BOLU’DA 15 TEMMUZ (SON KALE: TÜRKİYE)

Abone Ol

Bolu'da Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma programı,
11 Temmuz Salı Günü Anı defterinin imzalanması sonrası, Saat 11.00' de şehitlik ziyareti yapıldı.
Ardından saat 12 de, Siteler camiinde mevlidi şerif programı ile devam etti.
Bu programlar, ilk olması hasabiyle çok anlamlı ve duygusaldı.
Bolu İl protokolü en üst seviyede bu anma programlarına katıldı.
Bolulularda duyarlı davranarak,” suyun uyuduğu ama düşmanın uyumadığı” bu ihanete lanet ederlerken,
Vatanına bayrağına tarihine iradesine sahip çıktı.
***
Bu gün ABD liderliğindeki, Avrupa Birliği, İngiltere, bazı İslam ülkeleri,
içimizdeki hainler Türkiye'ye karşı (post- modern) bir savaş açtılar.
İçimizdeki bazı gafiller hâlen gaflet içindedirler.
İçimizdeki hainler, halen hainlik peşlindeler.
Katar'a uygulanan ambargo, Suudilerin ihaneti, Mısır'ın maşalığı, Amerika'nın PYD ve YPG'ye her türlü ağır silahları verişi, başta ABD ve AB ülkelerinin PKK'ya dolaylı veya gizli olarak desteklenmesi, Rakka'daki danışıklı dövüş ve diğerleri bu savaşın birer parçasıdır.
Yani Siyonizm, planlı programlı olarak sömürüsünü sürdürme mücadelesini kanlı olarak sürdürmektedir. Filistinli çocuklar ve kadınlar Katledilirken, bombalanırken Suudilerin, Yemen'in, BAE suskun kalması, siyonizmin emrinde amade olduklarının açık delilidir.
Bunlar için Türkiye bir tehdittir. Suudilerin en büyük hatası vehab oğullarıyla sahne alarak, petrolün gücüne inanarak, ehlisünnete muhalif olmalarıdır.
***
PEKİ NEDEN?

Farklı bir pencereden bakalım. Kendi ülkelerindeki sadece “BEN” merkezli, metaryalist ve maddeci, sadece yemek derdinde olan, alkol almayı, eğlenmeyi, cennet olarak oyun ve eğlenceyi tanrı bilen ve yaşayan uyuşuk bir batılı neslin, cinsellikte sınırsızlığı ilke edinmiş, doyumsuz, (İslam diniyle de tanışamamış) hıristiyan nesillerin bütün ihtiyaçları(!) için,
Sömürülmesi gereken Müslümanlara(!) ihtiyaçları var.
Siyonizmin esas politikası budur.
Hele Müslüman toplumlarda petrol ve doğalgazları, yer altı ve yer üstü zenginliklere sahipseler, buralardaki bütün bu zenginlikler, sömürgeci devletlerin hristiyan vatandaşlarına mubah=helal (!) gören emperyalist siyonizmin ana emeli, hedefi ve ideolojisi, öldürme ama diriltme de. Yarı canlı yarı ölü yaşasınlar politikasıdır.
Siyonizm, Müslümanları cahil bırakıp, basit meselelerle birbirlerine düşürerek, toplumlarının ekonomik kalkınmalarına mani olarak, bir tüketim toplumu oluşturmayı, hastalıklı nesiller oluşturup ilaç sanayinin ekonomiye çevirerek, para kazanmalarını, mazlum ve zayıf ülkelere silah satışlarıyla da, o ülkelerin ekonomilerini tam belinde kırmayı hedeflemiştir.
Bu hainler dün olduğu gibi, bu gün ve yarın, asla alçak emellerinden ve hedeflerinden vazgeçmeyeceklerdir.
Bu FETO örgütü de, siyonizmin yıllarca destekleyip, büyüttüğü, semizleştirilmiş dünya siyonizminin son sürümlerinden biridir.
Birkaç gün önce, 07 Temmuz Günü Büyükada'da gizli bir toplantıda yakalanan Alman Peter S. Görevi ayaklanma eğitmeni”dir.
Bu konu Türk yetkililerce soruşturulduğu için, bu haber güncel olduğu için şimdilik bu kadar yazalım. Sonuçları şaşırtıcı olacağının ipuçları ortaya çıkmaktadır.
Bu almanın görevini bir kere daha yazalım ki, gözden kaçmasın: Ayaklanma eğitmeni!
Peki neden? Bu adam Türkiye'de, 10 karanlık (bylock kullanan) adamla, nelerin peşinde olabilirler?

