü içiyor. Süt, modern tesislerde, kapalı bir sistemde ön ısıtma, yüksek ısı işlemi, homojenizasyon, soğutma ve aseptik olarak paketlenme aşamalarından geçiriliyor. UHT tekniği ile pastörizasyon, sterilizasyon sağlanmış oluyor.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gelişmiş ülkelerde süt tüketiminin 80-100 litre arasında olduğu, oysa ülkemizde bu rakamın 25 litrede kaldığı, çocuklarımızın ancak yüzde 30'unun düzenli olarak süt içtiği, Türkiye'de yoğurt ve peynir tüketiminin de kişi başına oldukça alt seviyelerde olduğunu belirtiyor.
Doğduğumuzda en önemli besinimiz olan sütün, insanın sağlıklı ve dengeli beslenmesi için vazgeçilmez gıdaların başında geldiğini bildiğimiz halde süt ve süt ürünleri tüketimi zaman içinde azalıyor. Gerek hazır gıdalara yönelişimiz, gerek ekonomik nedenler. Oysaki vücudumuz için mutlak alınması ve depolarında doldurulması gereken kalsiyumun, yine içinde bulunduğu en önemli besin kaynaklarının başında süt ve süt ürünleri geliyor.
Ana sınıfı dahil olmak üzere ilkokul öğrencilerine süt içme alışkanlığı kazandırmak, bu sayede yeterli ve dengeli beslenmelerine katkıda bulunarak sağlıklı büyüme ve gelişmelerini desteklemek amacı doğrultusunda, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın iş birliğiyle yürütülen Okul Sütü” projesi kapsamında 2017-2018 Eğitim Öğretim yılının 2. döneminin başlamasıyla birlikte öğrencilere süt dağıtımı da yeniden yapıldı.
Ülkemizde binlerce çocuğun ailelerinin sosyo-ekonomik durumları nedeniyle hiç süt içemediği göz önünde tutulduğunda, toplum sağlığının korunması ve iyileştirilmesi” hedeflerine geniş kitleye erişim sağlayan bu uygulamanın önemi bir kez daha anlaşılıyor. Özellikle vitamin ve mineral yetersizliğinden kaynaklanan birçok sağlık sorununun önüne geçilmesinde, Okul Sütü” Programı büyük önem kazanıyor.
Avrupa'dan Asya'ya, Amerika'dan Afrika'ya kadar, dünyanın birçok ülkesinde yıllardır yapılan Okul Sütü” Programı uygulaması sayesinde, çocukların fiziksel gelişimlerinin yanı sıra zihinsel aktivitelerinin arttığı ve okula devam oranlarının yükseldiği tespit edilmiş. Derslerine daha fazla odaklanabilen, oynayabilen ve dinlenebilen çocuklar olduğu, programın başlamasıyla birlikte çocukların boylarında 5 cm fazladan artış gözlendiği, okul başarılarında belirgin artış görülürken, çocukların sağlığında da iyileşmeler tespit edildiği belirtiliyor.
Çocukların %25,5'inde görülen kalsiyum eksikliğinin, süt dağıtılmadığında %67'ye çıktığı, süt içen çocuklarda akut malnütrisyon tablosunun yarı yarıya azaldığı, 8 ayda A vitamini eksikliğinin ortadan kalktığı, D vitamini eksikliğinin gerilediği belirtiliyor. Daha sağlıklı nesillerimiz için sütün önemi bir kez daha gözler önüne seriliyor.
Sevgi ve saygılarımla…
Fatma Marmara.