Mübarek gün filan dinlemedik adet olduğu üzere kaplıcaya gittik.
Ramazan ya; ortalık sakin, tam soyunduk, peştamalı taktık…
Anaaaa!
O ne?
Karşımda banyo kıyafeti ile yarı çıplak bir kadın!
Eyvah! Dedim kendi kendime galiba Ramazan kafası ile haftaları şaşırdık.
Eşyalarımı dolaptan alıp tabana kuvvet peştamalla kaçarken gözüm soğukluk bölümüne kaydı.
Baktım ki kaplıca görevlileri kadınla münakaşa ediyorlar.
Ben de yanlarına gittim.
Görevliler kibar bir dil ile bu haftanın erkekler haftası olduğunu söylediler, lakin ikna edemediler.
Israr ettiler, ‘Başımızı belaya sokacaksın, bizi işimizden edeceksin.' deyip duygusal bir havaya da girdiler.
Ama
Kadın Nuh dedi peygamber demedi iyi mi?
‘Polis de gelse, jandarmada gelse, kocamda gelse girerim.' Dedi. ‘Siz kim oluyorsunuz.' dedi.
Ne diyeceksiniz şimdi?
Buna ‘Baktın deli dön geri! denmez mi?
***
Sesleri duyup içeriden gelen birkaç kaplıca sever de itiraz edecek gibi oldu.
Da…
Sanki ‘İstemem ama yan cebime koy.' dercesine.
Baktım kadın hala daha ikna olmuyor, ben girdim devreye.
Anlattım…
‘Hanımefendi yakışık almaz, mübarek aydayız, etme eyleme bizi günaha sokma. Kadınlar haftasında biz girmeye kalsak içeriye alırlar mı?' dedim.
Ne dese iyi?
‘Siz de girin!
Aaa!
Kadın kafaya koymuş bir kere, girecek…
***
Baktım olmuyor.
Erkekleri bir köşeye çekipsessizce dedim ki;
‘Beyler mübarek aydayız, bu ayda şeytanlar bağlanırmış ama belli ki bu iplerini koparmış. Biz Allah'ın sevgili kullarıyız ki,Allah bu kadını bize yolladı.Yolladı ki bizi şeytanla imtihan ediyor.
Yapacak üç şey var. Ya sen gir biz çıkıyoruz diyeceğiz, ya karga tulumba kadını dışarıya atacağız, ya da kadınla beraber içeri girip bu imtihanı başarı ile geçip bolca sevap kazanacağız.'
İkna olur gibi gözüktüler ama yaşlıca olanı ‘Emniyet çağıralım.' Deyince ben de şafak attı.
‘Olmaz' Dedim.
Kadın boynunu büküp, ağlamaklı bir sesle gelen emniyet güçlerine, içimizden bir iki kişiyi gösterip de,'Kardeşlerim bu sapıklar beni mübarek günde zorla kaplıcaya getirdiler.' Derse ne olur? Aklı başında olan kadının erkeklerin arasına girmeyeceğini bilen görevli kime inanır, bize mi yoksa kadına mı?
Derdimizi anlatıncaya kadar bir ton sopa yeriz, ardından savcılık filan derken medya da fotoğraflarımız kabak gibi çıkarsa, gazeteciler; ‘Sapıklar',' Bunların gözü dönmüş' Ramazan bile dinlemediler.' diye başlık atıp tüm Türkiye'ye rezil ederlerse ne yapacağız.dedim.
Kadına baktım yoktu, biz bu konuşmaları yaparken kadın çoktan içeriye girmişti.
***
Kaplıcaya gittiğimde en az beş kişiyi keseleyip sabunlama adetim var ya,
Hani hayır'a gireceğiz ya, bu da bende bir hastalık oldu ya.
Dördü buldum beşi bulamıyorum, yeni bir gelen var mı diye kapıya bakıyorum.
Da
Gelen yok!
Sırtını keselediğim yaşlıca kişi ile otururken kadın kalktı geldi,' Beni de keseler misiniz? dedi.
Adam tırstı, nasıl kalkıp gideceğini bilemedi.
Beşinci ayağıma kadar gelmişti, Bu fırsatı kaçırmadım.'Ben keselesem.' dedim.
‘Olmaz!' Demedi.
Önce güzel bir kese; ama adabınca, hoyrat değil. Yani keseyi ileriye doğru sürerken hafif bastırarak, geriye çekerken ise daha hafif…
Ardından sabun ve sabunla karışık genel bir masaj.
Orucu sakatladık ya da bozduk mu?
Hayır!
Çünkü niyeti bozmadık.
***
Olurmu böyle şey? demeyin. Oldu.
Ama biz bir şey yaptık, yazımızı biraz değil fazlaca abarttık.
Yani
Kadının yanımıza gelmesini, kese, sabun ve masaj işini; böyle bir şey olmadı.
Kadın önce bir kuğu misali yüzdü havuzda, sonra kurnanın başına oturdu yıkandı ve gitti.
Çıkarken muzipçe ‘şifalar olsun' bile dedi.
Ama şu gerçek ki; kadın girdi. Erkek filan dinlemedi, görevli dinlemedi, girdi.
***
Bu yazıyı yazıp yazmamayı çok düşündüm
Ama yazılmalıydı…
Çünkü bu her zaman olacak bir şey değildi, ilkti ve bir tarihti.
Ha şunu söyleyeyim, sakın suçlu aramayın. Kadının içeriye girmemesi için yapılması gereken her şey yapıldı hem de fazlası ile.
Ama o kadın var ya o kadın; poliste gelse içeri girerdi, jandarma da gelse…
27.06. 2017
Muharrem Demirel