Geçtiğimiz günlerde Türk Kızılay'ı binası için bir yazı yazdım.
Yazımız da fitne fesat yoktu, iftira yoktu, niyet okuma yoktu,
Taşeronluk yoktu.
Şeytani değil, rahmani duygularla yazılmış samimi bir yazıydı.
Ne oldu?
Hiç bir şey olmadı.
Kimse sorumluluk almadı. Bu nazik konuya kimse sahip çıkmadı.
***
Bu arada kendisine kıymet verdiğim çok değerli bir isim aradı. Binanın durumunu ve kullanım durumunu anlattı.
Ama istemeden söylemiş olduğu ifade ise canımızı acıttı.
Dedi ki, ‘Bina birilerine verilmek isteniyor ki son zamanlarda gündeme çok gelmeye başladı.'
Haydaaa!
Bizim öyle bir düşüncemiz yoktu ki!
Bu toplumsal konuyu gündeme taşıyan kişi olarak;
‘Binanın etrafı çok kötü, berduş yuvası olmuş, etrafı pislikten geçilmiyor, yavrularımız için herkes için tehlike arz ediyor.' Demiştik.
Bu durum söz konusu olmamış olsaydı zaten yazmazdık ki.
***
Size bir şey söyleyeyim mi, üzüldüğüm konu şu;
Şimdi belki umurumuzda değil, çünkü görüntü kirliliğinden başka bir şey yok.
Ama
Ya Allah korusun yarın bir gün oradan geçmekte olan eşimiz, çocuklarımız, torunlarımız ya da yakınlarımızdan biri taciz ile karşılaşırlarsa,
Ya da orada âlem yapanlardan biri zıvanadan çıkarda gece karanlığında gelip, ‘Ağa at bir şarap parası' diyerek, bıçağı boynumuza dayarsa…
***
İşte bunun için ısrar ile bu nazik konunun üzerine gidiyorum.
Gidiyorum da…
Biz herhalde derdimizi Yunanistan Devletine,
Atina Valiliğine,
Atina Belediyesine,
Ve
Kızılhaç'a anlattık ki kimse sahiplenmedi.
Bir de Türkiye Cumhuriyeti Devletine,
Bolu Valiliğine,
Bolu Belediye Başkanlığına
Ve
Kızılay'a anlatalım.
Dinlerler mi?
Bilmem!
***
Ama Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin yeni sloganını bilirim.
Neydi?
Kutlu yürüyüşe devam!
O zaman sormak isterim;
Böyle mi yürüyeceğiz, böyle mi devam edeceğiz, vatandaşa böyle mi umut vereceğiz, böyle mi temizleneceğiz.
Devletimize böyle mi güveneceğiz?
Ben mevcut iktidara oy vermesem bile oy verenlere, yönetenlere saygı gösteren vatandaş olarak diyorum ki,
Kızılay binasının etrafında güvenlik tedbirleri alınmasından ya da aldırılmasından
Binanın amacına uygun bir çevre düzenlemesi yapılmasından, ya da yaptırılmasından etrafının temizlenmesinden ya da temizlettirilmesinden vazgeçtim.
Önce kendi vicdanlarımızı temizleyelim yeter!
11.06.2017
Muharrem Demirel