DERLEYEN: HAVVA AKÇA

Çele Dergisi yazarlarından Vahap Tunçer, 1963 yılında yazdığı yazıda Abant’ın taksim edilme durumuyla ilgili şu ifadelere yer verdi;
“Kulağımıza çalındı ki, Abant çevresinden parça parça yer isteyenler çoğalmış. Yine duyduk ki, bu istekler ilgili ve selahiyetli (yetkili) makamlarca müsait karşılanıyor ve satışı düşünülüyormuş. Bu arzu ve talepte bulunanlar resmi, yarı resmi ve hususi teşekkül ve müesseselermiş.

HERKESİN GÖZÜ ABANT’TA

İşittiğimiz bu esas haberin teferruatını tetkik ettik ve hakikat olduğunu anladık. Öğrendiğimize göre, Abant’ın güney kısmında bir bölgeyi devamlı kamp yeri olmak üzere ciheti askeriye (iskân veya konaklama sureti ile işgal olunan binaların tahliyesinden Millî Müdafaa Mükellefiyeti Komisyonunu haberdar eder) istermiş.

Diğer müsait bir kısmına yine kamp ve tesisler kurmak üzere Kızılay talipmiş. Filan sağlık müessesi filan kısma bir sağlık kampı, yurdu veya sanatoryum yapmak üzere, filan sinai (sanayi) müessese veya fabrika, kendi bünyesindeki memur ve işçiler için dinlenme evleri yapmak üzere isteklerde bulunuyorlarmış.

Henüz bunların çoğu tasavvur (hayal) halinde olmakla beraber, tahakkuk (gerçekleşme) ettiği veya tahakkukuna imkan verildiği takdirde Abant’ın hali nice olur hiç düşünülmüş müdür?


 

YURT DIŞI SERMAYELER GÖZÜ ABANT’A DİKTİ…

Bolumuzun geleceğini Turizm davasının başarılmasında görmeyi artık münakaşa kabul etmez bir gerçek olarak anlamış bulunuyoruz. Bu başarıyı da başta Abantımız olmak üzere, Kaplıcalarımız, Gölcük, Karadere ve daha Bolu’ya Allah’ın birer lütfu olan tabiat harikası güzelliklerimiz sağlayacaktır.

Bu tabiat harikalarının öncülüğünü yapan Abant, daha şimdiden yalnız yurt içinden değil, yurt dışından da turist çekecek kadar buraya tesisler yapmak üzere sermayedarlar müracaat ettirecek kadar şöhret yapmış ve ilgi çekmiştir, çekmektedir.

İşte bu Abant, ileride mutlak ve muhakkak olarak ve Abant’ın tamamı olarak ele alınıp işlenecektir. Geçenlerde vilayetle temas eden bir ecnebi firma buraya 30-40 milyon lira yatırım yapmak üzere 30-40 sene müddetle işletme hakkını istemiş ve müddet sonunda yaptığı bütün tesisleri bırakıp gitmeyi de teklifi meyanında beyan etmiştir.

Böyle bir kiralamaya muvafakat (razı olmak) edildiği takdirde Abant’ı bomboş dağ olarak ele alıp, tamamına hakim projelerini ona göre tanzim (sıralamak) ederek tatbika geçecek ve bugün mevcut büyük otel dahil, diğer binaların hepsini kaldırıp yeniden ve kendi planlarını uygulayarak bu müstesna yeri modern dünyanın en ilgi çeken mesiresi haline getirecekmiş. Asfalt çevre ve dağ yolları, gölde bizim düşünemediğimiz çeşitli tesisatlar, tepelerden vadilere teleferikler, şimendifer (tren) turları, lunaparklar, gazinolar, oteller, dağ evleri, dinlenme yuvaları, eğlence bölgeleri ve daha neler neler...

Şu satırları yazarken bana da hayal gibi gelen bu saydıklarımın husul (oluşma) bulmamasına hiç sebep yok ve Abant ileride bu duruma mutlaka kavuşacaktır. Fakat yazımızın başında ele aldığımız taksim (bölme) konusu işte o zaman imara mani bir mesele olarak karşımıza çıkacaktır. Ne gibi mi? Neden mi? İzah edelim...

ABANT’A ÇUKURLAR KAZILDI…

Hepimizin bildiği veçhile (yönüyle) Abant’ın batı kuzey bölgesinde her sene askeri kamp kurulur. Ortasında bir lokanta-gazinonun bulunduğu bu kamp belki 100 kadar çadırdan müteşekkildir. Bu sene göl kenarına bir de su üstü gazinosu yapıldı. Taşıt araçları ve hatta bir iki küçük uçağın bulunduğu kamp yeri bir askeri sitedir. İşte bu kampın önünden geçen Abant’ın çevre yoluna bu yıl kısa aralıklarla birkaç tane hendek-barikat kazdırıldı. Sebebi oradan geçen vasıtaların süratlerini kesmek ve toz kaldırıp çadırları rahatsız etmelerine mani olmak içinmiş.

Lakin her gün Abant'ta yolcularına öğle yemeği veren büyük yolcu otobüslerinden birkaçı ve pek çok hususi vasıta bu çukurlara düşüp hırpalanınca şikayetler yükseldi. İstanbul basınına aksetti ve ciheti askeriye bu çukur-hendekleri kapatmaya ve kamp boyunca yola zift döktürüp toza bu suretle mani olmaya mecbur oldu. Bu baştan böyle yapılıp vasıtalara eziyet edilmese olmaz mıydı acaba?

İşte yukarıda sıraladığımız gerekçeler kendilerine tahsis edilen kısım ve sahalarda haklı olarak kamp çevresini korumak üzere hakimiyet ve tasarruf tesis eder de Abant'ın umuma mahsus kısımları azalır ve daralırsa ve bilhassa bahsettiğimiz bir sermayedar Abant'ın tamamına mahsus bir büyük yatırıma teşebbüs ederse, küçük tesisler veya kampların sahipleriyle ihtilafa düşülmemesi imkansızdır.

 

ABANT BÜTÜN OLARAK PLANLANMALIDIR…

Bu kabil (gerçekleşebilir) tahsisler ancak ilk tanıtma devrelerinde ve kısa süreli muvakkat (geçici) tesisler için yapılabilir. Abant çevresinde evvelce beden terbiyesi teşkilatı için yapılan kayak evi, Bolu ve Mudurnu Belediyelerince yapılan küçük binalar böyle ilk tanıtma ve ilk faaliyet tesisleriydi. Sonra hepsi kaldırıldı ve yerlerine turizm şirketlerince bugünkü büyük otel ve müştemilatı yapıldı. Gerçi bu yıkılanlar esasen derme çatma şeyler olduğundan kaldırılırken ne Belediyeler ne de beden terbiyesi ses çıkarmadı ama bundan sonra tanınacak hakların ve yapılacak bina ve sair (başka) tesislerin kaldırılması zor olur. Müstakbel Abant'ın inkişafına (gelişme) da engel teşkil eder.

Onun için Abant, bir bütün olarak mütalaa edilip bugün değil de yarın için imara hazır bulundurulmalı ve her isteyene bir köşe tahsis edilip taksime uğramamalıdır.”

KAYNAK: ÇELE DERGİSİ