Dünya mazlumlarının hamisi, islamiyetin bekçisi, medeniyetin gerçek efendisi, hadis-i şeriflerle övülmüş, 100 lerce yıl dünyanın efendisi, arkasından çeşitli oyunlar oynanmış, dost sandıkları tarafından sırtından bıçaklanmış, türk ve İslam aleminin gerçek lideri Türkiye,
Siyoniztlerin hileleriyle tuş edilirse, dünya emperyalistlerce daha iyi sömürülecek, Kürt-Türk birbirine düşürülecek, İslam alemi zamanla yerle bir edilecek, mazlum milletler hastalıklarla boğuşturulurken, ilaç sektörüyle iliklerine kadar sömürülecek, silahlar satılacak, mazlumların göz yaşları akacak.
Bunu düşündüler, bunun peşindeler bu siyonistler,
Bir de İslamiyet'in yok edilmesi hedefindeler.
Ve buna göre planlar, programlar yaptılar.
Milyonlarca dolar, altın ve insan harcadılar
Müslümanız diyor görünürlerken, hakiki ehli sünnet vel cemaat yolunu unutturdular.
Fıkıh kurallarını yerle bir ederek, rüyalarla, günlük basit fetvalarla, dış görünüşle işi sulandırdılar. Gerçek ilimleri Müslümanlardan kaçırdılar.
Bu güne kadar gelen on binlerce bilim ve gönül adamlarıyla aramızdaki köprüleri kopardılar.
tarihimizde on binlerce büyük adamımız, önderimiz, bilim ve gönül adamlarımız varken,
tarihimizi 3-5 kişi ile sınırlandırdılar.
Yüzyıllardır değişmeyen ve değişmeyecek, Osmanlı devletinin de sıkı sıkıya sarıldığı ve sahip olduğu geniş coğrafyada yaydığı ve uyguladıkları bir fıkıh kuralını yazalım.
Ehli sünnet itikadına inanan bir Müslüman, devletine ihanet etmez. Devlet reisine isyan etmez ve fitne çıkarmaz. Çıkarırsa Resul efendimizin çizgisinden (Ehli Sünnet) itikadından çıkar.
Peki, Pensilvanyadaki sözde din adamı denilen kişi bu kuralı bilir mi?
Bilmez mi.
Unutturmak için 40 yıldır bunun kavgasındadır. Yani siyonizmin bukalemunluğuyla sinsi sinsi yapılanmaktaymış. Sorular çalınmış. Kendi adamları taltif edilmiş. Kendi adamlarını liyakatsizce bazı mevkilere atamışlar.
Suyun uyuduğu bir gün olan, 15 Temmuz 2016 günü, bu hainler uçaklarla, tanklarla kendi insanına, acımasızca bomba ve kurşun yağdırdılar. Zannettiler ki, herkes evine gidecek, susacak, Menderes'in, Abdülhamit hanın akıbeti tekerrür edecek.
Anadolu'daki menkıbeler, aslan yüreklikler, yüreğinde vatan, bayrak, millet sevgisi olan seçilmişler, imanlılar, bu şerefsizlere dur dedi.
Yapılan ihanetin boyutları, dünya siyonizminin tüm güçlerini ortaya koydukları bir hamledir.
Karşılarında ise ölümü gül bahçesine giren, ölüme gülümseyerek giden, ÇIKARSIZ, yiğitler, şehitler ordusu vardı.
Hayatlarında tank görmeyenler, tanklara karşı dururken, tank paletlerine karşı boydan boya yatarken, Bedir'in, Uhud'un, Ridaniye'nin, Çaldıranın, Mohaç'ın, İstanbul'un Fethinin, Ashabın, Silsilei Aliyye'nin, evliyanın, Sakarya'nın, ruhu aramızdaydı.
Evliyaların, ruhaniyetleride meydanlardaydı.
Kefenini giyen bayraklarıyla meydanlardaydı.
Bu millet bu gün de meydanlardadır.
Kıyamete kadar da, bu meydanlarda olacaktır.
1071, 1453, 2016'ın acısı, dünya siyonizmini, bu hedefe bu gün de yürütürken, başka arayışlara da sevk edecektir.
Sıra bizdedir. Bizler de çok çalışalım, bölünmeyelim.
Hangi görüşten olursak olalım, milli meselelerde bir olalım. Yoksa tarihler boyunca lanetleniriz. Ayıplanırız. Kınanırız.
Allahütealâ'ya hamd olsun ki, başta şehit ve gazilerimiz olmak üzere bu millet” Emsali Olmayan” bir destan yazdı.
Bu destanın birinci yıl dönümündeyiz.
***
15 Temmuz 2017 Cumartesi Günü,
Geçen yıl hatıralarla dolu nöbetlerimizi gerçekleştireceğimiz gecede, hep beraber bir ve beraber olacağız.
O gece, mesleğiniz ne olursa olsun, evlerimizdeysek, çoluk çocuk bir aradaysak, torunlarımızla birlikteysek, ezanlarımız okunuyorsa, dükkanımız açıyorsak, işimize gidiyorsak, her ne iş yapıyorsak, kendi dilimizi kullanıyorsak, yabancı mandalar ülkemde hüküm sürmüyorsa, taş taş üstünde kalmayan Irak ve Suriye'nin durumunda değilsek, Bayrağımız dalgalanıyorsa, kör,sağır ve dilsiz dünyaya haklı sesimizi alınlarının şakına, vura vura duyuracaksak,
15 Temmuz 2017 günü saat 21:00'de,
Ellerimizde Türk Bayraklarımızla, tekbirlerimizle,
Ailemizle, komşularımızla, arkadaşlarımızla, yarenlerimizle, Bolu VALİLİĞİ ÖNÜNDE TOPLANALIM. İzzet Baysal Caddesinden, Demokrasi meydanına BİR VE BERABER yürüyelim.
Yürüyüşümüzü ABD, AB, İngiltere, Suud hainler ve dünya Siyonistleri izliyor olacaktır.
Aşk ile onlara Allah için, bir şamar daha vuralım.
Yürüyüşümüzü mazlum milletler, Orta asya Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Kıbrıs, Katar, Kırım, dost milletler, toplumlar gözyaşlarıyla dualarla iştirak edeceklerdir.
O gece, Demokrasi meydanındaki etkinliklere katılalım.
O gece nöbetteyiz.
Bayrak ve Vatan için,
Öyle veya böyle öleceksek eğer,
Her zamanki gibi dualarımızda ya,
Şehit olmayı dileriz.
Son Kalemiz, evimiz, herşeyimiz, bayrağımız, milletimiz,
Dünya insanlığı,
Türkiye'miz için,
Bolu için,
KIYAMETE KADAR NÖBETTEYİZ