Şu aralar, İzzet Baysal Anma etkinlikleriyle ilgili yazıları, eleştirileri okuyorum. Anlamsız buluyorum. Salon yani üniversitemizdeki etkinlikler doğrudur. Belki katılım anlamında, gitmek ya da gelmek problem olabilir, ancak gelecekte belki bu tür etkinlikleri, Belediye Atatürk Orman Parkı'nın köşesindeki konferans salonu, düğün salonun da yapacaktır. Bu tür tartışmaların kimseye yararı yoktur. İzzet Baysal olmasaydı, olmak Allahı'mızın bir lütfü. Olmasaydı Bolu hangi konumda olurdu. 320 trilyon kaynak… Okullarında eğitim görmek, hastanelerinde şifa bulmak herkesin yapabileceği bir hareket değildir. Bir gün bizim Bolulumuz dediğimiz Alman Hans Jurgen Hayne, İzzet Babamızla Yumrukaya'ya gittik. Bana dedi ki ‘Hans. Ben burada üniversite kurmak istiyorum'” Hans'da ‘Sen delirdin mi amca?' Ve kimsenin hayal bile edemediği sadece 2 yıllık Gazi Üniversitesine bağlı fakültesi olan Bolu, bir üniversite şehri olmuş. Mekanı cennet olsun dediğimiz İzzet Baysal... Gönüllerde taht kurmuş, bir efsane olmuştur... Tümüyle yalın ve sade bir yaşam... Eleştirirken bile lütfen… İlminiz ne ki sizlerin!
Bir sunum ve bir gelenek; eklenen hayata!
Mimarlar Odası Bolu Temsilciliğini ve Oda Başkanımız Semih Dimicioğlu'nu yürekten kutluyorum. Mimar İzzet Baysal ve bir mimar Cengiz Bektaş… Mimar Sinan'ı anlayabilmek, bir ışık yakalamış, bunu da alanında muhteşem şekilde yakalamış bir insan, bir yazar, öğretim görevlisi… Teşekkür ederiz emeği geçenlere…