İnsan sevdiğine kolay ulaşamamalı, zorlanmalı...
Zahmetli olmalı, hayaller kurmalı, özlem duymalı.
O'na
Ulaşabilmek için,
Sevdasından ateş olup; kah Kerem gibi yanmalı,
Kâh Ferhat olmalı, kâh Mecnun olup çöllere vurmalı.
Ulaştığın da ise;
Kavuşmanın ne kadar güzel olduğunun farkında olmalı,
Gerçek aşkın ne kadar değerli olduğunu anlamalı.
Bakışmalı, koklaşmalı, gözlerle konuşmalı, kol kanat olmalı.
Beraberken bile özlemeli, incitmemeli,
Onun bedeninde, sevdadan anlamayan
Her şeyi para gören ve satın alan,
Hoyrat eller gezmemeli.
O'nu para ile satın alacak bir cinsi latif olarak görenlerin aksine, aşk'ın değeri bilinmeli.
Kadir kıymet anlamalı, beraber olmanın zevkini Âşık ile Maşuk gibi tatmalı,
Misk sümbülü, kardelen, mavi çiçekli çiğdem, sarı orman papatyası ve kekiğin menekşe renkli çiçeklerinden yayılan koku duyulmalı,
Papatyanın çiçeklerini birleştirerek taç yapmalı;” seviyor sevmiyor.” diyerek fal bakmalı,
Eğrelti otunun arasına gizlenmiş dağ çileğinin, dikenli böğürtlenin, kuş yemişinin tadına varılmalı.
Ormanın yeşili, göle yansımalı,
Göl üzerinde bir çalının üzerine çıkmış kurbağalar serenat yapmalı, ağaçların dallarında kuşlar şakımalı,
Sincaplar daldan dala atlamalı.
İnsan, sevdiği güzel ile beraber olmanın hazzını yaşamalı.
Kısacası;
Abant, Gölcük, Yedigöller gibi güzelliklere kavuşmak isteyenlerin;
Yolu zahmetli olmalı, yorulmalı, aramalı, dolaşmalı,
Buralara; Manikür, pedikür, makyaj yapılmamalı, takma kirpik, peruk takılmamalı,
Buralar, her daim doğal ve bakir kalmalı.
&nbs