BİRBİRİMİZE TAHAMMÜL EDEMESEKTE, SAYGI DUYMAK ZORUNDAYIZ...
Bir ilin, şehir tarihini, sosyal yaşantılarını, kişilerini, güzelliklerini çıkartmak, eksik yönleriyle tamamlamaya çalışmak…! 1864 Kastamonu ve statü değişikliğiyle tekrar livalıktan 1905 şehre dönüş ve Bolu. Yazılı ve belgeleri ortaya döktüğümüzde 1905'ten sonraki bilgiler net. Öncesi Osmanlı arşivleri onlarda sağlam. Sıkıntı şurada. Üniversitemiz. Akademik. Sözümona. Ben şahsen burada tüm hocalarımızı eleştirmek gibi gaflete düşmeyeceğim sadece üzüldüğüm 1 konuyu, sizlerle paylaşacağım.
Süleymaniye Kütübhanesi… Neden sizler çıkıpta, ya Bolulular, burada bir hazine var, bilgi var. Kadışer'iye sicilleri bu kadar değil. Dünyanın yazılı belgeli kaynağı var. Gidin ya da, sizler bizlere yardımcıda olun. Şunları araştırıp yazalım kaynak haline gelsin demediniz. Neden? Kaldıki sizler bir kitap yazdım mı maşallah profosörde oluyorsunuz. Akademik ünvanınızda şekil değiştiriyor. Araştırmak, zamanınızı oralarda harcamak bu kadar mı zor... Ve sözüm ona ilgililer, Devlet Resim Heykel Müzesine giden tablolarımız. Depreme kadar buradayken, sonrası... Ve yazılı 300'e yakın kaynak, cönkler milli kütüphane yolculuğuna nasıl ve hangi sağduyuyla gitti. Neden seyirci kaldınız ve neden duyularınız bir taraf önüne geçemediniz? Emin Barın…! Büyük hattat, büyük insan. Bir değer akademik açılışta sergi kataloğu bile kendileri tarafından bastırılmışken, neden geç kaldınız..!!! Ada yolları kestane, kiraz aldım dikmeden(halimem) kimin..!! Bizi bilgilendiren zavallı kişiler..ç Emin Barın'a ait. Gidin iyi araştırın... Ve sizler sevmesenizde, hayatın sosyal akışı içersinde saygı duymasını lütfen öğrenin.!!!
BOLU TARİH BOYUNCA SADIK KALDI, UYSALLIĞINI VE EFENDİLİĞİNİ HİÇ AMA HİÇ BOZMADI...!!!
Araştırmalar… Bir telefon gelse ya da, bir susam tanesi kadar kırıntı dahi olsa bir duyum, bir mail. İstanbul'da olan birisi… Ekonomik anlamda aslında özgür ya da zenginde değilim. Ama birileri bu işi yapmalı… İsyanları çok iyi inceledim. Araştırdım. Net bilgiye sahibim. Kimilerin ağır eleştirilerine rağmen, Bolu hep aldatılmış, kandırılmış ortaya çıkan şablon bu… Düzce mekan. 2 tane çerkes. Biri Sefer diğer Çerkes Ethem. Meğer aynı kızı isterler, ama Sefer'e verilir. Çerkes Ethem'i kaçıran Ermeni dosttum Sarkisserapyan'ın dayısı(akrabası). İzmit Derince'ye liman Vonsanders'in sattığı günün teknesi ya da gemisiyle. Sonra bu dostluklar Selanik'te de devam eder. Orada da Çerkes gider bulur onları. İsmini bilmedikleri ama kaçmalarında da rol oynamış bir aile. Farkında olmadan. İnanın Türkiye'de yaşayan Ermeniler hiç bir zaman Ermeniyiz demezler. Biz Türküz'derler, ,T.C. tartışmalarının olduğu bir zamanda kapak olur söylenenler. Bolu çok acılar çekmiş, bu acılara ortak olunan savaşlar, gidenlerin geri dönmemesi, esir düşmesi gibi, devletine sahip çıkmış, devletçi. Üniformaya saygılı... Polis-jandarma-zabıtaya dahi saygıda kusur etmeyen, el pençe duran, kimilerine göre sessiz ama aptalda değil. Duyarsız gözükse de, nemelazımcı. İçe kapalı. Karışmayan, çok konuşan sözel, elin işine karışmayan, tepkisiz ama aynı zamanda da, temiz, olay istemeyen, bulaşmayan, bulaşmakta istemeyen Bolu, tarihin hiç bir döneminde, bozulmamıştır. Dış göçler bazen dengeyi bozar gibi gözükse bile...
ÖN YARGILARINIZI KIRMA ZAMANIDIR...!!!
Birbirimizi sevmesekte, saygı duymasını öğrenmek… Nefsimizi terbiye edebilmek. Bolu cennetten bir köşe. Allah bize lütfetmiş. İklimi soğuk, insanı soğuk olsa da, zararsız bir şehirde yaşamak. Ailelerden inaılmaz bir paylaşım geliyor. Bir kent müzesi, konsept tasarımı diğer örneklerinden farklı olmasına özen gösterdiğim bir müze. İn