DERLEYEN: HAVVA AKÇA

Bazı eşkıyalar yol kesip, kadınları dağa kaldırıyorlardı. Bolu ve çevresinde etkili olan Yanık Ahmet ve çetesi hakkında Şaban 1317 (Aralık 1899) başlarında takibatın başlatılıp bir an önce yakalanması istendi. Yakalandıktan sonra tekrar kaçan eşkıya reislerinden Hendek'in Şevketiye köyünden İlyas Safer 1327 (Şubat-Mart 1909) sonlarında tekrar yakalanıp Bolu'ya gönderildi. İlyas ile birlikte yargılanan Mahir oğlu Ali beraat etti. Laz Dursun oğlu Ziver ile Mahir oğlu Mehmet firardaydı. Liva içerisindeki dar geçit ve boğazlar eşkıyanın saklandığı yerler arasındaydı. Hendek'teki Meşe Boğazı çatışmaların sıkça yaşandığı yerlerden biriydi. Cemaziyelahir 1327 (Haziran-Temmuz 1909) ortalarında boğazda çatışma yaşandı, eşkıyanın yakalanması için Düzce'den takviye bir müfreze gönderildi.

Ünlü eşkıya reislerinden Çakırcalının yakalanması için Tabur Kumandanı Yüzbaşı Rüştü Bey Şaban 1329 (Temmuz-Ağustos 1911) ortalarında yirmi kişilik bir kuvvetle gönderildi. Eşkıyalığın önlenmesi amacıyla jandarma kuvvetinin arttırılması konusunda mutasarrıflığın nezarete birçok başvurusu olmuştu. Limanlardaki güvenliğin sağlanmasına yönelik Ereğli limanı ve Zonguldak demiryolunun gerekli noktalarına yeterli miktarda jandarma konulması Zilhicce 1329 (Kasım-Aralık 1911) sonlarında gerçekleştirildi.

Posta arabalarına eşkıya baskınları sık yaşanıyordu. Düzce'den Bolu'ya gitmekte olan posta arabası Kıpti mahallesinde saldırıya uğradı. Saldırıdan kısa bir süre sonra Muharrem 1331 (Ocak 1913) sonlarında saldırganlardan ikisi yakalandı, üçüncü kişinin ele geçirilmesine çalışılıyordu.

Eşkıyalığın bir yolu da kendisini resmi görevliler gibi göstererek halktan haksız kazanç elde etmekti. Sık başvurulan usul reji kolcusu olduğunu iddia ederek halk üzerinde etkinliği arttırmaktı. Bolu ve Geyve'de bazı eşkıyalar bu şekilde serbestçe dolaşıyor, kendileri hakkında gerekli bilgiyi toplayabiliyorlardı. Zilkade 1320 (Ocak-Şubat 1903) başlarında sahte reji kolcuları hakkında soruşturma başlatıldı. Bu kolcular için jandarma müfrezeleri görevlendirildi.

Asker kaçaklarına dair sorunların önemli yer işgal ettiği görülmektedir. Bolu, Bartın ve Zonguldak'taki kıtalarından firar eden bir kısmı silahlı otuz beş asker Muharrem 1334 (Kasım Aralık 1915) yakalanarak kıtalarına gönderildiler. Asker firarileri ya kendi başlarına eşkıya oluyor, ya da mevcut gruplardan birine katılıyorlardı. Firarilerin livaya bağlı kazalarda zulüm ve yağma hareketlerini arttırmaları karşısında mutasarrıflık üç yüz kişilik jandarma müfrezesinin kurulmasını talep etti. Dönemin şartları göz önüne alındığında bu isteğin yerine getirildiği konusunda herhangi somut bir bilgi yoktur.

Sancak içinde seyahat eden Erzurumlu Rıdvan, Mehmet oğlu Abdi, Konstantin oğlu İlya ve arkadaşları tarafından soyuldu, eşyalarına el konuldu. Adı geçen şahıslar bir süre sonra yakalanıp hapisle cezalandırıldılar. Bolu ve Gerede kazalarına ait yaylalarda barınan eşkıyanın yakalanabilmesi için görevlendirilecek jandarmalara harcanmak üzere örtülü ödenekten yedi bin kuruş Şaban 1335 (Mayıs-Haziran 1917) başlarında Bolu Mutasarrıflığına gönderildi. Soygunlardan en çok posta arabaları etkileniyordu. Zilkade 1335 (Ağustos-Eylül 1917) başında Bolu- Düzce yolunda posta arabası soyuldu. Eşkıyanın bulunmasından başka, posta arabalarına jandarmanın eşlik etmesi mutasarrıflığa bildirildi.

Önemli eşkıya çetelerinden Gökgöz ve Akkiliseli Süleyman çeteleri Rebiülevvel 1336 (Ocak 1918) ortalarında yakalandı. Çetelerin yakalanmasını sağlayan muhbirlere hizmetleri karşılığı ödül verildi. Bölgede faaliyetlerini sürdüren Abaza çetelerine yönelik jandarma müfrezeleri oluşturuldu.

Suçların artış göstermesi beraberinde yeni sorunları gündeme getirdi. Bolu'daki mevcut hapishane XX. Yüzyılın başlarından itibaren yetersiz kaldı. Artan tutuklu sayısı karşısında yeni bir hapishanenin yapılması güç olduğundan uygun bir binanın kiralanması gerekiyordu. Kira masrafının nereden karşılanacağı Zilhicce 1321 (Şubat-Mart 1904) başlarında sancaktan soruluyordu. Safer 1322 (Nisan-Mayıs 1904) başlarında Bolu kasabasında ve bağlı kazalarda hapishanelerin inşa ve tamirata başlanılması için gerekli paranın gönderilmesi isteniyordu.

Bizans dönemine ait mezarlık “sit alanı” ilan edildi Bizans dönemine ait mezarlık “sit alanı” ilan edildi

İnşa ve tamir çalışmalarının yanında, mevcutların ıslahı gerekiyordu. Bu anlamda şehirdeki hapishaneye dirayetli bir müdür ve yeterli sayıda gardiyan tayin edilmesinin zorunluluğu Dahiliye Nezareti'ne bildirildi.69 Gardiyan ücretlerinin düşüklüğü önemli bir sorundu. Gardiyanlar maaşlarının düşüklüğü nedeniyle geçinemediklerini belirtiyorlardı.