Türkiye’de bilinen gerçeklerden bir tanesi ataerkil bir toplum olmamız.
“Tamam kabul.” diyip yanından geçtiğimiz her şey bugün önümüze çıkıyor. Doğru mu?
Kadının erkekten yana olmak zorunda kaldığı ve bu uğurda KOL KIRILIR, YEN İÇİNDE KALIR dediği o bir türlü vazgeçemediğimiz yapı, ATAERKİLLİK.
Bu yapı içerisinde KADININ KADINA GÖRÜNMEYEN ŞİDDETİ, olayları örtbas etme noktasında ortaya çıkıyor ne yazık ki!
Aman duyulmasın, kimse anlamasın derken “Yok canım o öyle değildir.” Cümlesine yandaş cümleler ardı ardına gelir bu yapı içerisinde.
Ya küçücük kız çocuğu; “Anneme defalarca söyledim, istismara uğruyorum anne, bir şey yap..” diyor polisteki ifadesinde, onu tanımayanlar bile üzülüyor da, annenin KILI KIPIRDAMIYOR.
Daha ergen bile olmamış kız çocuklarını evlendirirken, ataerkilliği empoze ederken sesi oldukça yüksek çıkan kadınlarımızın, mahkemelerde, poliste, cinayet ya da kayıp vakalarında -ki onun sonu da cinayet- sesleri çıkmıyor.
Bastırılan bizim vicdanımız, bastırılan bizim insanlığımız olunca göz yumulan da masumların canı oluyor işte..
Kanunlar yetmiyor, polis her yere yetişemiyor.
Suçlamak kolay, toplum nerede peki?
Sokakta adam karısını döverken, kadın çocuğunu hırpalarken telefona çekenler, tepkisiz kalanlar?
Valla kimse birbirine bakmasın, bir toplumda çocuklar, kadınlar, hayvanlar katlediliyorsa sorumlu bir kişi ya da kurum olamaz.
Üç maymunu oynamaya devam!