“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?”

Mustafa Kemal ATATÜRK

Cinsiyetçi bir toplum olarak yetişmek, çalışma alanlarında, sosyal alanlarda kadınları geri planda bırakmak bir gün olsun unutuluyor mu bilmiyorum ama bu özel gün “kadın” olmamızın güzelliğini her bireye hatırlatıyor. Güneşin içimizi ısıtmaya başladığı baharın geldiği ağaçların gülüşünden bile belli olmaya başladığı şu günlerde bizi hatırlatan şu günlerde kadın...

Bu ülkede kadın olmak; hareketlerine dikkat etmek, konuşmana, oturup kalkmanı hesaplamak demek… Yüksek sesli kahkahalar atamak, belli bir saatten sonra dışarı çıkamamak… “Kadın kısmının ne işi var orada?” gibi cümleler kurup yapıştırırlar hayatlarımıza. Özgürlüğün kısıtlandığı sözde kadınlara öncelik verildiği ülkemizde her hareketine “el-alem” ne der? hesabıyla hareket etmek zorunda bırakıldığı kadınlığımız var bizim. Bakıldığında her tohumun başlangıcı her gülüşün simgesi kadınlarımız hep avuçlar içinde bir köşelere saklanmak durumunda kalıyor. “Kadın kısmı ne anlar?” değil “Kadın isterse her şeyi yapar!”

Kadın fiziksel olarak güçsüz gözükse bile bunu kendi içinde ki “annelik” gücü ile her şeyin altından kalkabilecek güçtedir. Duygusal yönden hep ayakta durmak zorunda olan, kendi başına her şeyi halledebilen mükemmel bir beyin çemberine sahiptir.

Bazen aynanın karşısına geçip soruyoruz bizde kendimize...

"Yorulmadın mı sahi güçlü olmaktan?” diye… Konuşuyoruz kendi kendimizle uzun uzun neden diyoruz mesela kimse düşünmezken sen neden düşünüyorsun her şeyi en ince ayrıntısına kadar? O kırmızı rujunu, topuklu ayakkabılarını çıkarıp, saçının fönü bozulmuşken, yorgunluktan omuzların çökmüşken baktın mı kendine… Geçtin mi aynanın karşısına her şeyi bu kadar mükemmel göstermeyi başarırken içinde ki yangınları saklamanın verdiği acıyla hiç vazgeçmeyi düşünmedin mi diye?

“HAYIR!”

Kadın, vazgeçmeyi hayatının kapısından sokmamıştır bile… Bütün savaşları küçücük bedeni ile omuzlanıp kaldırır hayatı tüm gücüyle. Ağır gelince bir ruj sürüp kapatır tüm sıkıntılarını, sonrasında kendisi de inanır yaptığı role…

Biz güçlüyüz ve her şeye rağmen iyi ki kadınız, anneyiz! Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun!