Geçen hafta Sinan Oğan ile görüştüğü anımsatılan Erdoğan, "Olumlu bir görüşme yapmıştık. Bugün de kendisi bizi ve Cumhur İttifakı'nı destekleyeceğini beyan etti. Kendisine şahsım, bütün yol arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. Sinan Bey bizim terörle mücadele, Türk dünyasıyla ilişkiler başta olmak üzere, vatanımızın bekasıyla ilgili net tavrımızı çok çok iyi biliyor. Bu konularda en küçük bir tavizimiz yoktur, olmamıştır, olamaz da. Kendisinin dile getirdiği bazı hususları da biz açıklığa kavuşturduk." diye konuştu.

"SİNAN OĞAN İLE PAZARLIK YAPILMADI"

Erdoğan, bu güç birliğinin ülkenin ve milletin faydasına olacağına inandığını belirterek, şöyle devam etti:

"Ve çok açık bir gerçek, kendilerinin de üzerinde biraz durduğu bu mülteciler, sığınmacılar konusu, vesaire... Bu konuda da biliyorsunuz Suriye'nin kuzeyindeki briket evlerden başlamak üzere, şu ana kadar 450 bin mülteci zaten tekrar yurtlarına döndü fakat şu andaki hedefte 1 milyon mültecinin daha yapılacak yeni konutlarla oralara döneceğine yönelik planımız var. Bu da zaman içerisinde gerçekleşecek. Tabii kendisinin de ifade ettiği gibi bir güven ortamı içerisinde bunların ülkelerine dönüşünü de sağlama gayreti içerisinde olacağız. Tabii burada mutabık kaldığımız en önemli konulardan bir tanesi de Anayasamızın değişmezleri. 66. madde ki bunlar zaten bizim asla ve kata üzerinde herhangi bir sıkıntımızın olmadığı konular, kırmızı çizgilerimiz. Dolayısıyla da bunlarda da mutabık kalıyoruz. Ve bir diğer konu Türk Devletleri Teşkilatı ki bu konuda da başta İlham Aliyev kardeşim olmak üzere Türk devletleriyle biliyorsunuz burada yaptığımız toplantımız vardı. Aynı şekilde Türk devletlerinde yaptığımız toplantılar oldu. Bunlar da bizim yine Türk dünyasıyla olan hassasiyetimizin en güzel örnekleridir."

Başkan Erdoğan, "Sinan Oğan'ın cumhurbaşkanı yardımcılığı ya da bakanlık gibi bir talebi oldu mu?" sorusuna cevap vererek, Oğan ile bu tür bir pazarlık yapmadıklarını ifade etti.

Muhalefetin veya muhalif yapıların bu tür konularda spekülatif bazı arayışların içine girdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Böyle bir talep kesinlikle söz konusu olmadığı gibi bütün mesele bugünkü metinde olduğu gibi yani bir Afet Bakanlığının kurulması gibi bir tespiti var çünkü bizde şimdi tabii AFAD var da ama bu bir bakanlık boyutunda değil. Yani bunu bakanlık boyutuna çıkarmak gibi bu metinde de yer alan böyle bir durum söz konusu. Yani bunlar üzerinde düşünülebilecek konular. Bunlar birer ilke olarak hep üzerinde durulabilir. Yani bu bir AFAD olarak değil de bir bakanlık olarak da yarın bir gün gündeme gelebilir." ifadelerini kullandı.

"MÜLTECİLER NOKTASINDA BİR PLANLAMA VE YOL HARİTASI ÇIKARILABİLİR"

Başkan Erdoğan, "Sığınmacıların geri dönmesiyle ilgili bir takvimlendirme söz konusu mu?" sorusunu "Şu an itibarıyla tabii derdimiz bir an önce bu pazar gününü atlatmak. Atlattıktan sonra da bu konuyla ilgili, mülteciler noktasında bir planlama ve yol haritası çıkarılabilir. Ne kadar zamanda bunların dönüşü sağlanabilir? Biliyorsunuz bizim 'dörtlü' olarak da Moskova'da yapılan bazı çalışmalar var. Rusya, Türkiye, Suriye, İran, çalışma devam ediyor yani bu çalışmalar çerçevesi içerisinde bunlar da zaten gündeme alınabilir ve ne kadar kısa zamanda bu mültecileri kendi ülkelerine döndürürüz, bunun adımlarını da atarız." diyerek yanıtladı.

