Bir Ben Varım Deme…

Abone Ol

Romanlar okuduk, filmler seyrettik

Ve

İmparator Sezar'ın parmağını da o zaman öğrendik.

Yumruk yapılmış sağ elin başparmağı aşağıyı gösterirse, yenilen esir için bu ölüm”, yukarıyı gösterirse, hayat” demekti.

İmparator Sezar'ın parmağı, ya HAYAT ya da MEMATdı yani…

Hangi parti olursa olsun fark etmiyor, sanki siyaset arenası da aynen böyle.

Orada da Neronlar, Sezarlar, köleler ve Brütüsler var.

Ve bu arenaki; hain Brütüsler'i gösterdiği gibi kahramanları da, mazlumları da gösterdi Ülkücü Camiaya…

Kimileri aslanların önüne atıldı, kimileri var ki bu arenadan sessizce çekildi gitti.

Ve bu arenaya çıkan niceleri var ki;tribünleri dolduran insanlar başparmaklarını yukarıya kaldırmalarına rağmen, Sayın Devlet Bahçeli başparmağını HAYAT üzerine kullanmadı.

O başparmak hep aşağıya baktı.

Tribünleri dolduranlar ise bu vatanın bölünmezliğine, bayrağa, vatana ve bu TÜRK İSLAM sevdasına asla ihanet etmeyeceğine inandığı Bilge Lider dediği Sayın Devlet Bahçeli' ye hiç karşı çıkmadı.

Duruş gösterdi ve Sevgili Bilge Liderinin yanında yer aldı.

O Bilge Lider ki;

‘Akşamdan Hacı Mehmet, ertesi gün Yahudi!' rolüne hiç soyunmadı.

Bu Bilge Lider ki;

Hep"Önce Ülkem ve Milletim sonra Partim ve ben."Dedi.

Yürekten anlamasını bilenlere Sayın Devlet Bahçeli'nin bu sözü ne anlamlı ve ne güzel bir ifade değil mi?

Biz Ülkücüler olarak, bu sözün anlamını dünde anladık, bugün de anlıyoruz.

Ve halen daha bu sözün arkasındayız.

Ama bir gerçek var ki,‘Önce Ülkem ve Milletim sonra Partim ve ben' düşüncemize rağmentaraftar sayımızı artıramıyoruz.

Çünkü yıllardan beri yapılan algı operasyonları ile kafalara yerleşmiş olan Devlet Bey ön yargısını kıramıyoruz.

Yol alamıyoruz.

Bırakın tanımadığımız insanları, eşimize çoluğumuza çocuğumuza bile BEN' i anlatamıyoruz

O zaman

İşte bu ifade doğrultusunda hareket edebilmemiz için bu güzel sözü gelmiş olduğumuz ortamda şimdi tersinden okumak gerekli.

Yani en sondaki BEN, Ben' e bir şeyler demeli.

Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet, tek dil,' Hassasiyetlerimizin devam edebilmesi ve milletimize, hainlere ve riyakârlara karşı durabilecek tek partinin MHP ve Ülkücüler olduğunun anlatılabilmesinin yolunun, BENinfedakârlığından geçtiğini bilmeli.

O zaman BEN olarak;

Yüzde ısrar etme, doksan da olur.

İnsan dediğinde, noksan da olur.

Sakın büyüklenme, elde neler var.

Bir ben varım deme, yoksan da olur... Diyen Hazreti Mevlana'nın bu güzel sözünü hatırlamalısınız.

Tribünlerden gelen seslere kulağınızı tıkamamalısınız.

Ama hiçbir Ülkücünün de size,‘yoksan da olur,' diyecek kadar vefasız olamayacağının da farkında olmalısınız.

Ancak

BOP'a evet demeyecek, küresel ablukaya ses çıkartacak, harama göz yummayacak, hıyanete göz kapamayacak, çözüm denilen çözülme projesine karşı duracak, Türklüğü yok etmek isteyenlere karşı çıkacak kişinin sadece BEN olmayacağını, bu hareketin içinde bu harekete ivme kazandıracak pek çok insan olduğunu bilmelisiniz.

Ve

Ülkücüyü, Ülkücü ile imtihan etme durumuna getirmemelisiniz.

Türkiye'nin bölünmeye doğru getirilmek istendiği şu nazik dönemde, bu bölünmeye dur diyecek tek parti olan MHP'nin, bölünerek güçten düşürülmek istenmesinin önüne geçecek yeni bir yapılanma için fikir üretmeli,

BOZKURTLARIN ÖLÜMÜNÜ bekleyenlere, BOZKURTLARIN DİRİLİŞİ'ni göstermelisiniz.

Bunun için ise

O başparmağı bu defa, BEN içinaşağı doğru çevirmelisiniz.

Ve debizler Ülkücü camia olarak, kıymetlimizden BİLGE'likten YÜCE'liğe geçişini beklemekteyiz.

Muharrem Demirel

NOT: Bu satırların yazarı Muharrem Demirel, 1999 seçimlerinde insan kalabalığından giremediği partisine, 2002 seçimleri sonrasında gitmiş ve içerde olan 5-10 kişi ile birlikte, Sayın Devlet Bahçeli'nin televizyon marifeti ile ilan ettiği istifa haberini gözlerinden yaşlar akarak dinlemiştir.

Ve de hemen bir yakınına iş yerini açtırarak, ‘Sayın Genel Başkanım lütfen istifa etmeyiniz…' diyerek, belki de Genel Merkeze faks ilk mesaj gönderen kişidir.