ÖZEL HABER: HAVVA AKÇA
Yaklaşık 11-12 yaşlarında dayısının bir avuç bozuk para vermesiyle koleksiyonculuğa adım atmış, halen daha Bolu ve ilçelerine ait arşiv ve koleksiyon yapmaya devam eden ve ilk göz ağrısının o bozuk paralar olduğunu belirten Selahattin İkiz, Bolu Takip Gazetesi ile yapmış olduğu özel röportajda şu ifadelere yer verdi;
“Merhaba öncelikle hoş geldiniz. Yerel Bolu tarihiyle ilgili çeşitli ürünler toplayan koleksiyoncu ve aynı zamanda araştırmacıyım. Memleketim Bolu ve ilçelerine ait başta eski fotoğraflar, efemera dediğimiz eski belgeler, eski Bolu gazeteleri, kitapları ve çeşitli objeler ilgi alanım olup koleksiyonlarını yapmaktayım. Bunları satmak için değil, yerel tarihimizle ilgili bilgi edinmek, konusuyla ilgili çalışma yapan üniversite hocalarımıza, araştırmacılara ve de benim gibi tarih ve kültür meraklılarına kaynak olsun diye topluyorum.”
“KOLEKSİYONCULUĞA ÇOCUK SAYILABİLECEK YAŞLARDA BAŞLADIM”
“Ben bu toplama ve biriktirme işine yani koleksiyonculuğa işte çocuk sayılabilecek yaşlarda başladım. Takriben ortaokul bir ya da ikinci sınıfında iken dayımın bana bir avuç bozuk paralar verip “yeğenim bunları sana veriyorum; koleksiyon yaparsın” demesiyle bu yaşlarda para pul biriktirmeye başladım. Tabii ki yaşımız ilerledikçe bu toplama biriktirme işi koleksiyonculuğa doğru gitti. 2000’li yılların başlarında Ankara'da bir müzayedeye katılmıştım. O müzayedede Bolu ile ilgili iki adet eski belge çıktı ve ben o belgeleri aldım.
Bu belgelerde biri 30 Ağustos 1932 tarihli olup Bolu’da berberlik ve sünnetçilik yapan Kazım ve Besim kardeşlerin posta yoluyla gönderdikleri dönem afişi. O yıldan itibaren de memleketim Bolu’ya ait belge, fotoğraf, kitap, gazete gibi eski basımı olanların koleksiyonunu yapmaya çalışıyorum.“
“BOLU’YA İLK OTOMOBİL CUMHURİYET KURULMADAN ÖNCE GELMİŞ”
Bolu tarihiyle ilgili birçok bilgi ve belgeye sahip olan İkiz, röportajında Bolu’ya gelen ilk otomobilden de bahsederek şu şekilde devam etti;
“Bolu Cumhuriyet’in ilk kurulduğu yıllarda küçük bir vilayetti . Yine koleksiyonunda bulunan belgelerden yola çıkarak bir olay anlatayım size. 1912 yılında ticaretle uğraşan Bolulu Ases lakaplı Şamlıoğlu Şükrü, İstanbul’dan aldığı ikinci el Alman malı 5 tonluk kamyonu alıp Bolu’ya getiriyor. O yıllarda İstanbul’dan mal alıp Bolu’da satan, nakliye ücretlerinin çok pahalı olduğunu görüp ticaretini genişletmek isteyen Ases bu kamyonu o yılların servet denilebilecek 5 bin lira gibi yüksek bir parayla almış. Yine o yılların yol sorununu hesap edememiş olacak ki, kamyonu Üzeyir adındaki şoför arkadaşıyla birlikte bir haftada zor getirmişler. Neden zor getirmişler? Çünkü o yıllarda şimdi kullandığımız gibi asfalt yollar yok. Kamyonu getirirken dere üzerindeki ahşap köprüler kamyonun ağırlığına dayanamayıp yıkılmış ve bu yüzden mahkemelik bile olmuş rahmetli Ases. Kamyon Bolu’ya geldiğinde ilk defa otomobil gören Bolulular adeta bayram etmişler. Fakat yolların bozuk oluşu, 5 tonluk bir kamyonu o bozuk yollarda kullanamadıklarından dolayı maalesef kamyon sultan hamamının bahçesinde çürümeye terk edilmiş. Tabii ki bu olay merhum Ases’i çok üzmüş ve yaklaşık 6 yıl sonra 1918 yılında İspanyol gribi denilen salgında hastalanarak genç yaşlarında vefat etmiş.”