Yarına Yine Mevla Kerim…
4-5 sene önce idi galiba
Şelaleyi kaldırdılar, yerine şirin bir kafe yaptılar.
Kafe büyüdükçe büyüdü…
Park ta küçüldü.
Kafe ise şirinliğini kaybetti, çirkinleşti.
3-4 ay önce de parktaki oyun ve oturma gruplarını kaldırdılar.
O parka yaşlı gelirdi. Elinde file, diğer elinde baston gelir banka otururdu. Belki maaşını almaktan geliyordu, belki de alışverişten.
Oturur soluklanır.
Bi sigara yakar, dalar giderdi… Neler geçiriyordu aklından kim bilir?
Belki başkanımızın hasta ziyaretlerinden almış olduğu duayı, yaşlı amca da parkta dinlenirken ediyordu.
Bir de teyzem vardı…
Her sabah 9.30, 10.00 civarında gelirdi…
Yaşlı ama tirit derler ya aynen öyle elinde bastonu, diğer elinde de küçük bir çıkın…
Akşama kadar oturur, önüne gelenle sohbet ederdi.
Kulağı akşam ezanındaydı herhalde, Allahüekber'i duyunca da giderdi.
Bir yanda gençler…
Ellerinde kola gülüp eğlenirlerdi.
Otururlar hallerince halleşirler dertlerince dertlenirlerdi.
Gitarı ile çalıp söyleyenlere de rastlanır ara sıra…
Anneler babalar, Alaaddin Başkanlarının da çok sevdiği çocuklarının ellerinden tutup salıncaklara bindirirlerdi, evlatlarının heyecanlarına ortak olurlardı.
Pek çok insan vardı bunlar gibi…
Park onlar için sığınılacak bir limandı,
Ne yanına gelip,” ne içeceksiniz” diye soran vardı.
Ne de, ”söğüt gölgesi mi kardeşim burası?” dercesine imalı gözlerle bakan…
İstedikleri gibi otururlar, istedikleri gibi yer içerlerdi.
Yani buralar, bazıları için meçhule giden son gemiyi bekleyenlerin günlerini geçirmek istedikleri bir limandı.
Bazıları için çocuksu heyecanların yaşadıkları yerlerdi.
Şimdi burası Taksim Gezi Parkı gibi, dağınık, tarumar olmuş bir durumda.
Tek farkı eylem yapanlar yok.
Parkı daha güzel bir hale getirmeye çalışanlar,
Kayıp oldular, ara ki bulasın.
Seneler önce dolmuşlar vardı, saati yoktu, dolunca hareket ederdi ya, bizim parkta aynen öyle…
Bir ara geldiler, taşları yıktılar.
Gene kayboldular,
Kamyonlar geldi, kumları yıktılar.
Gene kayboldular.
Sonra taşların bir kısmını döşediler, yine kayıp oldular…
Dün 10 Temmuz gene geldiler, döşemeyi bitirdiler.
Bugün 11Temmuz yine yoklar…
Yarına yine Mevla Kerim…
Koskoca Karaçayır Parkını, 5–6 ay gibi kısa bir sürede tamamlayanlar,
El kadar yer de Migros Parkın da boğuldular.
Parkımızı görmeden yaz gelip geçecek galiba…
Ha ayrıca Karaçayırda beş yol denilen yerdeki görüntü kirliliğine örnek olan Şömine” adlı bu kafeyi park tarafından, yani arka tarafından bir görseniz,
Fazlalıkları bir traş ettirseniz.
Kiraya sonra verseniz.
Muharrem Demirel