Genel

30 AĞUSTOS 1922 BÜYÜK ZAFERİN 102'NCİ YILDÖNÜMÜ

Ahmet Şerafettin Yamaner'in Kaleminden, 30 AĞUSTOS 1922 BÜYÜK ZAFERİN 102'NCİ YILDÖNÜMÜ

Abone Ol

   Bu zafer, sırtına saplanan esaret hançerini ulusça söküp atan, özgürlüğünü almak isteyenleri tüm dünyanın önünde dize getiren Türk ulusunun diriliş destanıdır.

   30 Ağustos Zaferi kazanılmasaydı, ne İstanbul’un fethini, ne Çanakkale Zaferini, ne birçok ilin kurtuluşunu ne de Malazgirt Zaferini kutlayacağımız Türkiye olmazdı.

   İşte bu zaferleri kutluyorsak, bunu 30 Ağustos Zaferine borçlu olduğumuz bilinmelidir.

   Mustafa Kemal Paşa’nın dediği gibi Büyük Taarruzun her muharebesi askerlik sanatının harikasıdır.

   Çünkü her muharebe iyi düşünülmüş, iyi planlanmış ve iyi uygulanmıştır.

   Muharebeyi yöneten subayların hepsi komutanlık kabiliyetlerini ve yiğitliklerini bu muharebede ispatlamışlardır.

   Büyük Taarruz Türk Ulusunun özgürlük ve bağımsızlığın ölümsüz anıtıdır.

   Bağımsız bir devlet kurmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu batının pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi doğunun pençesinden kurtarmışsak, minarelerimizde ezan seslerini duyabiliyorsak, nefes alıyorsak herşeyi Falih Rıfkı Atay’ın dediği gibi 30 Ağustos Zaferine borçluyuz.

   Mustafa Kemal’in halkına güven duyması, birleştiriciliği Çanakkale Savaşında “Ben size çekilmeyi değil ölmeyi emrediyorum.” Diyen bir komutanın emri ; “Allah Allah” diyerek düşmana saldıran Mehmetçiğin komutanına inanması, güvenmesi ve ona kurtarıcı gözüyle bakması kurtuluş hızını arttırmıştır.

   Meydan Muharebesi denilince akla Sakarya gelir. Dumlupınar gelir. Böyle kesin sonuçlu muharebelere “Ölüm Kalım Savaşı” denir. Meydan Muharebelerinin sonunda bazı devletler batar veya devletler doğar.

   102 yıl önce artık öldüler, bittiler denilen Türkler Anadolu’nun ortasında bir yıl içinde iki büyük Meydan Muharebesini kazanarak bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuşlardır.

                                      

    Eşsiz Başkomutan Gazi Mustafa Kemal kazanılan Büyük Zafer hakkında şunları söylüyor.

Türk Ordusunun, Türk Zabitan ve Kumanda heyetinin yüksek Kudret ve Kahramanlığı tarihte bir kere daha tespit edilen muazzam bir eserdir. Bu eser Türk Milletinin hürriyet ve istiklal fikrinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı bir ordunun Başkomutanı olduğumdan ilelebet mesut ve bahtiyarım.

   Kendine olan güvenini, hukuka olan saygısı o kadar yüksekti ki Erzurum’da askerlikten istifa  ederek kendini her rütbenin üstünde tutmasını bildi.

   Türkiye Büyük Millet Meclisi oy birliği ile 5 Ağustos 1921 günü Mustafa Kemal Paşa’ya savaşı yönetmeye ilişkin yetkilerini içeren “Başkomutan” ünvanını verdi.

   Meclis yetkiyi verdikten sonra, Mustafa Kemal Paşa, Milli Egemenlik ilkesine bağlılığını gösteren bir önergeyi meclise vererek bu yetkinin üç aylık bir süreyle sınırlandırılmasını istedi.

   Başkomutan olduğunda, kendisinin rütbesi Osmanlı Divan-ı Harbi Örfi mahkemesince alınmıştı.

   Başarılı olmak için komutanın rütbeye, Mehmetçiğin kıyafete ihtiyacı yoktu.

   “Efendiler para vardır, para yoktur. İster olsun, ister olmasın. Ordu vardır.” Diyerek Türk’ün askeriyle güçlü olduğunu belirtiyordu.

   30 Ağustos Zafer Bayramını anlamak için  “Büyük Zafer” öncesi neler yaşandı, nasıl kazanıldı bunları bilmek gerekir.

   Bu toprakların 1918-1922’de emperyalist işgale uğrayıp elimizden çıktığını, 1921’de Sakarya Zaferi ve 1922’de Büyük Taaruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile yeniden vatan yapıldığını bilmeyenler “30 Ağustos Zafer Bayramını” kutlayamaz.

30 Ekim 1918 Limni adası Limanında imzalanan Mondros mütarekesi ve Sevr anlaşmasıyla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür yaşama hakkımıza son veriliyordu.

