Şu an okumaya başlayacağınız yazılar, kısaca değinilecektir. Belki dizi şeklinde zaman zaman yazacağım. Âmâ şu bilinmelidir ki; Bolulu Hansımız(Hans Jürgenhayne) dahil, yaşananlar ölenin beraberinde öldüğü anılar olmamalı, bizde pek hatırat, notlar yazılsa dahi, geride kalanlar tarafından kıymeti bilinmez atılır, satılır gider.
Bu mektuplar tesadüfen bulundu. Merhum İzzet Baysal'ın Doktoru Naim Yörüklerle olan yazışmalardır. Bunlar sizlere yazışma gibi gelebilir ama aksine ben bu mektuplar için 2 gün zamanımı İstanbul'da kalarak, okurken de ağlayarak bir devri etüt ettim. Aile sırları bende saklı kalmak şartıyla, İsviçre'de yaşayan Dr. Naim Yörüklerle zaman zaman dertlerini paylaşan, döviz bulmanın zor olduğu dönemlerde kendince çözümler arayan, çok halsiz, fikir paylaşmasını da bilen, sabahları 40 dk. yürüyen, yazdığı mektupları ya evden ya da yazıhanesinden yazan, bahçesiyle oyalanmayı seven, fıstık adlı köpeğiyle, ona mezar taşı hazırlayan ve sevgili fıstık kalbimizde hep yaşayacaksın seni hiç unutmayacağız diye yazan, Alman Hastanesi'nde tahlillerini yaptıran ki bir ara Alman Hansı'mızda o hastanenin müdürüydü. Teknesini seven, işlerini Ahmet Baysal'a gönül rahatlığıyla teslim eden, çok hassas ve duygusal, işlerini halleden Şefik'i...!!
İnsanları seven ama hayatta bağlılığı olmayan, boş olduğunu bilen, huzur konusunda dertli, misafirlerini Büyükdere'deki müstakil evde ağırlayan yorgun, içi sıkılan, az sinirli ruh halini de yansıtacağım. Bir ara mallarını Esin'le beraber ayrı ayrı Türk Eğitim Vakfı'na bağışlayan, devlet tahvilleri, bono, 80 milyon nakit. Bir insanı, Bolu'yu Bolu yapan bir değeri... Bu yazılarda bulacak ve daha iyi anlayacaksınız... Hiç bir zaman şov peşinde koşmayan bir insana... Allah razı olsun,ruhu da şad olsun...
Bunları almak istediğimde ‘abi biz 2 ortak aldık. Şu fiyat sana kaça yarar' dediler. Sonra satmaktan vazgeçtiler... İnadına alacağım dedim ve hatta Tarabya'dan taksi parasını bile yazacak ama dediler kabul dedim... Ve sizleri önemi büyük bir insana verilen değeri her zaman takdir eden Bolululara armağan ediyorum. Bu anılar tarafımdan da kitap haline getirilecektir... En azından şu boş hayatta, kendini bir şey zanneden insanlara da, küpe olur...
Bir arsa acil aranıyor…
Bir huzurevi projesi. Yaşlılarımıza bir hizmet ve saygı için yola çıkılan İlim Hayır Vakfı... Bir ara sayın Ali Ericek'e bahsettim. Bir arsa bize bağışlasan, buraya senin adını da yazsak, sana her zaman odan saklı kalmak şartıyla. O da, imam hatibe yakın akaryakıt istasyonu, vakıf ve bazı düşünceleri olduğunu söylemişti… Sonra Düzce'de bulunan arsası Alpağut'ta olan, hayır amaçlı kullanılmasını isteyen bir arkadaşım Ali Rıza bey... Paranın gücüne esir düşen zavallı küçük insanların çekişmeleri, kısır döngü… İşgüzar amirler yada idareciler… Küstah insanlar. Kendilerini mahkeme yerine koyanlar, itişenler, didişenler... Şu kısa dünya hayatı için, nokta kadar menfaat için... Değmez!!!!!
Bolu'nun sanal göstergelerdeki zenginliği üzerine
Daha önceleri bankadaki mevduatlar, sonra bunlar kapsam dışı denildi. Şimdilerde de, yargısız infaz yapan kesimler türedi. Bir kere ilimizde uyuşturucu olmaz. Yol geçen hanı misali, burası geçit noktası... Terör olmaz… Kubar esrar belki. Hint keneviri ekende nadir çıkar… Tarihi eser konusuna gelince, ilimizde meraklı defineci hep vardır. Yeniçağa ilçemizde definecilerin kahvehanesi bile vardır. Ekonomi ne zaman kötüye gitse, birileri hayal dünyasına kapılır. Bu doğaldır. İnsan kimyasında vardır. Ancak Bolu'muzda kesinlikle tarihi eser işi yapan yoktur. İşgüzar kişilerin önyargıları da boştur. Her eski ahşap evde mutfakta kullanılan bakır eşya, Kuran'ı Kerim, Osmanlıca eski belge, mevlit, ilmi, ders kitabı, hat, ibrik, tas, bindallı, kemer, cepken,