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'de 10 milyon mültecinin varlığından söz ettiği, buna ek olarak 10 milyon mültecinin daha Türkiye'ye geleceğine ilişkin konuşmasının hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları belirtti:

"Bu Kılıçdaroğlu'nun maalesef her zaman yalan üzerine bina edilmiş bir anlayışı var. Yani yalanı tanımlamak istiyorsanız Kılıçdaroğlu'na bakmanız lazım, hayatı yalan. Yani buna deseniz ki o 10 milyonu neye dayanarak söylüyorsun? Söyleyeceği hiçbir şey yok. Bunların bütün belgeleri, belgeleri bizde. Yani nefret söylemleriyle günü kurtarmaya çalışıyor. Sorsan 'Sosyal demokratız.' der ama bir haftada Nazi Almanyası'ndaki nasyonal sosyalistlerden hiçbir farkları kalmadı. Bunların tamamı rövanşist. Bu zihniyetin ürünü olan söylemler, bunlarla geçiniyor. Türkiye'nin hiçbir meselesi fevri adımlarla çözülmez. Ve tüm vatandaşlarım müsterih olsun. Sınırlarımız en son teknolojilerle donatılmış vaziyette. Türkiye'nin sınırları hiç olmadığı kadar güvendedir. Ve buralardan taviz vermemiz mümkün değil. İkinci bir konu, biz başından beri sığınmacıların güvenli ve gönüllü geri dönüşlerini zaten destekliyoruz. Şimdiye kadar 560 bine yakın sığınmacı terörden arındırılan bölgelere döndü. Suriye'den terör örgütleri temizlendikçe bu sayı daha da artacak. Bununla ilgili bir başka adım, Suriye rejiminin temsilcilerinin de olduğu malum bu az önce söylediğim dörtlü diyalog sürecidir. Bu devam ediyor. Kısa süre önce bakanlar seviyesinde görüşmeler oldu. Burada da çok olumlu sinyaller alıyoruz."

Erdoğan, diğer bir çalışmalarının da sivil toplum kuruluşlarının ve kardeş ülkelerin desteğiyle yapılan briket evler olduğunu söyledi.

İlk etapta bir milyon, belki de daha fazla mültecinin kendi topraklarına dönmeleri için bu projeleri de yürüttüklerine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu konuda hem devlet hem STK'ler el ele bu projeleri yürütüyor. Konutlar bittiğinde bu insanlar da kendi topraklarına inanıyorum ki gönüllü olarak döneceklerdir. Ama CHP Genel Başkanı'nın dediği gibi Suriye'nin kuzeyinde askeri çekerseniz hem Türkiye güvende olmaz hem de göçler daha da artar. Kilis'e, Hatay'a, Urfa'ya ve diğer sınır şehirlerimize tekrar roketler düşmeye başlar. Terör örgütlerinden kaçan insanlar sınırlarımıza tekrar akın eder. Kılıçdaroğlu'nun esas yapmak istediği, Türkiye bir Boraltan Köprüsü utancını yaşasın istiyor. Hani, 'Bizi Ruslar öldürmesin, Ermeniler öldürmesin, siz öldürün.' demişlerdi ya. Şimdi de benzer bir şeyi, CHP'nin çaldığı bu kara lekeyi biz on yıllar sonra Karabağ'ın kurtuluşuyla ancak temizledik. Ve milletimiz bir daha benzer vicdansızlıklara izin vermeyecektir. Sığınmacılar üzerinden saçılan düşmanlık tohumları tutmayacaktır. Biz, bu meselede başından beri insani, İslami ve vicdani duruş sergiledik. Bundan sonra milletimize yakışanı yapacağız, Türkiye'ye yakışan neyse biz bunu yapmalıyız. Yani bir Alman kalkıp da Suriyeliyi alıyorsa, Amerika alıyorsa biz benzer bir şeyi seçerek güvende niye yapmayalım?"

Editör: Berfin MUTLU