   Mondros mütarekesini hatırlayalım;

-        Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının itilaf devletleri tarafından işgali,

-        Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek,

-        Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek, Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır.

-        Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler Osmanlı gemileri onlara hizmet edecek,

-        İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye’den temin edecektir.

-        Bütün demiryolları, İtilaf Devletleri tarafından kontrol altına alınacaktır.

-        Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.

-        Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletlerinin nezdinde kalacaktır.

-        Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak’taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletlerinin kumandanlarına teslim olunacaktır.

-        Osmanlı Hükûmeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir.

SEVR ANLAŞMASI

   İtilaf devletlerinin desteği ile Sevr anlaşma hükümlerinin yerine getirilmesi için Yunan Ordusu 23 Haziran 1920’de Anadolu’da ve Trakya’da saldırılara geçti.

-        Batı Anadolu (İzmir ve Havalisi) Yunanlılara verilecektir.

-        Güney sınırı ise Mardin, Urfa, Gaziantep, Osmaniye Fransa’ya,

-        Doğubeyazıt, Van, Muş, Bitlis ve Erzincan Ermenistan’a,

-        Irak ve Suriye arasında Kürdistan kurulacak,

-        İtalyanlar Antalya, Konya,

-        Fransızlar Adana, Sivas, Malatya,

-        İngilizler Irak’ın kuzeyi petrol yatakları

-        Sevr Antlaşmasına göre memleketin içindeki azınlıklar Türklerden daha fazla hakka sahip olacaklar.

   Bu şartlar altında yapılacak tek şey “BÜYÜK TAARRUZ” olacaktı.

   25 Ağustos’ta Şuhut Kasabasının yakınında KOCATEPE’nin güney batısında Başkomutan çadırı kuruldu.

   26 Ağustos 1922 günü saat 5:30’da Kocatepe’den topçu ateşiyle Büyük Taarruz başladı.

  

   Askerlere “Yunanlıların kazandığını görmektense gök kubbe başımıza yıkılsın daha iyi” dedikten sonra “Ölüme hazır olan gönüllüler öne çıksın” dedi. Askerlerin hepsi öne çıktı.

   Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’in 30 Ağustos 1922 günü Dumlupınar’da yönettiği Türk ordusu Yunan ordusunu iki taraftan kuşattı.

   Yunan ordusu bozguna uğrayarak kaçmaya başladı.

   Türk ordusunun önünde 400 km. mesafe vardı. Yunan ordusu kaçarken tüm köy, kasaba ve şehirleri yakarak ilerliyordu.

   Türk askeri, üzerindeki cephane ve muharebe ağırlıklarıyla günde ortalama 40km yol alıyordu.

   Bu durum dünya savaşı tarihinde emsaline rastlanmayan bir başarıdır.

   Esirler arasında; bozulan Yunan ordusunun Başkomutanı Trikupis 2nci kolordu Komutanı General Digenis, 4ncü Tümen Komutanı General Dimaras, 12nci Tümen Komutanı Alb. Kallidopulus, 13ncü Tüm. Komutanı Alb. Kalpalis ve yardımcıları vardı.

   Bu savaşa Başkomutanlık Meydan Muharebeside denilmektedir.

   Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “ Hattı Müdafaa yoktur, Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.” Sözleri dünyaya mal olmuş sözlerdir.

          Bu savaşlar Subaylar Savaşı olarakta tarihe geçmiştir.

   “Atatürk’ün dediği gibi “Bir ordunun kudreti Subay ve Komuta heyetinin kıymeti ile ölçülür.”

   Çanakkale savaşında üstün düşman güçleri karşısında geri çekilmekte olan askere” Ben size çekilmeyi değil ölmeyi emrediyorum, Mevzi al” komutunu veren Mustafa Kemal sayesinde düşman Çanakkale’den atılmıştır.

   İşte bu emri askeri ortaokulunda ve Askerî lisede okuyan bir komutan verebilir. O askerde komutanının bilgisine ve eğitimine güvendiği için emri yerine getirmiştir.

   31 Temmuz 1920’de Atatürk Afyon Kolordu Dairesinde subaylara “Millet bağımsızlığının korunmasını ordunun ruhunu oluşturan subaylardan bekler, işte subayın yüce olan görevi budur. Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır. Bundan sonra engeller ve müşkülat kalmaz.” diyerek subayın önemini belirtmiştir.

   Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde kazanılan bu zafer, Kahraman ordumuzun cesaret ve fedakarlığı sayesinde kazanılmıştır.

   Bu güzel vatanı canları ve kanları pahasına bizlere emanet eden başta en büyük Komutanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere Tüm Şehit ve Gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum.

   Ruhları şad, mekânları cennet olsun. 30 Ağustos 2024

                                                                                              Ahmet Şerafettin Yamaner

                                                                                              Em. P. Kd. Bnb.

                                                                                              1974 Kıbrıs Barış Harekât Gazisi

                                                                                              TESUD Bolu Şube Başkanı